Öncelikle kusura bakmayın bölümleri yayından kaldırıp kaldırıp tekrar yayınladım falan saçma saçma kendim ve wattpadle ufak çaplı savaşlar yaşadım. Bölümlerin yeri değişmişti böyle bir, iki, üç, beş, dört falan olmuştu. Neyse fazla uzattım ahsjdklfşf. İyi okumalar.
-
Bir hafta sonra...
Evet evet, tam bir hafta sonra olan şey gerçekten fazlasıyla şaşırtıcıydı.
Bay Jinhyuk arka bahçeye saha yapımını kabul etmişti ve şuan yapımı için görevlendirilen birkaç kişi alan hesaplama gibi bazı işleri yapmak için arka bahçedeydi.
Gerçekten fazlasıyla ilginçti. Bay Jinhyuk iyi bir adamdı. Gerçekten görevini hakkıyla yapan bir insandı ama keçi inadı vardı onda. Yani bu kadar ısrara rağmen tekrar reddedip bir hafta sonra kendi kendine kabul etmesi ve icraata geçmesi çok garipti.
Elimde telefonum, arka bahçede dikilmiş, okulun yarısı gibi görevlileri izliyordum.
"Vooah!" dedim kendi kendime. "Kafasına taş falan düşmüş olmalı."
Bir süre daha orada dikilip soğuğa daha fazla dayanamayacağımı anladığım zaman omuz silkerek okula yöneldim. Merak ettiğim bir şey vardı. Bay Jinhyuk saha yapımını nasıl kabul etmişti?
Kafamdaki düşüncelerle derin bir sohbete başlamışken çoktan sınıfa girmiştim. Herkes şaşkındı. Bay Jinhyuk'un nasıl kabul ettiğini, bunun cidden çok güzel olduğunu, artık basketbol oynayabilecekleri bir alanın olacağını falan konuşuyorlardı.
Çantamı sırama bırakıp kaşlarımı çattım.
Aralık ayındaydık be mübarekler! Hangi gerizekalı bu camı açmıştı?
Montumu çıkardım ve söylene söylene camı kapatmak için adımladım.
Bizim sınıfımız arka bahçeye baktığı için bazıları camlara yapışmış yapım aşamasındaki sahayı izliyorlardı.
Boşta ve açıkta olan cama gittim. Camı kapattım. Buraya kadar her şey normaldi. Tam sırama gitmek için arkamı dönecektim ki arka bahçedeki ağaçların gövdesine yaslanmış kollarını birbirine dolayıp ciddi bir ifadeyle karşısındaki saha için ayrılmış yere yani okulun müstakbel basketbol sahasına bakan Jaehyun'u gördüm.
Bu çocuk değil miydi biz bir hevesle ona basketbol sahasını istediğimizi anlatıp heyecanımızı onunla paylaşırken bencilce davranıp omuz silkerek size bol şans ben şahsen umursamıyorum diyen?
"Buraya da göz dikti herhalde embesil!"
Duyduğum sesle yerimde sıçrayıp Hyubi'ye baktım. Sanırım şu sınıfta Jaehyun'dan haz etmeyen bir ben bir de Hyubi vardık. Gülerek onu onayladım.
"Gitsin spor salonunda oynasın ne oynayacaksa."
Sırama oturdum ve öğretmenin gelmesini bekledim.
°
Son beş, dört, üç, iki, bir.
Yes be! Çalan zille hemen çantamı topladım.
Tam sınıftan çıkacakken sessize aldığım telefonumun ekranı parladığında telefonumu elime alıp gelen bildirime baktım. Annem mesaj atmıştı.
'Anneannen ve teyzen geldi evet sen sormadan söyleyeyim Minyoung da burada. Eve gidip güzelce hazırlan. Little Pack'teyiz.'
Hangi birine sevinsem bilemedim açıkçası. Anneannemin gelmesine mi, teyzem ve Minyoung'un -beş yaşındaki erkek ve ayrıca tek kuzenim- gelmesine mi, yoksa Little Pack'te yemek yiyeceğimize mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
timeless √ jung jaehyun
Fanfiction"Benim için en değerli olan üç kişiden biri, annem gitti. Sen ve Dog buradasınız." "Buradayız." dedim gülümseyerek. Gülümsememe karşılık verip ellerini sıklaştırdı. "Senin için, ailenden sonra tabii, en değerli kişi olmama izin verir misin?" G×B Bu...