3

866 73 43
                                    

Suratıma inen geniş el ile uyandım "Okula gitme vakti!" Zayn'in suratı tepemde belirince yüzümü buruşturdum "Senin burada olduğunu unutmuşum" elindeki tosttan bir ısırık aldı "Fark ettim. Hadi kalk!" yorganı suratıma çektim "Hala uykum var." üstüme atlayıp bağırdı "Dostum eğer okula gitmezsen hayatının aşkını göremezsin."

Hızla doğruldum ve birinin onu duymuş olabileceğini düşünerek çıkıştım "Zayn eğer çeneni kapamazsan seni o tostla sikerim. Bu arada o hayatımın aşkı falan değil!" gözlerini devirdi ve iğrenç bir şekilde beni taklit etti "i hiyitimin işki filin diğil" umursamadan ayağa kalktım "Tostu nerden buldun lan" kaşlarını kaldırdı "Annen çok tatlı bir kadın" bunu çirkin bir imayla söylemişti ben de dayanamayıp kasıklarına yumruk attım o yerde inlerken üstünde dikildim "Sabah sabah bu enerjini sevmedim."

Yanından geçerken ayak bileğimden tutup beni çekti ve ben de yere yapıştım. Ardından annem kapıda belirdi "Tepişmeyi bırakıp hazırlanmanız gerekiyor." hızla kalkıp üstümü giyindim. Zayn de tostu ağzında tutarak giyiniyordu. Sonra annem bıkkın bir şekilde nefes verdi "servisi kaçırırsanız sizi okula bırakmam." zayn tostu ısırırken konuştu "Bunu yapmayın Bayan Styles oğlunuz hayatının aşkını göremezse üzülür." o sırada Zayn'in elindeki tostu alıp ağzıma attım ve Zayn'i kolundan tutup evden çıktım. Kapıyı kapatırken annemin sesini duydum.
"Bu konuyu bana anlatacaksın!"

***

Zayn'le öğle arasında yemekhaneye indik. Soslu tavuk ve patates kızartması her ne kadar iştah açıcı görünsede tatlarının iyi olduğu söylenemez.

Masaya oturmuş sıkıcı şeylerden söz ediyorduk. Sonra karşıdaki masaya Louis'nin oturmasıyla ne diyeceğimi unutup geveledim "Sonra...işte şey oldu...şey" sesli bir şekilde yutkundum "Ben ne anlatıyordum?" Zayn elindeki patatesi ağızına attı "Sen iyi misin?" başımı evet anlamında salladım.

Ardından Zayn bir şeyi fark etmiş olacak ki arkasını döndü "Sen neye bakıyorsun öyle?" Louis'yi görünce geri bana döndü "Yanlarına oturalım mı, ne dersin?"
"Hayır, hayır bence kalkalım."

Yemekhaneden çıkınca bana döndü "Sen bu çocuğa aşık mısın?"
"Hayır. Sadece dikkatimi çekti. Ona ilgi duyuyorum denebilir."
"Yapma! Ona nasıl baktığını gördüm."
"Hadi yaa! Çok mu kötüydü?"
"Dostum abayı yakmış gibiydin."
"Ben de arkadaş olsak yeter diyordum."
"Sen daha yanına bile oturamıyorsun."
"Ama bana çok değişik bakıyor. Sanki...nefret ediyormuş gibi."
"Neden nefret etsin ki?"
"Belki ona baktığımı fark etmiştir ve sinir oluyodur."
"Sana öyle geliyor."
"Umarım..."

Bir sonraki ders müzikti ve sınıftakilerle birlikte müzik sınıfına indim. Niall yanıma oturdu "Havalar soğumadan plaja gidelim. Belki evden bira kaçırırım." kahkaha attım "Ne zaman"
"Bilmem ki. Bu haftasonu mesela. Hem Louis'yi alırsak biraları kaçırmak zorunda kalmayız. Onun içmesine izin veriyorlar. Altı üstü benden bir yaş büyük. 16. doğum günümü beklemem gerekiyormuş pfftt"
"Zayn'e de söylerim eğer onun için uygunsa gideriz."

Sonra sınıfa uzun boylu, siyah saçlı, kırmızı rujlu ve kısa etekli bir kadın geldi. Herkes ayağa kalkt. Kadın başıyla oturmamızı işaret etti.
"Merhaba arkadaşlar ben Katherine Daniels, bu sene ve önümüzdeki üç yıl müzik öğretmenliğinizi yapacağım. Bu okulun müzik departmanı şöyle işler; ben yetenekleri bulurum ve yetenekler diğer öğrencilerle çalışır. İlk gün olan konseri dinlediğinizi düşünüyorum. O konserdeki şarkıyı öğrenciler seçip sergilediler. Hem enstrümanlar hem vokal kendi başına çalıştı, ben sadece çok takıldıkları yerlerde yardım ettim.
Şimdi sizi keşfetmek adına, şarkı söyleyenleri ve enstrüman çalanları dinleyeceğim. Evet, aranızda şarkı söyleyen var mı?"
Tereddüdle elimi kaldırdım benim dışımda iki kişi daha vardı.

THE GLANCESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin