14

621 51 42
                                    

*Harry'nin bakış açısı*

Louis'yi öptükten sonra her şeyin bir kabus olmasını o kadar çok istedim ki... Nereden cesaret bulup da bunu yapmıştım acaba? Kendimden o kadar çok nefret ediyordum ki! Danny'nin kalbini de kırmıştım.

Otuz saattir tavanı izliyordum ve çalan alarma inat okula gitmemek için sebep arıyordum. Ama konsere bir hafta kalmıştı ve artık tüm gün boyunca prova yapmaya başlayacaktık.

İsteksizce yataktan kalktım ve hazırlandım. Servise bindim ve uyuklayarak okula varmayı bekledim. Acaba Louis'nin bana karşı tavrı ne olacaktı?

Okula girer girmez prova odasına indim. Gözüm bir yerlerde Danny'i arıyordu. Bugün okula geleceğinden emindim. Ve olabileceği tek yer burasıydı. Odada gezinirken seslendim "Dan! Danny?"

Umutsuzca omuz silktim ve telefonumu çıkardım. Danny'nin numarasını bulup aradım. Telefonu kapalıydı. Zayn'in buraya doğru geldiğini görüncü yanına gittim "Dan'i gördün mü?"
"Dostum, haberi almadın mı?"
"Ne haberi?"
"Danny intahar etmiş."
"Ne!?"

İntahar mı etmişti? Tanrım benim yüzümdendi kesinlikle benim yüzümdendi onu böyle ani bir şekilde bırakmamalıydım.

Hayal kırıklığıyla Zayn'e baktım "Dostum benim yüzümden."
"Ne demeye çalışıyorsun?"
"Dün ondan ayrıldım."
"Nasıl ayrıldınız peki?"
"Benim Louis'ye ilgi duyduğumu fark etmiş. Ben de ona her şeyi anlattım. Sonra ayrıldık. Ben de gidip Louis'yi öptüm."
"Yuh beynine sokayım. Louis'yi mi öptün?"
"Dan benim yüzümden intahar etmişse kendimi asla affetmem."
"Ne yapacağız peki?"
"Danny'nin evine gideceğiz."
"Provaya ne olacak?"
"Siktir et!"
"Benim de provam var."
"Siktir et dedim. Benimle geleceksin."

Okuldan çıktık ve Danny'nin oturduğu sokağa gittik. Zayn istemsizce sordu "Hangi ev?"
"Bilmiyorum daha önce hiç evine gitmedim."
"Ne yani teker teker zillere mi basacağız?"

Yanımızdan bir araba geçti ve önümüzdeki evde durdu. Evin içinden siyah giyinmiş bir kadın çıktı. Danny'nin annesi olduğunu tahmin ettim ve koşarak oraya gittim.

Kadının yanına gelince konuştum "Bayan Wood?"
"Evet?"
"Ben Danny'nin erkek arkadaşıyım. Yani öyeydim. Cenazeye mi?"
"Evet." kadın güçlükle devam etti "Sizde gelsenize."
"Olur."

Arabaya bindik ben arkaya kadının yanına oturdum "Danny benim yüzümden intahar etti."
"Ne?"
"Dün ondan ayrıldım."
"Hayır yanılıyorsun. O piç babası yüzünden öldü." kadın ağlamaya başladı ve ağlayarak devam etti "Babasıyla kavga etti. Beni korumak için. Ama babası ona vurdu. Danny de ona karşılık vermeye çalıştı."
Kadın artık sadece ağlıyordu "Sonra odasına gittiğini sandım. Uzun süre aşağı inmeyince onu kontrole çıktım. Banyonun kapısı kilitliydi."
"Ve?"
"Ve kapıyı açmaya çalıştım. Nihayet açınca onu kanlar içinde gördüm. Ambulansı aramak istedim fakat nabzının-" hıçkırıkları arasında nefes almaya çalıştı "-durduğunu gördüm."

Çaresizce elimi kadının omzuna attım "Ben çok üzgünüm. Gerçekten."
"Üzgün olmana gerek yok yani senin bor suçun yok."
"Hayır var, eğer okulda onu üzmeseydim daha dayanıklı olabilirdi. Eğer onunla birlikte olsaydım eve gelmek yerine birlikte takılabilirdik."

Kadın cevap vermeden ağladı. Bir süre sonra araba durdu ve mezarlığa geldik. Mezarlık kapısından girdik ve kalabalığa doğru yürüdük.

Bayan Wood'a döndüm "Babası gelir mi?"
"Öz oğlunun cenazesine gelmek zorunda."

Bizim arkamızdan bir adam daha geldi. Bayan Wood'a sordum "O mu?"
"Evet."

Zayn sertçe omzuma dokundu "Artık gitmemiz gerek."
"Peki tamam."

Ayağa kalktık. Zayn'e döndüm "Ama önce bir şey yapmam gerek."

Danny'nin babasının önünden geçerken durdum ve adamın suratına tüm gücümle yumruk attım.

Adam ne olduğunu anlamadan hızla oradan uzaklaştık.

Zayn hayretle baktı "Bu ne cesaret?"
"Siktir ya her şey boka sardı zaten. Dayak yesem ne olacak?"

