three

1.1K 91 32
                                    

Oturduğum banktan kalkıp kantine doğru yürümeye başladım. Karnım acıkmıştı ve aç kalmamam gerekiyordu.

Ders beden eğitimiydi ve doğal olarak herkes bir şeylerle uğraşıyordu. Ben hariç. Top oynamak tarzım değildi. Zaten sınıftaki kızlarla pek samimi değildim. Ki bu hiçbir şeyi değiştirmez çünkü ben her türlü oynamazdım. Ben genelde oturup yemek yiyerek dersin bitmesini beklerdim. Öğretmen de notlarımın iyi olduğunu bildiği için ortalamamı düşürmemek adına hep yüksek verirdi.

Kantine doğru giderken etrafa baktım. Ders saati olduğu için bizim sınıftan birkaç kişi dışında kimse yoktu. At kuyruğu yaptığım saçımı sıkılaştırarak adımlarımı hızlandırdım.

"Bir tane çilekli süt ve tuzlu çubuk kraker." dedim parayı uzatırken. Kadın yanıma gelip kafasını iki yana salladı. "Çilekli süt kalmadı tatlım. Krakeri vereyim." Gözlerimi kocaman açtım. Bu çok saçmaydı. Kantinde normalde çilekli süt yoktu. Reflüm falan olduğu için kantindeki çoğu şey yasaktı. Kakaolu süt de onlardan biriydi ve ben süt içmeye bayılırdım. Sadece aromalı sütler içebildiğim için zorla binbir türlü ısrarla kantinci teyzeyi ikna etmiş ve kantine çilekli süt getirtmiştim. Ki açıkçası okulda o sütleri benden başka kimse almıyordu. Bu da benim işime geliyordu tabii. "Nasıl yok? Daha dün çıkışta geldiğimde iki tane kalmıştı birini o zaman aldım. Bir tane daha olması lazım ama ya." dedim olduğum yerde isyankar bir şekilde kendimi savururken. "Üzgünüm şu çocuk sonuncuyu aldı." eliyle yanımı gösterdiğinde oraya baktım.

Bakana kadar yanımda olduğunu farketmediğim Jaehyun elinde çilekli sütü sallayarak sırıtıyordu. "Bunu mu arıyorsun?"

Elindeki çilekli süte baktım. Henüz açılmamıştı. Yani ikna edebilirsem süt benim olabilirdi. Suyuna gitmeliydim. İçebileceğim başka bir içecek kalmamıştı -su hariç- ve ben o çilekli sütü cidden istiyordum.

"Evet, lütfen bana ver parasını vereceğim." Sağ elimi açıp ona doğru uzattım ve olabildiğince tatlı olmaya çalıştım. Suratını buruşturup elime vurdu. "Başka bir şey iç. Bak orada kakaolu süt var, gazoz var, meyve suyu var, soğuk çay var." Süt olmayan eliyle rafları gösterip konuşurken göz devirdim ve sinirle bağırdım. "Onlar yasak gerizekalı." Bana döndü ve alaycı bir ifadeyle bakmaya başladı. "Yasak mı? Ah evet Jaeyoon uslu bir kız ol ve annenin sözünü dinle." Gülmeye başladığında suratına yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum. Derince bir nefes aldım ve tane tane konuştum. "Annem yüzünden değil gerizekalı. Reflüm var. Doktorun yasakladığı şeyleri yiyemiyorum." Gülmeyi bırakıp ciddi bir ifadeyle bana baktı. Gözleri yavaşca suratımda geziniyordu. Beni incelemeyi bırakıp sütü verse iyi olurdu.

"Şimdi, ver artık sütü. Çok acıktım." Artık ikna olmuştur umuduyla ona baktım o ise bana doğru yaklaşıp omzumu patpatladı ve dalga geçerek konuştu. "Çok geçmiş olsun. Cidden senin adına üzüldüm. Ama yapabileceğim bir şey yok. Süt benim." Geri çekilip pipeti paketinden çıkardı ve sütü içmeye başladı. "Sonra görüşürüz." deyip elini kaldırdı ve yürümeye başladı. Ben ise hala arkasından bakıyordum.

Bir insan bu kadar gerizekalı ve anlayışsız olamazdı. Oflayarak kantinci teyzeye baktım. O da yüzünde bir tebessümle beni izliyordu. "Moralini bozma birazdan servis gelecek eğer çilekli süt de getirmişse alacağım." Krakeri ve bir suyu uzatıp gülümsedi. "Şimdilik bunlarla idare et." Kafamı kaldırıp gülümsedim ve teşekkür edip parayı ödeyerek kantinden çıktım.

Sınıfa doğru yürürken az önceki olayı düşünüyordum. Ben bu çocuğa kötü bir şey yapmamıştım. Hatta hiçbir şey yapmamıştım. Bana neden böyle davrandığını anlamıyordum. Bu beni hem sinirlendiriyor hem de üzüyordu. Tamam, ben de zaten onunla can ciğer kuzu sarması olmak istemiyordum ama en azından her konuşmamızda beni sinir etmese fena olmazdı. Salaktı. Cidden salaktı.

Sınıfın kapısına vardığımda yavaşça kapıyı açtım. Arkamdan kapıyı kapattım ve sınıfa döndüm.

Jaehyun sesi duyunca başını kaldırmıştı. Beni görünce sırıttı sonra tekrar suratını sıraya gömdü. Hangi ara üstünü değiştirdiğini anlamasam da fazla kurcalamadım ve hiçbir şey demeden sırama oturdum. Krakerimi ve suyumu açıp bir test kitabı çıkardım ve çözmeye başladım. Bir yandan yemek yiyor bir yandan da test çözüyordum.

Bir süre sonra telefonumu çıkarıp saate baktım. Dersin bitmesine on dakika vardı. Gidip üstümü değiştirmeliydim. Ayaklanarak sıramdaki boş kraker ve su şişeni alıp çöp kutusuna adımladım. Çöp kutusunu açıp çöpleri atarken gördüğüm çilekli süt paketiyle sinirim geri geldi. Yeni bir şey olduğundan değildi. Sadece, paketi görünce Jaehyun'un bir süre önceki gıcıklığı aklıma gelmişti.

Sanki olayı tekrar yaşıyormuşcasına sinirle Jaehyun'a döndüm. O da bana bakıp sırıtıyordu. "Güzel miydi bari? Boğazında kalsın diye dua etmiştim oysa!" Sinirle bağırdığımda güldü ve ayağa kalkarak cama doğru gitti. "Ya aynen bir ara boğazıma kaçmıştı. Ben de merak ediyordum dışarda neden kemik yağıyor diye. Şimdi anladım." Sinirden gözüm seğirmeye başlamıştı. "Sevinmiş olmalısın karnını doyurursun." dedim sinirle. Gülerek sırasına geri oturdu ve ellerini pantolonunun cebine koydu. "Ben de senin için aynı şeyi düşünmüştüm. Malum okuldaki çoğu şeyi yemen yasakmış. Çilekli sütün yanında kemik de yerdin. Gerçi sen alışkınsındır ama." dedi ve kahkaha attı.

Hiçbir şey demeden sadece yumruklarım sıkıp onu izledim. Açıkçası bu çok aşağılayıcıydı. Üstüne atlayıp kafasını koparmamak için kendimi zor tutuyordum.

Kendi kahkaha sesinden başka bir şey duymamak garibine gitmiş olacak ki gülmeyi bırakıp bana baktı. Bense hiçbir şey demeden kapıyı sertçe kapatıp sınıftan çıktım.

timeless √ jung jaehyun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin