15

691 57 160
                                    

*cuma*

Konserden önce konferans salonunda kulisteydim. Bizden resmi giyinmemizi istemişlerdi, ben de siyah pantolon beyaz gömlek giymiştim.

Aynanın karşısında duruyordum ve elimdeki siyah papyonu takıp takmama konusunda kararsızdım.

Sonra Louis arkamdan geçerken fısıldadı "Bence tak."
Aptal aptal sırıtarak elimdeki papyonu yakama yerleştirdim.

Biz kuliste sıramızı beklerken Liam, Zayn ve orkestraları içeri girdi. Liam fısıldadı "Niall hadi sıra sizde!"
Niall sıkıntıyla etrafa baktı "Penamı bulamıyorum."
Konuşmaya dahil oldum "Benim aldığım mı?"
"Evet."
"Salak."

Liam sinirle çıkıştı "Hadi be beynine soktuğum."

Nihayet Niall ve diğerleri çıktığında kuliste sadece bizim grup kalmıştı.

Jessica yanıma geldi "Saçını düzelt." elini saçıma götürüp düzeltmeye çalıştı. Kafamı öne eğip ellerimi saçıma daldırdım ve kafamı geri kaldırdım. Jessica omuz silkti "Olmadı."

Sonra Louis yanıma geldi, eliyle saçlarımı tarar gibi yaptı ve şekil verdi. Aynaya baktım "Louis mükemmelsin." ardından dediğimden utanıp geveledim "Yani saçım mükemmel oldu, mükemmel ellerin sayesinde yani senin yani güzel yaptın. Teşekkürler."

Louis kıkırdayınca aynadan kızarmış suratıma baktım.

Bir süre sonra Niall ve grubu içeri geldi. Sıra bizdeydi. Orkestra sahneye çıktı sonra Louis ve ben. Mikrofonun başına gelince konuştum "Kısa bir süre önce hem müzik departmanı için çok önemli hem de benim için çok değerli olan bir arkadaşımızı kaybettik. Bu şarkıyı onun için söyleyeceğiz."

Salon alkışlarken göz ucuyla Louis'ye baktım, o da başıyla beni onayladı.

Sonra Louis başladı
"I might never be your knight in shining armor
I might never be the one you take home to mother
..."

Usulca onu dinlerken sıramı bekledim. Ardından söylemeye başladım.

"But if you like causing trouble up in hotel rooms
And if you like having secret little rendezvous
..."

Şunları söylerken Louis'ye göz kırptım
"Baby, I'm perfect for you."

Şarkı ilerledikçe kendimi daha rahat hissediyordum. Ta ki planladığımızın dışında bir şey olana kadar: Benim tek başıma söylemem gereken şu mısrayı Louis de söyledi ve ardından elimi tuttu:
"Baby, we're perfect."

Tanrım. Nefes. Alamıyordum. Louis'nin elini hiç bırakmak istemedim. Sonsuza kadar öyle durmak istedim.

Bir dakika, bir dakika "Biz mükemmeliz" diyip elimi tuttu. Biz şimdi çıkıyor muyduk?

Siktir! Şu an konserdeyiz ve benim şarkı söylemem gerek. Afallamış bir şekilde mikrofona bakıyordum. Bir dakika benim solomu Louis söylüyordu. Benim hatamı kapatıyordu. Tanrım, ne kadar mükemmel.

Ben toparlanamıyordum. Kamyon çarpmış gibi hissediyordum. Louis bana baktı ve piç piç sırıttı.

Birinin bana nasıl nefes alacağımı hatırlatması lazımdı.

Şarkıdan sonra kulise indik ve bacaklarım titriyordu.

Tress merakla sordu "Harry neden son solonu Louis söyledi?"
Louis belimden tuttu "Teknik bir aksaklık oldu" ve o beni öldüren gülüşünü gösterdi.

Yakamdaki papyonu çıkarttım "Burası çok mu sıcak oldu?"
Louis yanıma geldi "Sesin benimkinden güzel"
"Ne-ne alakası var?"
"Öyle" gülümsedi.

THE GLANCESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin