Pazar günüm cumartesiye göre çok boş geçtiyordu. Annemle, Louis hakkında konuştum. Ve dün olanları tekrar tekrar aklımda geri sarıp izledim.
Annem, David'le buluşmak için evden çıkmıştı.
Şimdiyse televizyonun karşısında oturmuş bir şeyler yiyordum.
Telefonuma gelen mesajla doğruldum. Niall'dan geliyordu "16. doğum günüme davetlisiniz. Pazar günü akşam saat 10'da benim evimde (eğer evimi bilmiyorsanız aramayın çünkü bu yeterince yakın olmadığımız anlamına geliyor)"
Gülüp omuz silktim. Telefonumdan Louis'yi stalklamaya karar vedim.
"Louist91"
Hesabını kurcaladım.Şarkı söylediği bir videosunu açtım. Piyano da çalıyordu. Ve o mükemmel. Sesi, parmaklarının piyanoda ahenkle dans edişi...
Bir fotoğrafta Eleanor'u ve onu gördüm. Fotoğraf geçen yazdandı ve altında 'kurtarıcım' yazıyordu. Bunu anlamlandıramayınca kaşlarımı çatıp telefonu kapattım.
Odama çıkıp uyumaya karar verdim.
____________
Bir kaç saat sonra açılan kapı sesiyle uyandım.
Aşağı indim. Gelen annemdi.
Ona sarılmak için kollarımı açtım "Hoşgeldin." ama sonra ağladığını gördüm.
Onu koluğa oturtup su getirdim "Anne iyi misin? Ne oldu, David bir şey mi yaptı!?"
"Hayır Harold sakin ol." gülümseye çalıştı "Sadece oğlumdan iğrenen biriyle birlikte olmak istemiyorum."
Anlamamazlıkla suratımı buruşturdum "Peki bu ne demek?"
"David homofobikmiş, onunla muhabbet ediyorduk ve yan masada öpüşen eşcinsel bir çift vardı onlara baktı ve 'sapkınlar!' diye mırıldandı, sonra ben de ona seni anlatıp onunla birlikte olmak istemediğimi söyledim."
Anneme sarıldım "İyi olduğuna emin misin?"
"Evet iyiyim."
Kollarımı ona daha sıkı sardım "Sen dünyanın en iyi annesisin!"
Annem saçlarımı karıştırdı "Hadi git yat geç oldu."
Yapmacık bir şekilde gülümsedim "A şey ben daha yeni uyandım."Annem ayağa kalktı "Peki o zaman ben yatıyorum. Sen de çok geç kalma."
Annem gidince ben de yukarı çıkıp odama yöneldim. Yatağımın üstüne oturdum ve camdan vuran ay ışığına baktım ve aklıma gelen düşünce oydu: Louis.
Telefonumun bildirim sesiyle irkildim. Alıp ekran kilidini açtım ve gelen mesaja göz gezdirdim. Mesaj Danny'dendi.
DennisWood: Merhaba Harry
DennisWood: Uyanık mısın?
Harrystyles: Evet Danny
Harrystyles: Bi sorun mu var?
DennisWood: Hayır, sadece bi şey soracaktım, yani söyleyeceğim.
Harrystyles: Evet?
DennisWood: Bunu nasıl anlatmam gerek bilmiyorum ama seni ilk gördüğümde kalp atışlarımın kontrolünü ele aldın. Gözlerindeki ışık her anımı seninle geçirme isteği uyandırıyor. Özellikle gülüşünü bir kez olsun görebilmek için kilometrelerce yol yürüyebilirim.
DennisWood: Senden çok hoşlanıyorum. Benimle çıkar mısın?
Bunu beklemiyordum. Kelimenin tam anlamıyla afallamıştım. Parmaklarımı klavyede gezdirmeye başladım.
DennisWood: Orda mısın?
Harrystyles: Evet, ben sadece daha önce böyle bir şey olabileceğini düşünmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE GLANCES
Fiksi Penggemar"Başından beri seni sevdiğimi haykırıyordum, sadece bunu dilimle değil gözlerimle yapıyordum."