18

587 43 39
                                    

Saatlerdir annemi arabasını almak için ikna etmeye çalışıyordum fakat annem ısrarla reddediyordu.

Louis'ye, onu akşamüstü alacağımı söylemiştim ve hava kararmak üzereydi.

Bıkkınlıkla salona yöneldim "Anne lütfen, neden izin vermiyorsun."
"Çünkü nereye gideceğini bile bilmiyorsun."
"Biliyorum! sadece anlatamıyorum."
"Gemma'ya ehliyeti olmadan araba verdiğimde sabaha kadar karakolda beklemiştik."

Aklıma aşırı mükemmel bir fikir gelmişti: Gemma'nın motorunu alacaktım, yani eski motorunu.

"Anne, Gemma'nın motorunu alacağım."
"O çalışıyor mu?"
"Muhtemelen."

Koşar adım garaja gittim, motorun üstündeki geniş örtüyü aldım ve içimden tanrıya dua ederek cebimdeki anahtarı çıkardım. Motora yerleşip aracı çalıştırdım ve memnuniyetle fısıldadım "Tanrım, yakıtı var!"

Kaskı takıp sürmeye başladım ve tereddüd etmeden Louis'nin evine yöneldim.

Vardığımda Louis evinden yeni çıkıyordu. Motoru durdurdum ve yanıma gelişini izledim.

Elimdeki kaskı ona uzattım "Bunu tak."
"Beni evimden alacağını söylediğinde scooter ile geleceğini sandım."
"Heey! Ne alaka?"
"Sakin ol, sadece bir melekten beklenmedik hareket."

Kıkırdadığını duyduğumda gülümsememe engel olamadım.

Güneş iyice kendini gizlerken Louis elini belime dolamış başını sırtıma yaslamıştı.

Sesimi duyması adına bağırarak konuştum "Nasıl, sence?"
"Güzel ama önüne bak!"

Karşımıza çıkan kedi yüzünden ani fren yapmak zorunda kaldım. Bunun etkisiyle Louis bana daha çok yapıştı ve aletini tam anlamıyla kalçamdan hissettim. Kimse görmese de kızardığımı biliyordum.

Havanın tamamen kararmasıyla yıldızlar kendini göstermeye başlamıştı. Amacımsa şehirden iyice uzaklaşmaktı.

Ormanlık bir alana gelince motoru durdurdum ve araçtan indim. Louis de beni takip etti "Nereye geldik?"

Elimi onun beline koyup kendime çektim, o da kollarını bana sarmışken bakışlarımı gökyüzüne çevirdim "Gökyüzünü kapattım, yıldızlar bu gece sadece senin için parlayacak."
"Nasıl yaptın onu?"
"Gözlerin ayaklarımı yerden kesince oraya da uğradım." gülümsedim.
"Ama yazık, şu an en güzel yıldızı göremiyorsun?"
Kafamı gökyüzüne çevirdim "Hani nerede?"
Elimden tuttu "Şu an tam karşımda."

Elimi yanağına koydum ve ay ışığıyla muazzam bir hal alan gözlerine baktım. O masum gülüşünü bana gösterdiği zaman cennet sanki ayaklarımın altına geldi.

Kollarını belime sardığında onu kendime yaklaştırdım ve dudaklarını yavaş, yumuşak bir şekilde öptüm.

Ondan ayrılmama izin vermedi ve beni daha güçlü bir şekilde öptü.

Dudaklarımız ayrıldığında fısıldadım "Bu geceki göktaşı yağmurunu izlemeye ne dersin?"
"Her yıldız kaydığında sonsuza kadar seninle olmayı dileyeceğim."

Ona sarıldım ve başımı boynuna yerleştirip kokusunu içime çektim "Sadece kokun için her şeyi yapabilirim."

Bir süre sonra çimlere uzanmış gökyüzünü izliyorduk. Gökyüzü o kadar temiz ve güzeldi ki... Her yıldız kaydığında Louis'nin elini daha sıkı tutuyordum.

Telefonumu aldım ve NASA'nın canlı yayınına tıkladığımda sunucunun sesi duyuldu "Tahmini son yıldız kayması da iki dakika sonra gerçekleşecek."

THE GLANCESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin