"İyi misin lan? Doğaç?"
Yüzüne endişeyle bakıyordum. Normalde sakin ve yumuşak olan gözlerinde, savaşa gidiyormuş gibi bir ifade vardı. Yine sessizdi ama bu, sakinliğin getirdiği bir sessizlikten ziyade insanı tedirgin eden bir sessizlikti. Sonra bana baktı, ve o sert ifade sanki bir göz yanılmasıymış gibi eriyip yerini her zamanki dinginliğe bıraktı.
"İyiyim," dedi gülümseyerek.
Gözlerim bir saniye daha üzerinde oyalandı. Sonra üstünde daha fazla düşünmemeye karar verdim. Zaten mekanın kapısına da gelmiştik. Kimliklerimizi girişte kasada duran kadına gösterip içeri girdik.
Buraya daha önce gelmemiştim ama daha koridordayken müziğin bassının zemini titretmesi bana ufak da olsa bir fikir vermişti. Koridoru geçip asıl alana ulaştığımızda çok yanılmamış olduğumu anladım.
Koridor, büyük alanı tam ortalıyordu ve çıktığınızda karşınızda direkt dans pistini görüyordunuz. Pistin arkasında, birkaç basamak daha yüksekte, bar tezgahının ve masaların olduğu bölüm vardı.
Pistteki terli, dans eden kalabalığa hiç girmeden yukarı çıktık. Zaten bu kısım daha tenhaydı, o yüzden Cem'leri bulmamız çok zor olmadı.
"Naber?" dedi sırıtarak. "Bizi ektiğinizi düşünmeye başlıyordum."
"Düşünmedim değil," dedim gülerek, "ama güzel kızlar olacağını duydum," diye devam ettim masadaki kızlara göz kırparak. Keyfim yerindeyken flörtöz davranmaktan çekinmezdim. Dibine kadar geydim, orası ayrı.
Herkesle el sıkıştıktıktan sonra Doğaç bana döndü. "Ne içersin, gidip alayım?"
Omuz silktim. "Bira." Başını olumlu anlamda sallayıp gitmek için hareketlendi. Tam o sırada telefonuna gelen bir bildirimle duraksadı, telefonunun ekranını açıp birkaç saniye baktı, sonra arkasını dönüp ilerlemeye başladı.
Kendimi Cem'in yanına attım ve içkisinden bir yudum aldım. "Viski için biraz küçük değil misin sen ya?" dedim gülerek. Eliyle kafama vurdu. "Boyun kadar konuş Derinceli." Alt dudağımı sarkıttım, ne vardı ondan birkaç santim kısaysam yani?
"Selam," dedi kızlardan biri bana doğru eğilerek, ve elini uzattı. "Ben Çağla." Gülümseyip elini sıktım. "Mars."
Kızla yüzeysel bir konuşmaya dalarken, zihnimin bir köşesinde neredeyse yirmi dakika önce gidip hala gelmemiş olan Doğaç vardı. Alt dudağımı dişlerken gidip onu kontrol etmeyi düşünüyordum ki, önüme bir şişe bira bırakıldı.
"Çok sıra vardı, barmen de yavaştı," diye açıklarken bir yere oturdu.
"Yüzünde ruj var."
Telefonunun kamerasından bakıp sakince ağzının kenarını sildi. Ayağımla onu masanın altından dürttüm, sonra başımı "Hayırdır?" dercesine salladım. "Sonra," dedi dudaklarını oynatarak.
"Mars," dedi Çağla ağzını yaya yaya. "Dans edelim mi?"
Bu durumlarda reddetmenin kaba sayılmasından nefret ediyordum. Mecburen ayağa kalkıp onunla dans pistine indim. Elimi tuttu ve terli, dans eden insan kalabalığını yararak ortalara ilerledik.
İyi dans ederdim. Etmeyi de severdim, karşımda kim olursa olsun. Ama bu kadar cüretkar bir kız için yeterince sarhoş değildim. Vücudunu bana sürtüyor, ensemdeki saçları çekiştiriyor, bir şeyler söyleme bahanesiyle dudaklarını kulağıma değdiriyordu. Kendimi rahatsız hissediyordum, tek istediğim üstümden çekilmesiydi. Ağır parfümü beni boğuyor, saçları gıdıklıyordu. Bu birkaç dakika daha sürdü. Sonra şarkı bitti ve kalabalığın izin verdiği kadarıyla geri çekildim.
"Bak Çağla, iyi bir kıza benziyorsun ama..."
Yüzü düştü. "Ha. Anladım, peki. Sorun değil." Zorla gülümsedi. "Haydi gidelim o zaman."
Tekrar masaya döndük. Kızların gözleri üstümüzde dolaşmaya, analiz etmeye başladı. Bir saniyeye kalmadan olayı çözüp bana öldürücü bakışlar atmaya başladılar. Bu kızlardan korkulurdu. Bazen böyle küçük şeylerin işaretlerini yakalamak için bir antenleri olduğunu düşünmüyor değildim açıkçası. Daha önce Lena'nın iki saliseliğine bir çifte bakıp kavga ettiklerini söylediğine şahit olmuştum.
Cem kulağıma eğildi. "Çağla'yı kafaya takma. Ertesi sabah kim olduğunu bile hatırlamayacak."
Başımı salladım. Çok da umrumda değildi açıkçası. Biramı kafaya diktim.
Gecenin kalanında kopacak kıyametten haberim bile yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıvırcık || bxb
Teen Fiction"Bence birilerinin sana ulaşmasını istiyorsun. Sadece yeterince kararlı biriyle karşılaşmamışsın. Ama inan bana, o kişi ben olacağım Aras. Tek bir gülümsemen için aylarca uğraşmam gerekse bile." Not: Texting ve eşcinsel hikayedir. Rahatsız olacaklar...