Aras: Mars?
Aras: Evde iyi şeyler olmuyor.
Aras: Bizimkiler çıkmaya başladığımızı öğrenmişler.
Aras: Kavga ettik, ben kapıyı çarpıp çıktım.
Aras: Ama senin için endişeliyim.
Aras: Ağabeyim evde değil. Nerede olduğunu bilmiyorum. Sana zarar vermesinden korkuyorum.
Aras: Sikeyim, nerede yaşadığını bile bilmiyorum.
Aras: Aramızdaki her şey daha çok yeni ve ailem bunu mahvediyor.
Aras: Özür dilerim.
Aras: Seni nerede bulacağımı bilmiyorum.
Aras: Sadece
Aras: Sadece beni bir an önce ara, tamam mı?
***
"Kendine yediremediğin şey, kardeşine söz geçirememen sadece." Sırıtıp ağzımdaki kanı tükürdüm. "Ama sen burada asker değilsin. Sadece zorbanın tekisin. Ne yaparsan yap, Aras'ı bırakmayacağım."
Ona bakabilmek için başımı geriye atmam gerekiyordu. Bunun sebebi benden uzun olması değil, beni görür görmez tek yumrukta yere yıkmış olmasıydı. Yüzü öfkeyle buruştu ve çivili kramponunu tekrar yanıma geçirdi. Hep de aynı tarafa çalışıyordu, birkaç kaburgam çatlamış olabilirdi.
"Kaba kuvvetle bir şey kazanamazsın, Ardacık." Onu sadece daha fazla sinirlendirdiğimi biliyordum. Ancak fiziksel olarak karşo koyamıyordum ve öylece durup dayak yiyecek değildim.
Yakamdan tutup kaldırdı. Hiç dağılmış ya da nefes nefese gözükmüyordu. Yalın bir öfke görüyordum sadece.
"Bana bak şerefsiz." Nasırlı parmakları çenemi sertçe kavradı. "Bu sadece ufak bir fragmandı diyelim. Aras'tan uzak durmazsan bu sefer hem sana, hem ona öyle şeyler yaparım ki ölmek için yalvarırsınız."
"O senin kardeşin be!" Zorla elini ittim. "Kendi kardeşini sırf çıktığı kişi yüzünden dövecek misin?"
"Eğer bir erkekle çıkıyorsa, evet," dedi duygu belirtisi göstermeden.
Ayakkabılarına tükürdüm. "Orospu çocuğunun tekisin."
Sırtımı duvara çarptı. "Seni bir daha görmeyeyim."
Dönüp giderken arkasından baktım. Çok kötü ağzıma sıçmıştı. Buna fragman diyorsa, asıl filmi görmek istediğimi pek sanmıyordum.
***
"Siktir."
Konum atmamla birlikte neredeyse ışınlanarak kapımda belirmişti Aras.
"Göründüğü kadar acıtmıyor."
Gözleri hızla yüzümde dolaştı. Dudağım patlamış, sağ elmacık kemiğim morarmıştı ama asıl hasar yüzümde değil, kaburgalarımdaydı. İki tanesi çatlamıştı.
Yapmasını beklediğim en son şey, üstüme atılıp kollarını etrafına sarması ve başını boynuma gömmesiydi. Şaşkınlıkla bir an gözlerimi kırpıştırdıktan sonra ona sıkıca sarıldım.
"Özür dilerim, özür dilerim, çok özür dilerim Mars..."
Parmaklarımı belinde sakinleştirici olduğunu umduğum bir şekilde gezdirdim. "Şş, sorun değil. Bu senin suçun değil. Özür dilemene gerek yok."
Bir süre öyle kaldık. Sonra geri çekildi. Yeşil gözleri öfkeyle alev almıştı. "Sana bunu yapamaz. Bir daha asla kılına bile zarar veremeyecek, söz veriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıvırcık || bxb
Teen Fiction"Bence birilerinin sana ulaşmasını istiyorsun. Sadece yeterince kararlı biriyle karşılaşmamışsın. Ama inan bana, o kişi ben olacağım Aras. Tek bir gülümsemen için aylarca uğraşmam gerekse bile." Not: Texting ve eşcinsel hikayedir. Rahatsız olacaklar...