19.BÖLÜM [SEZON FİNALİ]

398 25 0
                                    

EYLEMDEN::
Hemen montumu çıkarıp kolunu yırtmaya çalıştım. Yırtabildiğim yeri yaranın üstüne bastırdım. Göz yaşlarım Fethi'nin kanına karışıyordu resmen.
Eylem: N'olur dayan, lütfen. Biraz daha dayan hadi!
-Çok zaman geçmeden benzinlikteki çalışanlar yanıma geldi.
V: N'olmuş burda?
Eylem: Lütfen ambulans falan çağırın. Acil.
V: T-tamam.
-Adamlar biraz fazla sakindi. Bense per perişan.
Eylem: Şurda bir taksici vard....
-Adam yerinde yoktu. O taksicinin bi tuzak olduğunu anlamalıydık ama... Ben üzüntüden bunu düşünemiyordum bile. Bir süre sonra adamlardan biri geri geldi.
V: Telefon çekmiyor.
Y: İmkansız. Burda böyle bişey olmazdı.
-Bunu duyunca cebimden şahsi telefonumu çıkardım. Çekmiyordu.
Eylem: Retelleyici.
V: Ne?
Eylem: Retelleyici işte. Sinyal kesici.
V: Sen bunu nerden bil....
Eylem: Bakın bu adam asker. Ben de.
Eğer bişey yapmazsak ölücek.
T: Tamam hanfendi. Sakin olun.
Eylem: Üzgünüm ama sakin olamam.
---------------------------
BU SIRADA SÖZDE TAKSİCİ-
F: N'oldu? Öldürebildin mi?
ST: Ben değil diğer adam yaptı. Benzinlikte durmak isteyince bişey yapamadım patron.
F: En azından yaralı olduğunu bilmek güzel. Sen işine bak.
ST: Tamam patron.
-------------------------------
EYLEMDEN::
Bu böyle olmayacaktı. Fethi'nin bu kadar zaman dayanması bile mucizeydi. Bir an önce işe koyulmalıydım.
Eylem: Siz burda kalıp bu adama göz kulak olun. Yarasını mümkün olduğu kadar bastırıp kan kaybetmemesini sağlayın.
V: Sen n'apıcaksın abla?
Eylem: Boşver.
-Gözümdeki yaşları sildim. Elime silahımı alıp etrafı aramaya başladım. Belki retelleyiciyi bulup yardım çağırabilirdim. Uzun bi süre etrafı aradım ama hiçbir şey bulamadım. Bir süre sonra adamların seslerini duydum. Hemen yanlarına koştum.
Eylem: N'oldu?
V: Telefon....Telefon çekiyor.
Eylem: E ne duruyosun yardım çağır hemen.
V: Ben o kadar salak mıyım sence?
Eylem: N-nee?
-Karşımdaki 3 adam aniden bellerinden çıkardıkları silahları bana doğrulttular. Bir tuzaklar zinciriyle karşı karşıyaydık.
Y: Silahını indir yoksa gebertiriz herifi?
Eylem: Ne istiyosunuz benden?
T: İkinizin de ölüsünü Karabayır kapısında millete sergilemek.
-Bir süre ne yapacağımı düşündüm. Ama.... Aynı anda üçünü etkisiz hale getiremezdim. Ortadaki adamın bir anda vurulduğunu fark ettim. Zaman kaybetmeden diğer ikisinide vurdum.
Ama o adama kim ateş etti çözemedim. Sonra bi inleme duydum. Bu Fethiydi. Yavaşça belinden silahını çıkarıp adama sıkmış. Hemen yanına gidip çöktüm.
Fethi: E-eylem.
Eylem: Tamam. Kendini yorma. Destek çağırıcam.
-Telefonumu çıkarıp taburu aradım.
----------------------------
BU SIRADA TABURDA-
Keşanlı: Ulan göz göre göre gitti adam.
Hafız: Allah'ın takdiri.
Karabatak: Öyle... Öyle de. İşte...
Çaylak: Abi. Kızmayın da ben size bişey söyleyecem.
Yavuz: Söyle Çaylak!
Çaylak: Hani Fethi abi dün gitti ya... Gittiğinden beri benim içimde bir sıkıntı var ya.
Hafız: Allah korusun!
-ALLAH KORUSUN-
----------------------------
-YAKLAŞIK YARIM SAAT OLDU-
Kemal: Komutanım!
Yavuz: N'oldu Kemal!
Kemal: Erdem Yarbayım iletmemi istedi.
Yavuz: Söyle oğlum hadi.
Kemal: Fethi komutanım.... Karabayır hastanesine doğru ilerliyorlar.
Keşanlı: Niye lan? Bak kötü bir şey olduda söylemiyosan gebertirim seni!
Kemal: Ağır yaralıymış komutanım.
Yavuz: Hemen geliyoruz.
Hadi beyler gidiyoruz.
-------------------------------
EYLEMDEN::
Ameliyathane kapısında bekliyordum. Dalmışım. Bir süre sonra Güler ablanın sesini duydum.
Güler: Eylem!
Eylem: Güler abla. Fethi.... (Gözleri dolarak)
Güler: Tamam canım. Öğrendik. Hiç merak etme. İyi olucak Fethi.
Eylem: Güler abla....
Güler: Tamam gel buraya.
-Güler ablaya sarılmak o an için iyi gelmişti. Oturup beklemeye devam ettik. Baharda Fethi'nin durumunu öğrenmeye gitti. Kısa süre sonra Tim de geldi. Oturuyorduk. Keşanlı gelip yanıma çöktü.
Keşanlı: Bak sakın ağlama yenge. Kardeşim orda ölmezse seni böyle görünce ölür.
Karabatak: Hay senin dilini eşek arısı sok....
Keşanlı: Neyse. Gel yenge biz senle dışarı çıkıp bi nefes alalım.
Eylem: Ben burda beklemek istiyorum ama.
Keşanlı: Kardeşimi şu kadar seviyosan benimle gelirsin.
Eylem: Söyleyecek başka bişey bulamadın demi?
Keşanlı: (Minik bir tebessüm)
Eylem: İyi tamam çıkalım.
-Beraber dışarı çıktık.
Eylem: Bu bahçede o kadar çok yaşanmışlık var ki mücahit. Çok fazla(tekrar gözleri dolmaya başlar)
Keşanlı: Yenge!!! Yapma şöyle ya. Bak kardeşim ordan sağ salim çıkıcak görürsün.
Eylem: İnşallah.
Keşanlı: İnşallahı maşallahı yok. Benim kardeşim sevdiğini öyle bırakmaz. Bizi de bırakmaz.
Bahar: Eylem! Mücahit!
-Sesi duyup baktık.
Bahar: Hadi gelin.
-Bahar'ın öyle demesiyle hemen içeri girdik.
Keşanlı: Hayırdır inşallah.
Eylem: N'oldu Bahar?
Bahar: Kurşunu çıkarmışlar ama....
Eylem: Ama.... Ne?
Bahar: Doktor çıkınca öğrenirsin.
-Kısa süre sonra doktor ameliyathaneden çıktı. Hemen yanına koştum.
Eylem: D-doktor. Fethi nasıl? Daha iyi mi?
Doktor: Malesef.
Eylem: Malesef..... Ne demek malesef?
Doktor: Çok uğraştık ama... Kanamayı durduramadık. Hastayı kaybettik. Gerçekten çok üzgünüm.
Eylem: Ha. Haha. Gerçekten çok komik. Güzel şaka yapmışsınız ama yemedim.
Doktor: Üzgünüm. Çok üzgünüm.
-Üzüntüden kafayı yemiştim. Arkamı döndüğümde herkes bir köşede mahvolmuş durumdaydı. Yavuz'un bile gözündeki damla damla yaşlar fark ediliyordu. Birden yere çöküp çığlık atmaya başladım. Kimse beni sakinleştiremiyordu. En son bayılmışım. Hatırladığım başka bişey yok.
----------------------------
İKİ GÜN SONRA-
EYLEMDEN::
Fethi dün toprağa verildi. Yaşadığım acı tarifsizdi. Hani bi olay anımsarsınız da gerçek mi yoksa rüya mı çözemezsiniz ya... İşte ben bunu yaşıyordum. Dün cenazede aileside vardı. Annesi bana düşmanmışım gibi bakmıştı. Babasıda öyle olur sandım ama... Tersine. Babası yanıma gelip bana sarıldı. Birlikte teselli olmaya çalıştık. Fethi'nin kime çektiğini anlamıştım o an. Birde abisi vardı. Donuk bakıyordu. Etkilendiğini gözlerinden anlamıştım ama... Ya ben. İçimdeki acıyı zar zor açıklayabilen ben. Hayatımı nasıl devam edebilirdim ki. Nefesimi toprağa veren ben, nefessiz nasıl yaşayabilirdim ki.
Bu sabah otel odama dönmüştüm. Biraz sakinleşmek için. Erdem Yarbay başıma keşanlıyı bırakmıştı. Saatte bir beni kontrole geliyordu. Ve yine gelmişti. Kapıyı aralayıp konuşmaya başladım.
Keşanlı: Daha iyi misin yenge?
Eylem: İyiyim iyi.
Keşanlı: Bi isteğin var mı? Sen artık bize emanetsin. Varsa bi isteğim hiç çekinme söyle.
Eylem: Aslında var. Başıma bir ağrı çöktü. Bana ağrı kesici gibi bişey alırsan sevinirim.
Keşanlı: Tamam. Ben hemen alıp geliyorum.
Eylem: Tamam. Saol.
-Keşanlıyı uzun süreliğine göndermiştim. Lavaboya gittim. Asılı aynayı alıp kırdım. Aradan bir parçayı alıp bileğime dayadım.
Eylem: Buraya kadarmış demekki.
-Kalbim bu acıya sadece 1 gün dayanabilmişti. Bu kadarı bile fazlaydı zaten. Hani aşıklar derler ya "BİZİ ÖLÜM BİLE AYIRAMAZ" diye. Ben biraz sonra bunu kendi hayatıma uyarlamak üzereydim.
...

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin