28.BÖLÜM

307 19 0
                                    

FETHİDEN::
Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Yüzüme kuvvetli bi ışık çarptı. Sabah olmuş olmalıydıki güneş ışığı gibi hissettim. Yakıyordu. Ellerim bağlıydı. Kaldığım odadaki tek minderin üstündeydim. Ben şaşkın etrafa bakarken içeri 4 adam girdi.
X: Ooo. Uyuyan güzel uyanmış. Günaydın!!
Fethi: Eylem nerde??
Y: Ne ayıp. İnsan önce bi hal hatır sorar.
Fethi: Eylem nerdeee?
X: Çok istiyorsan söyliyim evinde! Bizim işimiz seninle... Faysal boşverin o sü*tüğü dedi..
Fethi: N'apıcaksınız bana? Bilgimi alıcaksınız??
Y: Komik mi?
Fethi: Komik!
X: Birazdan seni oyun odamıza götürücez... Oyuncakları seversin diye düşünüyorum.
Fethi: Sevmem mi?!
-Adamlar tek tek dışarı çıkıyordu. Bi tanesi dönüp bana "beni bekle" dercesine işaret yaptı. Bakalım başımıza ne gelicek.
-------------------------
Keşanlı: Allah Allah. Aga bu uyanmıyor.
Karabatak: Bahar'ı mı arasaydık...
Çaylak: Yavuz komutanıma haber verelim bence..
Eylem: ıhhh.
Keşanlı: Tamam tamam. Uyandı...
Karabatak: Eylem... Eylem iyi misin?
Eylem: Fethi... O ellerinde...
Keşanlı: Kimin elinde yenge?
Eylem: B-bilmiyorum. Faysal'ın adamları galiba. Biz hastanedeyken...
Çaylak: Tamam yenge kendini yorma.
Abi, en iyisi biz tabura götürelim... Erdem Yarbayada haber veririz.
Karabatak: Tamam. Ben arıyorum...
-------------------------
Erdem: Demek Fethi ellerinde.
Karabatak: Evet komutanım. Aralarından biri karabayır hastanesindeymiş. Sözde onun için gelip Fethi'yi götürmüşler.
Yavuz: Adamı konuşturabiliriz. Belki bize Faysal hakkındada bilgi verir.
Erdem: Tamamdır. Ateş sen Eylem'le hastaneye git. Adamı konuşturmaya çalışın...
Karabatak: Eylemle gitmem sağlıklı olurmu bilmiyorum. Ya öfke patlaması yaşarsa...
Erdem: Öfkesi işimize yarayabilir ama sen yinede dikat et.
Ateş: Emredersiniz.
-----
Eylem: Eee sonuç.
Ateş: Senle hastaneye gidip adam konuşturcaz dayıoğlu.
Eylem: Tamam.
--------------------------
FETHİDEN:
Adamlar gelip beni başka bi odaya götürüp sandalyeye oturttular. Bu sefer elimi ve ayaklarımı daha sıkı bağladılar. Ama şimdi kimsecikler yoktu yanımda. Bi süre sonra şüphelendiğim adam yanıma geldi.
Kameranın oraya gidip kabloyu çekti.
Faruk: Astsubay Fethi Kulaksız. Değil mi?
Fethi: Bilmem.
Faruk: İnkar etmene gerek yok. Senin hakkında herşeyi biliyorum.
Fethi: Anlat bakalım ben kimim. Hadi ikna et beni. Hadi.... Hadi...
Faruk: Annen Seliha Kulaksız şimdi karabayırda... Faysal sana düşmanlık besledi diye kendini 2.5 yıl ölü gösterdin. Eylem Mercier....... Sevgilindi demi?? Ah şu Fransızlar. O kadar güzeller ki. Sende haklısın.
Fethi: Tamam ikna oldum.
Faruk: Birazdan o adamlar gelip sana türlü işkenceler yapıcak. Sırf eğlence olsun diye. Sonrada öldürüp seni bi çöp tenekesine atarlar. Görüşmemi istediğin... Bi yer ya da kişi varsa söyle. Arayıp seni kurtarmalarını söylerim.
Fethi: V-var.
Faruk: Ya sevgilini ya da taburunu arayacaksın muhtemelen. İşkencelere dayanmaya çalış. İşleri bitince seni ölmeden önce dinlen diye odaya koyucaklar. Sana telefon getiririm.
Fethi: Bekle... Bu kadar şey bildiğine göre M. İ. T ten falansın. İstihbarat... Teşekkürler...Yani yardım ettiğin için.
Faruk: Türk olmak bunu gerektirir.
Fethi: Son bir şey daha... Faysal kim???
Faruk: İnan bana yüzünü görseydim çoktan burdan gitmiştim. Ses var ama görüntü yok..
Fethi: ....
-Kamerayı tekrar ayarlayıp gitti. Sonra diğer adamlar geldi. Eğlence başlasın....
----------------------------
EYLEMDEN::
Bahar: Adam burda yatıyor. Karnında bi yarası var. Dikişli.
Ateş: Tamam. Saol Bahar.
Eylem: İşimiz çabuk biter. Merak etme.
Bahar: Tamam.
-İçeri girip yaralı teröristin yanına yaklaştık.
V: Bende ne zaman gelicekler diye merak etmiştim.
Ateş: Bu arkadaş çok komikmiş Eylem. Hiç sıkılmıycaz desene.
Eylem: Aynen. Bana bak sadece bir kez sorucam. Faysal kim... Ve nerde buluruz...
V: Hahahahahah. Bulamazsınız.
-Adamın yanına daha çok yaklaşıcakken Ateş beni tuttu.
Ateş: Bak bu arkadaş çok sinirli. O yüzden söyle...
V: Bulamazsınız dedim...
-Ateşi itip adama yaklaştım. Tek elimi yarasına doğru bastırıp bağırarak tekrar sordum.
Eylem: Söyle!!!! Seni burda gebertirim kimsede bişey yapamaz. Şimdi konuş yoksa çok kötü olur.
V: Yemin ederim şimdiki yerini bilmiyorum. Sürekli yer değiştiriyor. Yüzünü bile gören yok.
Eylem: Hiç mi gören yok?
V: Var. Bi kadın var... Sarışın... Sürekli yanına gider. Sevgilisi gibi bişey.
Eylem: Adını biliyor musun?
V: Seher di galiba.... Ya da Selma... Hatırlamıyorum. Ama S ile başladığına eminim.
-Bi anlık şüpheyle...
Eylem: Seliha... Seliha olabilir mi??
Gördün mü bu kadını?
V: Evet. Evet Seliha. Bi kere denk geldim. Sarışın hafif yaşlı bi kadın. Seliha...
-Cebimden telefonumu çıkarıp fotoğrafını adama gösterdim.
Eylem: Bu mu?
V: Evet. Evet bu. Eminim!!
-İstediğim bilgiyi alınca adamın yarasından elimi çektim.
Ateş: Yoksa bu Seliha...
Eylem: Aynen. Alıcağımı aldım. Artık Fethi'nin yerini öğrenebiliriz. Hadi Ateş. Ziyaret etmemiz gereken biri var.
-----------------------
FETHİDEN::
Adamlar işkenceye çoktan başlamıştı.
Fethi: Bak bu tırnak çekme olayı çok demode oldu. Sen benim baş parmağınkini götürdün ama hiç etkilenmedim. Daha orjinal fikirlerle gel birader.
X: Orjinal... Al sana orjinal. Çekici getirin!!
-Çekici getirip adama verdiler. Yanıma yaklaşıp nereye vursam diye düşünüyordu.
X: Şuraya mı vursam... Yoksa burası daha mı iyi olur?? Hımm. Bence şurası daha güzel!!!
-Bunu söylemesiyle dizime ağır bir darbe yemiştim bile. Bağırmamak için tuttum kendimi.
X: Aaa. At acını içinden... Tutma yakışıklı. Şişersin sonra...
Fethi: Ne çirkin şeysin sen öyle!!
-Bunu söylememle adam iyice sinirlenmişti. Yüzünden belli. Komut vermesiyle üzerime çullandılar. Suratımdaki kanlar iyice kendini hissettiriyordu.
X: Ooo. Burda bi şiş var. N'apsak eline mi saplasak...
-Bunu söylemesiyle elimi delik deşik etmişti. İşkenceden değilde... Bunlar elinde ölüp reklam olmaktan korkuyordum.
Faruk: Kan kaybından ölürse eğlenceli olmaz... Acılı bi ölümü olsun... Yavaş yavaş gebermesin.
X: Tamam o zaman. Şunun yaralarını sarın. Uyanınca icabına bakarız.
-------------------------
EYLEMDEN::
Seliha hanımın kaldığı odaya yaklaştım. Kapıyı çalıp açmasını bekledim. Ateş kapıda bekleyecekti. O kadınla yüz yüze konuşmam gerekti. Kısa süre sonra tekrar çaldım. Aniden kapı açıldı.
Seliha: Eylem... Merhaba.
Eylem: Merhaba Seliha hanım. Müsait misiniz acaba? Sizinle bişey konuşmak için gelmiştim.
Seliha: Gel gel. Müsaitim.
-İçeri girip kenardaki tek koltuğa oturdum. Seliha hanım yatağın üzerine oturdu. Karabayır otelleri küçük nede olsa.
Seliha: Dalgınlıktan soramadım. Kahve ya da çay ister misin?
Eylem: Aslında hiç gerek yok. Teşekkürler.
Seliha: Yok. Olmaz öyle. Ben sana bi kahve yapıyım. Hem burda manzara çok güzel.
-Seliha hanım köşedeki kahve makinesinin yanına giderken bende ayağa kalkıp pencereden dışarıya bakıyordum.
Eylem: Evet. Gerçekten çok güzel.
-O an arkamda ensemde bi soğukluk hissettim. Ve bir tetik sesi... O an şüphelendiğim şeylerde haklı olduğumu düşünmeye başladım. Derin bir nefes alıp arkamı döndüm.
Eylem: Ne maharetli elleriniz varmış Seliha hanım.
Seliha: Gelinimden geri kalmak istemedim.
...

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin