KAÇAMADIĞIMIZ GERÇEKLER -

477 111 468
                                    

Ne kadar kolaydı değil mi bu satırları okumak?

Ne kadar eğlenceliydi yaşadıklarımızı anlatmak...

Peki yaşamak?

Bugünlere gelebilmek için verilen mücadele?

Eskiden 'hiç kopmayacağız' derken bir ekranın içindeydik. Şimdi ise gösterilen çabanın, verilen emeğin gerçekliği vuruyor insanın yüzüne...

'Ben odama gidiyorum' diyip salondan kendimi dışarı atalı beş dakika oldu olmadı Fiko yanı başımda bitti. Ne zaman sebepsiz yere ortadan kaybolsam bana bir şeyler olduğunu anlardı. Sessizce yanıma oturdu, iki dakika sustu ve sonra söze başladı.

'Duygulandık mı biraz?'

Başımı onaylarcasına salladım. 'Yorulmaktan korkuyorum' dedim fısıldayarak.

Bakışlarımı yere sabitlemiştim ve kafamdaki olumsuz düşünceleri kovmaya çalışıyordum. O ise benim aksime daha mantıklı düşünüyordu.

'Korkarak bir yere varamayız değil mi?'

Haklıydı. Cesaretimiz sayesinde bu yola girmiştik ve şimdi korkmak, kaybetmek olurdu.

'Dik durması gereken biziz Damla' dedi elini omzuma attığı sırada

'Söz verdik. Ailemize, ailelerine, herkese... Kalbimize de bu sözü kabul ettirdik. Bu evi geçindirecek olan biziz. Hayatta sorumluluklarımızdan kaçamayız ve bunu biz istedik. Mutlu muyuz?'

O kadar mutluyduk ki... Sonuçta yıllarca hayalini kurduğumuz hayatı yaşıyorduk fakat bunun için çok çalışmamız gerekiyordu. Ne de olsa hepimizin kendine göre masrafları vardı. Fikret elinden geldiğince çalışıyordu. Ben ise okulun yanında boş zamanlarımda özel ders veriyordum.

Tüm bunları düşündüğüm sırada konuşmaya devam etti.

'Yedi kişinin ailesi de yardım ediyor, unutma. Yalnız değiliz.' diyip göz kırptığında kendimi daha rahatlamış hissediyordum. Evet, yalnız değildik.

Başlarda aileler tarafından bir arada yaşama isteğimiz pek hoş karşılanmasa da hepimiz elimizden gelen tüm ikna yöntemlerini kullanmış ve bu durumu kabullenmelerini, hepimiz için bir arada olmanın en iyisi olacağına inanmalarını sağlamıştık. Çoğunun ailesi ile ben ve Fikret görüşmüş, bizi daha da yakından tanımalarını sağlamıştık. Sonuçta ortada olması gereken en önemli şey güvendi. Hiç kimse çocuğunu tanımadığı, bilmediği kişilerle bir eve yollamazdı. Bunları aşmamızda bizim birkaç ayımızı almıştı. Hepimiz hayatımızdaki dertleri, sıkıntıları bir araya gelince unutuyorduk veya birlikte iken aşılacağına inanıyorduk. Bunu başarmak içinde bir arada olmamız şarttı.

Aslında herkesin birbirine verdiği sözler vardı. Enes ne olursa olsun evde kafasına göre hareket etmeyecekti ve liseye geçti diye cıvıtıp derslerini aksatmayacaktı. Gerçi ben başındayken biraz zor cıvıtırdı...

Emir ve Osman eskisi gibi okuldan kaçmayacaktı çünkü lise son sınıf olmuşlardı ve işin kötü yanı bu seneyi ikinci kez okuyacak olmalarıydı. Geçen sene devamsızlıktan dolayı hocaları sorun çıkarmıştı ve haklılardı. Bu sene, üniversite sınavına iyi bir şekilde hazırlanmaları gerekiyordu. Onların her ne kadar bu konuda isteği olmasa da ben dönemin sonlarına gelince çok sıkışacaklarını bildiğim için sürekli onlara bu durumu anlatıyordum.

Ceylin'in üniversiteye geçmesine iki sene kalmıştı. Onun İstanbul'a gelmesindeki en büyük amaç ise ilerde benim yolumdan ilerlemek istemesiydi. Reklamcılık bölümünü kazandığımda sürekli bölüm hakkında sorular sorar, bende reklam yapmak istiyorum diyip dururdu. O zamanlar 14 yaşındaydı. Fikri değişir diye üstünde durmuyordum. Fakat o, bu işi ciddi ciddi kafasına koymuştu. Bir kere oyundayken bana 'ben senin yanına staj olmaya geleceğim' demişti. ' O stajyer olmasın?' dediğimde ise gülmeye başlayıp 'Neyse ne! Yanına gelip seninle birlikte çalışacağım' diye diretmişti. Şimdi o kız ilerde benim yanımda staj yapmak için çalışıp, reklamcılık bölümüne puanını tutturmak için çabalıyordu.

SANALDAN REELE #Wattys2019   #TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin