17

588 51 19
                                    

Louis'yle bir haftadır birlikteydik ve haftasonunu sabırsızlıka bekliyordum çünkü okulda özgür olamıyorduk.

Cuma günün vermiş olduğu rahatlıkla okulda dolaşıyor, bir umut Louis ile karşılaşmayı bekliyordum.

Fakat ne büyük şans ki(!) Zayn ile karşılaştım. Her zamanki o ukala sırıtışıyla bana doğru geldi "Naber, Dostum?"
"İyidir, Louis'yi gördün mü?"
"Seni şanslı piç, sonunda çocuğu elde ettin."
"Bana diyene bak! Jelena'yla n'oldu?"
"Liam'dan dolayı ona pek fazla vakit ayıramıyorum."
Tek kaşımı kaldırdım "Nasıl yani?"
"Şey işte futbol falan. Bu arada Louis okulun en iyi futbolcularından fakat müziğe daha önem veriyormuş."
"Ciddi misin(!) Benim erkek arkadaşımı bana mı anlatıyorsun?" göz devirdim.
"Ne? Sadece söyledim."
"Her neyse Louis'yi bulmam lazım."
"Ne alaka?"
"Haftasonu için onu bir yere götüreceğim."
"Peki."
Zayn'in yanından uzaklaştım.

Okulun koridorunda Danny'nin babasını gördüm, ilk başta yasal işlemlerle alakalı bir şeyler için burada olduğunu sandım fakat adam bana doğru geliyordu.

Cenzade ona yumruk attığımdan tedirgin oluyordum. Adamın suratındaki memnuniyetsiz ifadenin etkisiyle, belki de yardım isteyecek birini bulmak adına, etrafa bakındım. Fakat öğle arasının ilk dakikaları olduğundan neredeyse herkes yemekteydi.

Adam yanımda durdu "İşte oğlumun ölümüne sebep olan alçak!"
Afallamıştım "Siz neyden bahsediyorsunuz!?"
Adam üzerime yürüdü "Oğlum senin yüzünden öldü."

Bu adam hayatımda gördüğüm en dengesiz varlıktı ve ona bulaşmak istemiyordum "Okuldayız farkında mısın? Ayrıca oğlunu gerçekten önemseseydin şu an hayatta olurdu."

Adam omzumdan sertçe tuttu ve canımı acıtacak şekilde sıktı "Bana bak-" koridorun başında Bayan Daniels belirince adam geri çekildi.

Bayan Daniels bana yaklaştı "Aşağı inmek gerek, koş."
"Peki Bayan Daniels."

Kadın, Danny'nin babasıyla konuşmaya başladı ve ben de giderken sadece adamın göreceği şekilde orta parmak çektim.

Müzik katına inince Louis'yi gördüm "Hey, sen nerdeydin?"
"Revirdeydim."
Endişelenerek sordum "Niye, ne oldu?"
"Futbol oynarken düştüm." dirseğindeki bandajı gösterdi "Ayağım kaydı da."
Omuz silktim "Neyse önemli bir şey değilmiş."
"Tabi ki de önemli, bir daha asla dilimi dirseğime değdiremeyebilirim."
"Ha-ha-ha çok komiksiniz Bay Tommo."

Belimden tutup beni sertçe kendine çekti ve kulağıma fısıldadı "Komik erkeklerden hoşlandığını duydum."
Başımı salladım "Aynen 'komik' erkeklerden hoşlanıyorum."
Göz devirdi.

Elinden tuttum "Haftasonu seni bir yere götüreceğim."
"Nereye?"
"Gidince görürsün."
"Baş harfi ne?"
"Baş harfi, romantik."
"Awww Bay Styles'tan romantik hareketler."

Suratımı onunkine yaklaştırdım ve burunlarımız değmek üzerineyken konuştum "Biraz ciddi olsan." daha da yaklaştım "Hani biraz."

Louis, dudaklarımız arasındaki mesafeyi azalttı. Öpeceğini sandığım zaman, uyuz bir tebessüm gösterdi "Hayır." ve geri çekildi.

Gözlerimi kısıp dudağımı büzdüm. Onu belinden tutup kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirdim.

Şaşkınkla kollarını iki yana açtığında onu kendime bastırdım.

Yanımıza Tress geldi ve gürültülü bir biçimde boğazını temizleyince dudaklarımız ayrıldı.

Tress istifini bozmadan devam etti "Sevişmeniz bittiyse müzik yapalım."
"İyi tamam."

Prova kısmına yavaş adımlarla yürüdük. Diğer herkesin suratında "Artık okul bitsin" ifadesi vardı.

Omuz silktim "Ne söyleyeceğiz ki."
Tress ses sistemiyle oynuyordu "Bilmem."
"Ne yani boş yere mi bizi çağırdın."
"İstersen yukarı çıkıp matematik işleyebilirsin."
Göz devirdim.

Tress tuşlarla oynamaya devam etti "Mikrofonları kontrol etsenize."

Yan yana duran iki mikrofon vardı. Birinin karşısına ben, diğerine Louis geçti.

Louis eliyle mikrofona vurdu "Ses. 1,2,3."
Tress yanıt olarak baş parmağını kaldırdı. Başıyla bana işaret verdi.
Ben de önce elimle vurdum "Ses. Ben gay'im."
Bayık öğrenci topluluğundan kıkırtıların yükselmesi bana cesaret verdi.

"Evet, gençler gay meleğiniz geldi." bir elimi yumruk yapıp belime koydum "Burada küçük bir şeytancık varmış." diğer kolumu Louis'nin bacaklarına sardım ve onu kaldırdım, o da kolunu omzuma sardı "Siktir, düşeceğim."

Tress sırıtarak yanımıza geldi "Sizi arsızlar."
Jessica olduğu yerden kalktı "Danny'i özledim."

Dediği şeyden çok rahatsız olmuştum. Yani ne alakaydı ki şimdi? Louis iç sesimi dışa yansıttı "Ne alaka ki şimdi?"
"Hiç öyle aklıma geldi."
"Hala çok saçma."
"Danny gay olduğunu kabullenmeden önce onunla birlikte olduk."

Josh muhabbete katıldı "Hadi ama, cidden mi, o çocukla yatmayan var mı?"
Tress elini kaldırdı "Ben." elini geri indirdi "Ha, bir kere kulağıma bir şey söyleyecekken ona dönmüştüm ve yanlışlıkla öpüşmüştük."
Josh göz devirdi "Tress, bu yatmak değil."
"Ne bileyim işte."

Ortaya soru yönelttim "Okulun bitmesine ne kadar var?"
Josh saatini kontrol etti "15-20 dakika."
"Güzel."

Louis'nin elinden tuttum "Hadi çatıya çıkalım."
"Olur."

Biz ortamdan uzaklaşırken Tress koşarak geldi "Çocuklar, ben de geleceğim."
Baygınlıkla konuştum "Tress, dostum biraz müsade etsen."
"Niye ki ne yapacaksınız?"
Louis burnundan soluyarak konuştu "Birbirimizi elleyeceğiz Tress, gelmek ister misin? Seni de elden geçiririz!"
"Bağırma lan!"

Tress hışımla uzaklaşırken Louis göz devirdi "Bazen çok sinir bozucu olabiliyor."

Dediği şeye odaklanmadım "Ciddi miydin?"
"Ne konuda."

Merdivenleri yavaşça adımlarken cevapladım "Birbirimizi elleme konusunda." gülümsedim.
Elini kalçama koydu ve sıktı, ardından bana bakıp sırıttı "Bilmem."
Gülümsedim.

Merdivenleri çıkarken Greg'le karşılaştık. Louis ciddi bir şey söyleyecekmiş gibi Greg'e yöneldi "Dostum, Greg bir şey soracağım."
"Evet?"
"Kız arkadaşının lezbiyen porno sitesinde ne işi var. Tüm okul konuşuyor." uyuz bir kahkaha attım.
Greg huzursuz bir tavır takındı "Seni piç! Komik olduğunu mu sanıyorsun?!'
"Çoğunlukla evet."

Louis'nin kolundan çektim "Hadi gidelim."
Beni başıyla onayladı. Fakat biz daha insan topluluğundan ayrılamamışken çıkış zili çaldı.

Louis'nin ağızından ahlaksız bir küfür süzülürken yolumuzu servise çevirdik.

Çok geçmeden servise vardık. İlk biz gelmiş olacağız ki servis boştu.

Ben her zamanki yerime geçtim, onun da niyeti buyken elini bırakmayıp çektim "Gelsene, yanıma otur."
Gülümsedi "Mantıklı."

O yanımda oturdu ve ben de elimi onun beline sıkıca sarıp kafamı göğüsüne yasladım "Eleanor'la sen yan yana oturduğunuzda çok kötü hissetmiştim."
Elini saçıma koydu "Seni küçük röntgenci beni mi izliyordun?"
"Yeni mi anladın."

Servis dolmaya başladı fakat biz yerimizden kıpırdamadık. Ta ki Niall başımızda dikilene kadar, fakat o çok sorgulamadan başka bir yere geçti.

Başımı kaldırmadan Louis'ye baktım "Saatlerce sana sarılabilirim."
"Bana çok bağlanma olur mu?"
"Ne alaka şimdi?"

Bunu sorması beni hem şaşırtmıştı hem de üzmüştü. Louis'den bir cevap bekleyerek yüzüne baktım, fakat o cevap olarak bana buruk bir gülümseme verdi. Bunun üzerinde durmayarak devam ettim. Ve onunla geçireceğimiz hafta sonunu düşündüm.

***
Selamun Aleyküm arkadaşlar, hayat nasıl gidiyor? Bdhfudfudijf
Artık daha uzun arayla bölüm attığımı biliyorum ama yazdıkça atmaya çalışıyorum.
Her neyse bir dahaki bölüm sürpriz var, tahminleri alalım?

THE GLANCESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin