t w o

4.6K 337 27
                                    

"yeah, i know i went and left you all alone. please don't think that i let you go, i'll never let go."

|

"biliyorum, gittim ve seni yapayalnız bıraktım. lütfen gitmene izin verdiğimi sanma, asla izin vermeyeceğim."

-

Tişörtümün yakasından gözüken Ann harflerine baktım ve öfkeyle homurdandım, hayatım neden bu kadar zor olmak zorundaydı? Sonunda siyah harfleri görünmez hale getirdiğimde dakikalarımı boşa harcadığımı fark ettim ve koşarak odamdan çıktım. Annem yine kapının yanında dikiliyordu, bana uyarı dolu bir bakış attığında utançla başımı eğdim, belki de alarmımı birkaç dakika önceye almalıydım. Radyoda düşük sesle çalan Troye Sivan hariç sessizlikle geçen araba yolculuğumuz sonunda bittiğinde anneme veda ettim ve kendimi okulun bahçesine attım.

Okul açılalı daha birkaç gün olmuştu ancak bu rutinden şimdiden sıkılmıştım, havanın gereksiz bir şekilde sıcak olması da işimi kolaylaştırmıyordu. Kimseye, özellikle Annabelle'e çarpmadan okula girdiğimde rahatlıkla iç çektim. Annabelle ile hiç ortak dersimiz yoktu, muhtemelen yaşıt değildik ve bu kesinlikle harika bir şeydi ancak birbirimizi nadiren gördüğümüz okul koridorunda bana attığı bakışlar bile tüm günümü mahvetmeye yetiyordu. Benden bu kadar nefret etmesini sağlayacak ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama umursamıyordum da, köprücük kemiğime kazılı isminin tamamen bir hata olduğunun farkındaydım. Bradley'yi ise kafedeki günden sonra bir daha görmemiştim ama bu sonra düşüneceğim bir şeydi.

Dolabıma ulaştığımda rakamları hızla çevirdim ama hiçbir şey olmadı. Kilidi zorladım ve dolabın kapağını sarstım, elde ettiğim tek şey aralığa sıkışan tırnağımın kırılması oldu. Acıyla elimi geri çektim tırnağımın kırıldığı yerden kan süzülen parmağımı refleksle ağzıma götürdüm.

"Aptal!" diye homurdandım sağlam elimle dolaba vururken, tırnağım çok kötü bir şekilde kırılmıştı ve soyulan derim sızlıyordu.

"Şimdi de dolaba mı şiddet gösteriyorsun?" sesin kaynağına döndüğümde Annabelle'in yanımda olduğunu gördüm, yüzünde eğlenir bir ifade vardı.

"Başka kime şiddet gösterdiğimi gördün?" diye çıkıştığımda kendini savunurcasına ellerini havaya kaldırdı.

"Okulun ilk günü bana bir boğaymışçasına çarpan sen değil miydin yoksa, Emily?"

"Seninle uğraşacak havamda değilim." diye direttim dolabımın kilidine bir kere daha vururken. Kapak açıldığında yeteri kadar hızlı geri çekilemedim, böylece çelik, burnuma çarparak tekrardan acıyla sızlanmama sebep oldu.

"Çok mu sakarsın?" diye sorduğunda öfkeyle Annabelle'e döndüm ve o yöne bakmadan çantamı dolabıma tıktım.

"İşin yok mu senin?" diye tısladığımda gülmemek için alt dudağını ısırdı ama ortada komik bir şey göremiyordum. Elimi havaya kaldırdım ve tırnağımın kalkmış derisini görmesini sağladım. "Tırnağım kırıldı ve burnuma büyük bir darbe aldım, gerçekten seninle uğraşacak havamda değilim."

"Umrumdaymış gibi mi görünüyorum?" dediğinde kaşlarının kaküllerinin ardında havalandığını gördüm. "Dikkatli davransan tırnağını kırmazdın ya da dolap burnuna çarpmazdı."

"Evet, dikkatli davransam yere de düşmezdim. Tavsiyelerin çok işe yarıyor, emo." tükürürcesine konuştuğumda morun koyu bir tonuna boyanmış dudağı dişlerinin ardından kaydı ve gülmeye başladı. "Ne?"

"Emo." diye tekrarladı, kahkahası sinir bozucuydu.

"Ne, emo değil misin? Eyeliner, siyah kıyafetler, gizemli havalar, dramatik girişler falan? Bana tam '05 Pete Wentz izlenimi veriyorsun." dedim dolabımı gereğinden daha sert bir şekilde kapatırken.

"Pete Wentz'i tanıyorsun demek." dedi gözlerini kısıp beni süzerken. "Beklediğim kadar cahil değilsin sanırım."

"Ne?" diye sorguladım ama gözlerini devirerek hızla uzaklaştı. Koridorun ucunda kaybolana kadar arkasından baktım ve dolabıma bir kere daha vurarak böyle bir ruh eşini hak edecek ne günah işlediğimi sorguladım, belki de ateist olmak verdiğim en doğru kararlardan biri değildi.

-

ah, bunu yazmayı seviyorum. yazarken gerçekten çok eğleniyorum, umarım siz de okurken eğleniyorsunuzdur. uzun zamandır nefretten aşka dönen klasik bir şey yazmak istiyordum ve soulmate au ile karıştırınca tam aradığım şeyi buldum. ruhunuzu çürütene kadar yazacağım kesin.

ayrıca, evet, karakterlerimin isimleri hannibal'dan alınma. will>willow, hannibal>annabelle, çünkü hepinizin bildiği gibi ben hannibal çöpüyüm. şaşırdık mı?? hayır.

sonra görüşürüz!!

anyone else |gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin