İnsanların sorunlarını şiddetle çözmeye çalışması fazla saçma değil mi? Kendi düşüncelerini karşısındaki kişiye fiziksel veya ruhsal şiddetle empoze etmeye çalışan insanlar her zaman benim için acizdir.
O gün disiplin kurulunda, birbirlerine daha yarım saat önce saldırmış olup ama hala içlerindeki nefreti tam olarak dökemedikleri için gözlerini birbirinden ayırmayan iki gerizekalıya baktım.
Haneul ve Minsu.
Sınıfın iki şımarık kızı. Birbirlerinden hiçbir zaman haz etmediler, birbirlerine laf atıp ortamı germeye bayılıyorlardı. Kavga sebepleri ise onlara yakışacak şekilde tabii ki de çok saçmaydı.
Bana omuz attın kavgası...
Peki ben neden mi burdayım? Sınıf başkanı olduğum için. Okulumuzun sınıflardaki saçma veya mantıklı hiç farketmez bütün olaylardan sorumlu tuttuğu birer kişiye ihtiyaç duyması çok saçmaydı.
Geçen sene, okulun böyle bir kriterinin olduğunu bilmediğim bir zamanda sınıf başkanlığı seçimine aday olmuştum. Elini kaldıran tek kişi ben olduğumda sınıfa şaşkınca bakıyordum. Sınıfsa bana sırıtarak bakıyordı. Her şeyden habersiz aptal bir av gibiydim. Şöyle bir düşününce sırıtmalarının sebebini anlıyordum. Ama artık benim için çok geçti çünkü bu yıl aday olmama rağmen geçen seneki başkanlığımı çok beğendiklerini zırvalayıp beni zorla başkan yapmışlardı. Ne düşündüğümün onlar için bir önemi yoktu. Sadece lisede basit bir sınıf başkanlığı göreviydi ama bu görev bizim okulumuz için sanki ülkeyi kurtarırmışcasına uygulanıyordu. Sizin bir şey yapmanıza gerek yok, sınıfta olmuş olan olay sizden bilinirdi.
Göz devirip ikisine de bir bakış attım. Onların kavga ettiği haberini, koşarak yanıma gelip bana haber veren Chanwon -ki kendisi sınıfın habercisi gibi bir şey- sayesinde öğrenmiş ve sınıfa girdiğimde birbirlerinin saçlarını acımasızca çeken ikiliyi görmüştüm. Ben olaya daha müdahele edemeden arkadan gelen nöbetçi öğretmen bittiğimin habercisiydi. Ben de dahil olmak üzere bizi disiplin kuruluna sürüklemiş ve ilgili öğretmenlerin gelmesini beklememizi söylemişti. Yaklaşık yarım saattir de bekliyorduk.
Kapının açılmasıyla üçümüz de o tarafa dönüp ayağa kalktık ve selam verdik. Öğretmenler suratlarındaki ciddi ifadeyi bozmadan hiçbir şey demeyip yerlerine geçtiklerinde acaba bana ne olacak diye düşünüyordum.
Biyoloji öğretmenimiz ve aynı zamanda disiplin kurulu başkanı olan Bayan Kyongah ellerini birbirine kenetleyip ciddiyetini bozmadan üçümüze baktı ve masada hafifçe eğilip konuştu.
"Anlatın."
°
Kızlar tuvaletinde yüzümü yıkarken sakinleşmeye çalışıyordum.
'Bu olaydan sen de sorumlusun Park Jaeyoon. Onlar birbirlerine saldırmadan olaya müdahele etmiş olmalıydın. Bu, yıl içinde sınıfınızda olan üçüncü kavga. Sana şimdilik uyarı puanı ve bir haftalık kütüphane düzenleme görevi veriyoruz ama bir daha aynı şey olursa seni de suçlu olan diğerleri gibi disiplin cezasıyla baş başa bırakırız.'
Sinirle bağırıp ellerimi sertçe lavabonun kenarlarına vurdum. Nefes alışverişimi kontrol altına almaya çalışırken başarız olmam beni daha da sinirlendiriyordu. Daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım.
Ailevi problemlerim yetmezmiş gibi bir de hala kreşe giden çocuklardan farksız davranan aptallar yüzünden uyarılmam gururuma dokunuyordu.
Ben bebek bakıcısı değildim. Bütün gün sınıftakileri gözetleyemezdim. Benim de bir hayatım vardı ve bir olay olduğunda bana anında haber verip oraya ışınlanmamı sağlayacak psişik güçlerim yoktu. Okulun da bunun farkına varması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
timeless √ jung jaehyun
Фанфик"Benim için en değerli olan üç kişiden biri, annem gitti. Sen ve Dog buradasınız." "Buradayız." dedim gülümseyerek. Gülümsememe karşılık verip ellerini sıklaştırdı. "Senin için, ailenden sonra tabii, en değerli kişi olmama izin verir misin?" G×B Bu...