Fikret'in gözünden, bizi tanımadan önce hayata bakış açısı

168 66 118
                                    

Hayat hep canını mı acıtır insanın? Nedir bu mutlu olma çabası? Birtakım düşüncelerden sıyrılmak, kendimi oyalamak için ayrı eve çıkmış dahi olsam yine de koca bir boşluk var içimde. Arkadaşlarım yanımda, ailem ise arkamda ancak içimde oturtamadığım bir şeyler var. Hayat ne yaşatmış olabilir ki her içtiğimde canımı yakacak kadar? Hayatımızda kötü giden şeyleri bir süre sonra kabullenmemiz gerekiyor olabilir, bende geçmişte yaşadıklarımı kabullenip, yüzümü aydınlık yarınlara çevirmek zorunda kaldım ayakta durabilmek adına.

Her sabah işine giden, akşamları ise arkadaşlarıyla caddelerde dolanan ama hep kalbinin bir köşesinde eksiklik hisseden biriydim. Ne yaparsam yapayım o boşluğu dolduramadım, hayatıma giren hiç kimse yardım etmedi onu onarmama. Bazı akşamlar Müslüm Gürses'in sesiyle ve birkaç kadeh rakıyla geçiriyor, neden istediğim gibi bir hayata sahip olamadığımı sorguluyordum. Tam olarak ne istediğimi de bilmiyordum. Belki de en kötüsü buydu, bilinmemezlik... İşimden de tek başıma yaşamaktan da mutlu olduğumu düşünüyordum. Belki de erken yaşta istedim bu yalnızlığı, koskoca evde tek başıma yaşamayı...

Hayatı sorgulamayı bıraktığım tek zaman, oyunda arkadaşlarımla, kardeşlerimle bir arada olduğum zamanlardı. Sanki o zaman biri geliyor ve kafamın içinde ki onca düşünceyi alıp götürüyordu. Birlikte yaptığımız gırgır şamata sayesinde kendimi daha mutlu ve huzurlu hissediyordum. Belki benden küçüklerdi ama yanımda olan çoğu kişiden de daha çok güldürüyorlardı beni. Onlara yeri geldiğinde akıl vermek, yeri geldiğinde kötü zamanlarında yanlarında olmak, yeri geldiğinde ise damarlarına basmak o kadar eğlenceliydi ki...

Geçenlerde abuk sabuk bir nedenden dolayı en yakın arkadaşım sıfatını yakıştırdığım bir insan herkesin içinde kavga çıkarıp bana bir sürü hak etmediğim sözler söyledi. Ben, o zaman anladım kimseye güvenmemem gerektiğini. O yüzden bana sanaldaki grup o kadar temiz, o kadar saf geliyor ki...

Aramızda bir kavga olduğunda Damla'nın hepsini sakinleştirmesi ya da hepimizin bir arada olup, birbirimize destek çıkmamız beni o kadar etkiliyor ki... Çünkü, bize destek çıkması gereken gerçek dostlarımız iken onların yerini sanal karakterler alıyordu. Evet, sanal karakterler ama hepsinin ardında koca yürekli insanlar yatıyor. Çocuk dahi olsalar, bir gün büyüyecekler ve şimdi o kalpleri nasıl temizse yine öyle kalacak... Tam altı kişi, bunca sene kimsenin kalbimde dolduramadığı o boşluğu dolduran, her zaman kendimi daha güçlü hissetmemi sağlayan altı kişi... Hepsinden birer tutam sevgi biriktiriyorum o boşlukta, hala ilk günkü gibi sıcak ve taze... Ben onlarla mutluymuşum demek ki, onlar varsa huzurlu onlar yok ise yalnızmışım. Hep çok merak etmişimdir yüzlerini... Ama bunu da kabullendik, sanaldaydık ve bizi yansıtan karakterlerimizdi.

Belki ilerde bir araya gelecek, uzaktayken bir arada yapamadığımız bir sürü şeyi yan yana yapma fırsatı bulacak, birlikte eğlenecektik. İşte o zaman tam anlamıyla ait olduğum yerde zaman geçirmiş ve senelerin acısını çıkarmış olacağım. Onları elimden geldiğince her kötülükten korumaya çalışacağım çünkü bunca zaman koruduklarım bana yapmadıklarını bırakmadılar. Şimdi bende yüzüme yalandan gülen herkesi bırakıp sanalda bile olsa kardeşlerimi koruyacağım. Biliyorum ki onlardan alacağım geri dönüşler şu zamana kadar yaşadığım onca şeyden daha güzel olacak... 

SANALDAN REELE #Wattys2019   #TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin