"oh, my blood once was my own, but in one touch you made it yours. what have you done? what have you done?"
|
"oh, benim kanım, bir zamanlar bana aitti ama bir dokunuşla onu sahiplendin. ne yaptın? ne yaptın?"
-
Annem toplantısı olduğu için beni almaya gelemeyeceğini söylediğinde bu avantajı Tasha ve Elliot'ı kafeye sürükleyerek değerlendirdim. Okulun ilk günleri her zaman anksiyetemin tepeye vurduğu zamanlar olmuştu ve daha ilk saatten yaşamış olduğum aptal olay buna hiç de yardımcı olmuyordu. 2005 emo müzik grubu tarzı dağınık göz kalemiyle çevrelenmiş yeşil gözleri düşündükçe öfkeden çıldıracak gibi oluyordum.
Elliot ruh eşi hakkında bir şeyler zırvalarken sonunda kafeye vardık ve kapıyı ittirdiğimde burnuma dolan kahve kokusuyla iç çektim.
"Ruh eşinin bir kız olduğu gerçeğini kaldıramıyorum." dedim Elliot'a doğru konuşup önüme bakmadan tezgaha yürürken.
"Oh, öyle mi, Bayan İki-ruh-eşim-var-ve-biri-kız-iken-öbürü-erkek?"
"Tanrı aşkına." diye homurdandım koluna vururken. Elliot sadece sırıtmakla yetindi. Elliot biseksüel olsa da genelde erkekleri tercih ediyordu ve ruh eşinin bir kız olduğunu öğrendiğimiz günden beri arkadaş grubumdaki en eşcinsel kişiymiş gibi hissediyordum. Tamam, ben de alev alev yanan bir biseksüel olsam da hayatım boyunca Marvel oyuncuları hariç hiçbir erkeğe o gözle bakmamıştım. Tasha ise sadece erkeklerden hoşlanıyordu, aşırı heteroseksüel oluşu onu bu yarışın dışında bırakmıştı.
Önüme döndüm ve bunu yapmamış olmayı diledim. Sırada üç kişi vardı ve önümdeki, sabah koridorda beni deviren kızdı. Kendimi ortaya atacak kadar kör oluşuma lanet ettim ama kahvemi almadan buradan çıkacak halim yoktu, bu yüzden Elliot ve Tasha'nın konuşmasına kulak vererek sessizce beklemeye başladım.
Sıra sonunda önümdeki kıza geldiğinde bir adım öne attı ve siparişini söyledi. "Very Berry Hibiscus Refresher."
Bu bir kahve bile değil, diye bağırmak istedim ama elbette yapmadım.
"Adınız ne?" barista sorduğunda ona döndüm ve tükürüğüm boğazımda kaldı, gömleğinin üstündeki kartta Bradley yazıyordu. Lanet olsun.
Günümün daha garipleşmesine imkan yok sanıyordum, ta ki kız adını söyleyene kadar. "Annabelle."
Annabelle içeceğinin parasını ödemek için elini uzattığında bileğindeki ismi gördüm ve nefes alabilmek için kendimi zorlamam gerekti. Willow. Bradley paraya uzandığında gömleğinin kolu yukarı doğru kıvrıldı ve onun da bileğinde, aynı yerde duran isme bakakaldım. Willow.
İki ruh eşim önümde durmuş, iletişime geçiyorlardı. Köprücük kemiğime kazınmış Annabelle ve ayak bileğimdeki Bradley. Acaba birbirlerinin izlerini görmüşler miydi? Görmemek mümkün değildi, ben bile görmüştüm.
"Merhaba? Ne alırdınız?" dedi önümde sallanan elin ait olduğu kişi, bakışlarımı kaldırdığımda Bradley olduğunu fark ettim. Girdiğim transtan çıktım ve yüzüme normal bir ifade yerleştirmeye çalışarak konuştum.
"İki Iced Caramel Macchiato ve bir Cotton Candy Frappe, lütfen." dedim elimden gelen en güçlü şekilde, az önce az kalsın ölüyor olduğumu anlamasını istemiyordum.
"Tabii, isimleriniz?" diye sordu. Ruh eşim. Ruh eşlerimden biri.
"Frappe Tasha için, T-A-S-H-A. Ve, ah, diğerleri Elliot ile Emily için." dediğimde Elliot ve Tasha'nın garip bakışlarını üzerimde hissettim. Bradley başını sallayarak bardaklara isimlerimizi yazdığında ellerim titriyordu, parayı ona uzatıp üstünü alırken fark etmemesini umdum.
İçeceklerimizi almak için tezgahın öbür ucuna ilerlerken Tasha belimi dürttü. "Emily de ne?"
Annabelle de orada bekliyordu, o yüzden bu konuyu burada konuşamazdık. Tasha ve Elliot'a kaşlarımı kaldırarak bakarken başımı iki yana salladım anlamalarını umdum. Annabelle'in bakışlarını üstümdeki hissettiğimde sorgularcasına ona döndüm.
"Emily." dedi ismi deniyormuşçasına, kaküllerinin ardından kaşlarının kalktığını görebiliyordum. Dudaklarında alaycı bir gülümseme vardı. "Senin gibi birine ne kadar da uygun bir isim."
"Bu da ne demek?" dediğimde omuz silkti ve baristanın tezgahın üstüne bıraktığı kırmızı içeceği alarak hızla kafeden çıktı. Aynı gün içerisinde beni ikinci kez sinir krizine sokmayı başarmıştı. Böyle birinin gerçekten ruh eşim olma ihtimali var mıydı?
-
selam, fam.
istemsiz kafiye, tamam. olayla ilgili anlamadığınız bir şey varsa yorumlarda sorabilirsiniz. bu hikayeyi yazmayı çok seviyorum, daha sadece iki bölüm yazmış olsam da. bölümün başındaki yazı ise şarkı sözü, her bölüme koyacağım galiba? hepsi aynı şarkıdan olacak elbette, tema o sonuçta. görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
anyone else |gxg
Short Story16 yaşınıza bastığınızda vücudunuzda sonsuza dek teninizin ve ruhunuzun parçası olacak isim, ruh eşinizin ismi belirir. willow thornton'ın iki tane vardı. ♀+ ♀ [soulmate au]