Sevgilim,
Sana sevgilim demeye hakkım var mı bilmiyorum, yaptığım bunca şeyden sonra...
Seni üzmeye hakkım yoktu, hiç olmadı. Kendimi sana kaptırmamam gerektiğini biliyordum ama engel olamadım.
Gülüşün benim için zaman ve mekan kavramını yok ediyordu.
Yeşilini ezberlediğim gözlerin ne olursa olsun senden nefretmemi engelliyordu.
Bana bağlanmamanı söyledim çünkü üzülmeni hiçbir zaman istemedim Harry. Ama sen benim yeryüzüne inmiş meleğimdin ve senden nasıl olur da uzak durabilirdim?
Seni her şeyden çok sevdim ve bunun her saniyesinden nefret ettim çünkü seni üzeceğimi başından beri biliyordum, seni bırakmak zorunda kalacağımı biliyordum.
Sana veda etmedim çünkü bu gereksiz olacaktı. Sana neden ayrılmamız gerektiğini söyleseydim bunu çözmeye çalışacaktın.
Ama Harry, her ne kadar kabul etmesi zor olsa da kimse istediği hayatı yaşayamaz.
Her şeyden kesin olarak vazgeçmek için veda etmek yerine piç gibi gitmeyi tercih ettim.
Ve ağladığını biliyordum, döktüğün her gözyaşı kalbime isabet ediyor gibiydi.
Gece olup hava karardığında yıldızlara bakıyorum ve onları bana hediye ettiğin zamanı hatırlıyorum. Her yıldız kaydığında sonsuza kadar seninle olmayı diliyorum.
Her şeyin düzeleceğine inanmak istiyorum.
Ve sonra seni sonsuza kadar kaybettiğimi hatırlatıyorum.
Bir daha benim olmayacağını, seni bıraktığım için benden nefret ettiğini hatırlıyorum.
Kokunu o kadar özledim ki... Bazen derin nefes aldığında kokunu duyar gibi oluyorum.
Seni çok özledim.
Hayatım iğrenç birkaç olaydan ibaretti, sen geldiğinde güzel şeyler kattın bana ve hayatıma. Seni bıraktığımdaysa bahsedecek bir hayatım kalmadı artık.
Ölmek istedim Harry. Ayrıldığımız için değil, seni üzdüğün için ölmek istedim. Suçun yokken kendi hayatımın iğrençliğini sana bulaştırdığım için.
Annem bizi öğrenmişti Harry. Seni ve beni. Bana bu şehirden gitmemi söylemişti. Sinirle çıkıp gittim ve içtim. Sana bir daha yapmayacağımı söylemiştim ama içtim. Bana kızma ama Jordan yanımdaydı, o her ne kadar Lenny'nin adamı olsa da arkadaşımdı. Sürekli küfürler savuruyordum, sarhoştum. Ve Jordan'a senin ne kadar mükemmel olduğundan bahsediyordum. Sonra ne oldu hatırlamıyorum ama Jordan'la kavga etmeye başladık. Ve o bana gitme sebebim olan cümleyi söyledi "Louis, sen sokuk herifin tekisin. Harry'i haketmiyorsun. O çocuk senin için Lenny'nin altına girdi!" inanamadım. İnanmak istemedim. Sen, hayatımı mükemmelleştirmen yetmezmiş gibi benim için o adamlara kendini vermiştin. Bunu kaldıramadım ve gittim. Kendimi öldürmem bundan daha iyi olurdu.
Ben umutsuzluğa gömülmüşken bulmuştun beni ve öyle bir gülümsemiştin ki bana, her şeyin düzelebileceğine inanmıştım.
Ama düzelemezdi Harry, hayat buna izin veremezdi.
Evet piç gibi gittim çünkü seni üzüyor ve sana zarar veriyordum.
Asla yapmayacağın şeyleri benim için yaptın ve bunu bana söylemedin bile.
Sen bir melektin Harry ve ben sadece hiçliktim. Bir melek sadece bir hiçlik için acı çekmemeliydi.
Beni sevdiğini biliyordum.
Seni sevdiğimi biliyordum.
Sadece buna hakkım yoktu.
L.***
-Son-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE GLANCES
Fanfiction"Başından beri seni sevdiğimi haykırıyordum, sadece bunu dilimle değil gözlerimle yapıyordum."