Evet, bu kadar sayfayı geride bıraktıktan sonra akıllarda kalan bir sorunun cevabını vermeye geldi sıra...
Önceden konuşuyor, haberleşiyor ve bir araya gelmenin hayalini kuruyorduk. Bunu sizde biliyorsunuz artık.
Peki; 'biz nasıl bir araya geldik?'
Yazın klasik bir şekilde öğlen uyandığım ve sonrasında hemen bilgisayar başına geçtiğim bir gündü. Uyanır uyanmaz yapacak bir şey bulamadığımdan canım çok sıkılırdı. Nasıl olsa canımın sıkıntısını geçirecek kişiler oradaydı. Bilgisayarın açılmasını beklerken de her zaman ki gibi söylenmeyi ihmal etmedim.
'Neden, neden uzaktasınız? Neden yanımda değilsiniz ki? Ne olurdu şimdi birlikte koltuklara yayılıp televizyon izlesek?'
Bizim, oyun dışında mesajlaşarak konuştuğumuz bir uygulama vardı. Oyunu açmadan önce de kimlerin ekran başında olduğunu görmek için ona girdim. Klasik bir şekilde beni mesaj yağmuruna tutmuşlardı. Ben her zamanki gibi 'Damla oyuna gel artık, ne çok uyudun be' tarzında mesajlar beklerken Enes ve Kerem'den gelen mesajlar oldukça farklıydı.
Enes; ' Damla, köftemi hazırla geliyoruz.'
Kerem ise ' Damla, pilavımı hazırla geliyoruz.' demişti.
Bir dakika, geliyorum bile değil, geliyoruz! Birlikteydiler, evet şu anda Enes ve Kerem bir aradaydılar ve İstanbul'a geliyorlardı. Beni görmeye, sözlerini yerine getirmeye...
Benim verdiğim cevap ise bambaşka olmuştu. Çünkü hala inanamıyordum.
'Şaka yapıyoruz derseniz çok kötü ödeşiriz.'
Enes 'Damla açım ben köfte istiyorum' diye mesaj atınca anladım ki bunlar gerçekten ciddi.
Sonrası birbirimize telefon numaralarımızı vermemizle, evin adresini atmamla, nerede olduklarını sormamla ve bin kez şaka yapıp yapmadıklarını sormamla geçmişti.
'Akşamüstüne doğru geleceğiz' demişti telefonda Kerem. Konuşmayı bitirdikten sonra aylar öncesinde nasıl söz verdiysem bende onu yerine getirmek üzere mutfağa dalmıştım.
Onların istediği yemekleri hazırlamış, ardından yemeleri için ufak bir pasta bile yapmıştım. Çok ama çok heyecanlıydım. Bu bizim için bir ilkti. Yıllar sonra birbirimizin yüzlerini görecektik.Ailem durumu bildiği için akşamüstü dışarıya çıkıp bizi yalnız bırakmak istediklerini söylemişlerdi. Onlar en başından beri bizim dostluğumuzu biliyorlardı bu yüzden de sonuna kadar bize güveniyorlar ve destekliyorlardı. O günün gerisi gelmelerini beklemekle ve hazırlanmamla geçti. Saatler öncesinden sofrayı bile kurmuştum. Heyecandan, panikten ne yapacağımı bilemez halde oradan oraya koşturuyordum.
O kapının çalındığı anı hiç unutmuyorum. Yerimden öyle bir fırlamıştım ki ayağımı sehpaya çarpmıştım. Acısı içime çökmüştü ancak o anki paniğimden onu hissedecek durumda bile değildim. Gelmişlerdi, karşımda duruyorlardı. Kerem kısa siyah saçlı, uzun boylarda Enes ise kumral saçlı, orta boylarda bir çocuktu. Yaklaşık üç saat sohbet etmekle, şakalaşmamızla ve birbirimizi incelememizle geçmişti. Yemekleri çok beğendiklerini de dile getirmişlerdi ki bu benim için büyük başarıydı çünkü mutfakla çok ilgisi olan bir kız değildim. Daha sonra, kahve içmek için evin yakınlarında bulunan bir cafeye geçmiştik.
O günün anısına, diğerlerinin bizi görmesini umursamadan resmimizi çekip SR grubuna atmıştık. Evet, o zamanlardan beri günün her saati konuştuğumuz 'Sanaldan Reel'e' adlı bir grubumuz var. Resmimizi gören herkes ufak çaplı bir şok geçirdikten sonra bir sürü soru yağmuruna tutmuşlardı bizi. Biz ise sohbet etmek istediğimizden mesajlara çok bakamamıştık ancak aralarında iki tanesi çok ama çok özeldi.
Fikret'in 'hangi cafe orası birkaç saate oradayım' mesajı ve
Osman'ın 'Damal, bir ay sonra bende Emirle geliyorum seni görmeye' mesajı...
Fikret'te İstanbul da oturuyordu ancak evlerimiz çok uzaktı. Şans eseri o gece dışarıda bizim taraflara yakın bir yerdeymiş de mesajı görünce her işini bırakıp bizim yanımıza gelmeye karar vermiş. Enes ve Keremin ailesi de buradaymış. İki aile de ayrı ayrı olmak üzere İstanbulda yaşayan akrabalarına uğramışlar, onlarda bir gece kalacak ve sonra şehirlerine geri döneceklermiş.'
Keremlerin gitmesine bir saat kala masamızın yanına uzun boylu, siyah saçlı ve yeşil gözlü biri yanaştı. Bu da Fikoydu! 'Eee, bensiz mi dönüyor ortada bu gıybet?' demesiyle hepimiz gülmeye başlamıştık. Çok değişiklerdi. Enes ilk sesimi duyduğu zaman bana 'Damla oyundaki karakterine göre hayal ettiğim sesle senin sesin hiç uymuyor, çok farklı' demişti. Şimdi ben diyordum. 'Karakterlerine göre hayal ettiğim tipleriyle hiç benzemiyorlardı'
Hepimiz o kadar farklıydık ki... Bir saat boyunca aralıksız konuşmaya, fotoğraf çekip grubun diğer üyelerini gıcık etmeye devam etmiştik. Kerem ve Enes'in ailesi onları almaya geldiğinde hepimizin gözleri dolu doluydu. Doyamamıştık sohbet etmeye, birbirimizi görmeye. Onca ayrı geçen sene son buldu derken şimdi yine ayrılıyorduk ancak aklımızda başka planlarla...
Bir kere bulmuştuk birbirimizi, bırakmayacağımıza dair de söz vermiştik o gece...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANALDAN REELE #Wattys2019 #TAMAMLANDI.
ספרות לנערותBirbirlerini Hiç Görmeden de Bir Dostluk Kurulur mu? Bu Gerçek Olabilir mi? Okuyunca kararı siz vereceksiniz... #SR Kendi hayatlarında birtakım şeylerin yolunda gitmediğini düşünen yedi gencin sanalda tanışıp reel'de bir araya gelerek kendilerine ye...