____

Okula varınca hızla prova odasına indim. Louis sinirle konuştu "Sen neredesin!? Tüm okulu aradım yüz milyon defa anons ettirdim."
"A şey ben.."
"Sabah serviste olup okula gelince yok olman hiç normal değil!?"
"Ben Danny'nin cenazesindeydin özür dilerim."

Louis durakladı, yüzü biraz yumuşadı "Tamam hemen provaya hazırlan."
"Peki."

Dün olanlar olmamış gibi davranıyordu. Tanrım, ne kadar mükemmel bir insan! Beni kendine hayran bırakma konusunda mükemmeldi.

Gereksiz bir heyecanla mikrofonun başına geçtim. Fakat sonra "eski" erkek arkadaşı intahar etmiş birine göre fazla mutlu olmam beni rahatsız etti.

Şarkı söylerken her zaman olduğu gibi Louis'ye bakıyordum fakat o benimle eskisi gibi göz teması kurmuyordu. Bu içimdeki ağlama isteğini ortaya çıkardı.

Şarkının sonunu güçlükle getirdim.

Şarkıdan sonra Jessica yanıma geldi "Danny yüzünden mi canın sıkkın."
Geçiştirmek adına cevapladım "Evet."
"Üzülme demeyeceğim çünkü haklısın. İnsanın sevdiği birini kaubetmesi çok kötü."
"Aynen."
"Danny müzik departmanının değerli öğrencilerindendi. Onsuz daha fazla çalışmamız gerek."
"Evet gerçekten yetenekliydi. Şu bestelediğiniz müziğin kaydı varsa versene."
"Tamam veririm."

Yukarı çıkınca Zayn kolumdan çekip beni köşeye sürükledi "Şunun detayını anlat."
"Ya işte babasıyla kavga edince-"
"O değil salak. Louis'yi öpme meselesi."
"Ha şey... Danny beni yolladı işte ben de onunla konuşmaya çalıştım. Birden ne olduğunu anlamadan dudaklarına yöneldim."
"Yuh. Çocuğu şoka uğrattın yani."
"Sadece o değil ben de şok oldum."
"Sonra?"
"Sonra beni itti."
"Hmm anladım." duraksadı "Sizin prova bitti değil mi?"
"Galiba."
"Bizim antreman var şimdi Louis de oynayacak ama yedekte bugün antremana katılacak."
Omuz silktim "Tamam."
"Bir saat sonra soyunma odasına gel, orada olurum."
"Tamamdır."

________

Bir saat sonra Zayn'i bulmak adına, spor salonundaki soyunma odasına yöneldim.

Odaya girdiğimde seslendim "Zayn!". O sırada duştan çıkmış, ıslak saçlı ve üzerinde sadece şortu oldan Louis'yi gördüm.

Onu öptüğümden beri ilk defa baş başa kalıyordum. İçimde bir şeylerin parçalandığını hissettim.

Oradan çıkmak adına hızla yürüdüm, sonra bana seslendi "Harry!". Gözlerimi sıkıca yumarak ona döndüm.

Gözlerimi açtığımda karşımda duruyordu "Sana beni öpme hakkını kim verdi ha!"
"Be-ben sadece şey demek istemiştim-"
"Ne!?"
"Seni sevdiğimi."
Duraksadı ve devam etti "Öyle bir şey yapmaya hakkın yok!"
"Biliyorum biliyorum ben özür dilerim."
"Aptal gibi konuşma ve bir daha karşıma çıkma!"
"Louis bak anlamadın, ben sadece-"
Sözümü kaldırdığı yumurğu böldü, bir yumuruğa bir ona baktım. Yüzüme inmek üzereyken gözlerimi kapattım ve kelimeler benim konrtolum olmadan döküldü "Seni gördüğümde dikkatimi çektin tamam mı? Kırgındın, biri seni üzmüştü sende bir şeyler vardı, yardıma ihtiyacın vardı. Sende olan bir şey vardı ona ihtiyacım olduğunu biliyordum. Belki de ihtiyacım olan şey sendin. Sadece sen. Ve kendimi seni mutlu edebileceğime inandırdım. Bunu yapmak istedim ama sana yaklaşamadım çünkü korktum, seni unutmak için başkasıyla beraber oldum ama olmadı, unutamadım. Her yerde beni buluyor gibiydin. Fiziksel olarak değil, hep zihnimdeydin. Ya kalbimdeydin ya aklımda. Farkında bile değildin. En başından beri seni sevdiğimi haykırıyordum sadece bunu dilimle değil gözlerimle yapıyordum."

Gözlerimi açtığımda yumruğu inmişti ve mavi gözleri ıslanmıştı.
Titreyen sesiyle konuştu "Ben sanmıştım ki-"
Cümlesini ben tamamladım "Sen sanmıştın ki seninle oynamak istedim."
"E-evet" sakince geri çekildi "Ben seni hiç öyle düşünmedim yani ne diyeceğimi bilemiyorum."
"Bir şey demek zorunda değilsin."
"Bunu düşüneceğim tamam mı?"
Başımı olumlu anlamda salladım. Odadan çıktım ve koşarak uzaklaştım.

Okulun kenarındaki ağaçlık alana koştum. Gidebileceğim yere kadar gittim. Ve haykırdım. İçimdeki her şeyi bağırdım

****
Hikaye nasıl gidiyor sizce?
Yıldızlamayı unutmayın <3

THE GLANCESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin