Yaklaşık üç buçuk saattir parti hazırlığı yaptığımdan odamdan çıkmamıştım ve içerisi cidden aşırı havasızdı.
Son hazırlıklarımı yapıp Hyubi'ye mesaj attım. Gelmesini beklerken temiz hava almak için odamın camlarını açtım ve boy aynama gidip kendime baktım.
Üstüme bordo renk sırtı açık bir tulum giymiştim. Ayakkabılarım 5 cmlik bilekten bağlamalı siyah topuklulardı. Çanta olarak da ayakkabılarımla aynı renk, omzuma astığım bir çanta tercih etmiştim. Sırtımdaki dekoltenin gözükmesi içinse saçımı topuz yapıp yanlardan perçemlerimi çıkarmıştım.
"Bir şey eksik..." dedim hala aynada kendimi incelerken. Biraz sonra kafama dank etmişti. "Ah, tabii takılar." Hemen gidip takı kutumu çıkardım ve içinden sadece özel günlerde takmak için aldığım -ve hiç takmadığım- orta büyüklükte gri halkalı küpelerimi alıp taktım. Koluma yine küpelerimle aynı renk gri bilekliklerimi taktım.
Yatağamın kenarına oturup elimde salladığım telefonumun çalmasını bekledim. Hyubi geldiğinde arayacaktı.
Beklerken canım sıkıldığı için Instagram'a girip biraz vakit geçirdim. Okuldaki her on kişiden on beşi parti hazırlıklarını yaparken hikaye atmıştı.
Tam uygulamayı kapatacağım sırada bildirim çubuğunda gözüken kutucukla aramayı kapatıp hemen odamdan çıktım.
Oturma odasında öğrencilerinin sınavlarını okuyan anneme seslenirken bir yandan da son kez üstüme çeki düzen veriyordum.
"Ben çıkıyorum anne!"
Annem hemen oturduğu masadan kalkıp yanıma geldi ve klasik konuşmasını yaptı.
"Bak kızım akıllı ol. Sakın içinde ne olduğunı bilmediğin şeyleri yeme içme. Gerçi siz lisedesiniz alkol olmaz ama öğrencilerin sağı solu belli olmaz. Kimseye uyma. Hanım hanımcık otur, eğlen. Öğretmenlerine saygılı ol. Bir sıkıntı olursa hemen beni ara ben hemen teyzeni yönlendiririm veya direkt teyzeni ararsın. Araba bakımda biliyorsun. Her neyse, uslu ol. Arkadaşına da göz kulak ol. Birbirinize sahip çıkın."
Gözlerimi devirdiğimde annem omzuma vurup kapıyı açtı.
"Şimdi yürü git. İyi eğlenceler."
"Sağol ya! Ne kadar da içten bir dilek!"
Hiçbir şey demeden dil çıkarıp kapıyı kapattığında merdivenleri inip beni bekleyen siyah arabaya yöneldim.
Hemen arabaya binip Hyubi ve babasına selam verdim ve heyecanla Hyubi'ye baktım. Beni süzüp gülmeye başladı. "Süper olmuşsun Jaeyoon. Senin yanında sönük kaldım." Salık bıraktığı saçını yavaşça çekip sesimi sinirlenmişim gibi çıkardım. "Sen mi sönük kaldın? Bana süper diyorsun ama sen süperin de süperi olmuşsun." Saçlarını geriye savurup teşekkür etti ve tekrar gülerek bana döndü. "Ya çok heyecanlıyım!" Ellerimi çırpıp onu onayladım ve yolu izlemeye başladım.
°
"Dikkatli olun kızlar. İyi eğlenceler!"
Hyubi'nin babasına el sallayıp arabadan çıktık ve partinin yapıldığı mekana adım attık.
Burası. Cidden. Harikaydı.
Geniş bir beş yıldızlı otel kiralanmıştı ve salonunda bir sürü süs, yılbaşı ağaçları, yeni yıl yazıları, masalar ile sağda ve solda olmak üzere iki tane içecek barı vardı. Müzik sesi olması gerektiği gibi aşırı yüksekti. Uzun koridorun sonunda da sahile açılan yine her yer gibi süslenmiş geniş, tamamen cam olan açık bir kapı vardı.
"Daebak!" Hayranlığımızı gizleyemeden aynı anda konuşup etrafı inceliyorduk.
"Cidden harika!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
timeless √ jung jaehyun
Fanfiction"Benim için en değerli olan üç kişiden biri, annem gitti. Sen ve Dog buradasınız." "Buradayız." dedim gülümseyerek. Gülümsememe karşılık verip ellerini sıklaştırdı. "Senin için, ailenden sonra tabii, en değerli kişi olmama izin verir misin?" G×B Bu...