Matematik dersindeydik. Öğretmen sınavlarımız yaklaştığı için çalışmamıza izin vermişti. Sınıfın büyük çoğunluğu -takdir edersiniz ki ben de- bu fırsatı değerlendirip test çözüyordu. Bunu laklak yapmak için bir fırsat olarak değerlendirenler de vardı tabii.
Kalemimi elimde çevirirken kafamı hafif sola eğmiş, aptal soruya bakıyordum.
"Sevgili öğrenciler! Duyuru! Sınıf başkanları ders bitiminde toplantı salonuna gidecek!"
Hoparlörden yankılanan sesle yüzümü buruşturdum. Kim bilir ne iş yaptıracaklardı şimdi bize.
°
Toplantı salonunda bacak bacak üstüne atmış gergince yerde olan bacağımı sallarken müdürün gelmesini bekliyordum.
Eğer sınıf başkanları toplantı salonuna çağrılırsa konuşma yapmaya gelecek olan kişi müdür olurdu. Bize iş yaptıracakları için ikna seviyesini en üst düzeye çıkarmaları gerekiyordu tabii. Bu yüzden müdür -okulun sahibi Bay JinHyuk genelde bu tarz işlerle uğraşmazdı- en güzel seçenekti.
Yanımdaki diğer sınıflardan çocuklar kendi aralarında teoriler üretirken ben sadece bir an önce burdan çıkmak istiyordum.
Kapının açılma sesiyle hepimiz ayağa kalktık ve hafifçe eğilerek müdüre selam verdik. Müdür oturmamızı söylediğinde yanındaki görevliler kucaklarındaki kağıt dolu kutuları masaya bıraktılar. Hepimiz aynı anda 'Hayır!' diye sessizce söyleniyorduk. Düşündüğümüz şey olması bizim için hiç de hoş değildi. Müdür surat ifadelerimizden düşündüklerimizi anlamış olacak ki gülüp masada duran kağıt dolu kutuları gösterdi. "Sizi buraya neden çağırdığımı ben söylemeden anladınız sanırım." Hepimiz hep bir ağızdan "Evet!" diye bağırdığımızda müdür bana döndü. Bu adam bana cidden takıktı. Bana karşı aşırı bi sempatisi vardı. Her gördüğü yerde saçlarımı karıştırıp yanaklarımı sıkıyordu. "Jaeyoon, bilmeyen arkadaşlar için ne yapılması gerektiğini anlatır mısın?" Tabii ki bu bana göre bir rica değildi. Müdüre hayır efendim ben anlatmak istemiyorum diyemezdim. Yavaşça ayağa kalkıp boğazımı temizledim ve bilmeyen gruba baktım. Bunlar bu yıl gelmiş olan küçük sınıflardı.
"Dilek kutusu şikayetleri açımı. Her sınıf başkanına eşit sayıda kağıt verilir. Bu kağıtlarda doğal olarak şikayetler yazıyor. Hepsi sınıfa tek tek okunur. Oylama yapılır. En çok oyu alan şikayet müdüre gelir. Sonra her sınıftan gelen şikayetler okulumuz sahibine iletilir."
Başlarını sallayıp anladıklarını belli eden mırıltılar çıkardıklarında oturdum. Müdür bana bakıp içten bir şekilde gülümsedi. "Teşekkürler Jaeyoon." Kafamı eğip teşekkür ettim. Müdür tekrar bize döndü. "Evet, sanırım herkes ne yapması gerektiğini anladı."
°
Elimdeki kağıtlarla sınıfa girdiğimde herkes bağırmaya pardon böğürmeye başlamıştı.
"Ya hayır Jaeyoon bu saçma!"
"Bütün günümüzün buna gideceğine inanamıyorum!"
"Bence rastgele bir tane seçip en çok oyu bu aldı diyelim."
"Bi susun be! Bir akıllı sizdiniz zaten. Ben bayılıyorum sanki aptal aptal şikayetleri okumaya!"
Ben bağırdığımda hepsi sustu. Bunu sevmiyorduk çünkü şu zamana kadar hiç adam akıllı bir şikayet olmamıştı. Genel olarak kantindeki fiyatlardan yakınıyorlardı ki bu idarenin halledebileceği bir şey değildi. Kantinci kar edebileceği fiyata satıyordu. İşi çok yanlış anlayıp başka öğrenciler hakkında atıp tutanlar da vardı, aşk itirafı yapanlar da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
timeless √ jung jaehyun
Fanfiction"Benim için en değerli olan üç kişiden biri, annem gitti. Sen ve Dog buradasınız." "Buradayız." dedim gülümseyerek. Gülümsememe karşılık verip ellerini sıklaştırdı. "Senin için, ailenden sonra tabii, en değerli kişi olmama izin verir misin?" G×B Bu...