Bölüm 4

156 4 0
                                    


Batur Astsubay hastaneye yetiştirildi. Hemen ameliyata alındı. Bozkurt timi için geçmek bilmeyen dakikalar başlamıştı. Batur Astsubay içerde onlar da ameliyathanenin önünde mücadele ediyorlardı. Hepsi başını önüne eğmiş , tek kelime etmeden bekliyorlardı. Nişanlıydı Batur Astsubay. Yaza da düğünü olacaktı. Murat Yüzbaşı'nın sözü vardı Batur'a. Harmandalı oynayacaklardı karşılıklı. Şimdi ise ameliyathanede canıyla cebelleşiyordu. Barbaros Çavuş sonunda dayanamadı . Bağırarak duvara yumruk attı. Çağrı yüzbaşı Barbaros Çavuş'un yanına geldi , elini omzuna koydu :

Sakin ol Barbaros. Batur neleri atlattı. Bunu da atlatacak. Bizim kardeşimiz oradan sağ salim çıkacak. Ve biz bunu ona yapanlardan hesabını soracağız. Dökülen her damla kanın , kopan bacağın hesabını soracağız.

Barbaros Çavuş başını salladı ve biraz sakinleşti. O sırada ameliyathanenin kapısı açıldı . İçeriden ameliyatı yapan doktor çıktı. Bozkurt timi doktorun etrafına toplandı.

Çağrı Yüzbaşı söze girdi :

Doktor Bey ne oldu ? İyileşecek mi kardeşimiz ?

Size iyi haberler vermek isterdim . Ama durum hiç iç açıcı değil. Kanamayı durdurduk. Ama kopan bacağa virüs bulaşmış. Bu virüs diğer bacağa da geçmiş. Onu da diz kapağından itibaren kesmek zorunda kaldık. Kesmeseydik virüs tüm vücuda yayılacaktı . Bu ölümcül olurdu.

Bozkurt timi yıkıldı. Gözyaşlarını tutamıyorlardı artık.

Çağrı Yüzbaşı:

Peki onu ne zaman görebiliriz ?

Uyanmasını bekliyoruz. Uyandığında normal odaya alacağız. O zaman görebilirsiniz. Bozkurt timi için 2. bir bekleyiş zamanı başlamıştı. Hastanede beklemeye devam ettiler. Batur Astsubay uyanmadan gitmeye niyetleri yoktu. Ama hem bozkurt timi hem de Batur Astsubay için zor olan şimdi değil şimdiden sonrasıydı. Nasıl söyleyeceklerdi ona bir daha yürüyemeyeceğini ? Çok sevdiği mesleğini yapamayacağını. Onlar bu düşünceler içindeyken Murat Yüzbaşı'nın telefonu çaldı. Arayan Veysel Albay'dı. Murat Yüzbaşı telefonu açtı :

Komutanım.

Yüzbaşım Astsubayımızın durumu nasıl ?

Hayati tehlikeyi atlattı komutanım. Ama virüsten dolayı diğer bacağını da diz kapağından itibaren kesmişler.

Ne ! Çok üzüldüm . Nasıl açıklayacağız bunu ona ?

Bilmiyorum komutanım. Ama bildiğim tek bir şey var. Batur'a bunu yapanların burnundan fitil fitil getireceğim. Batur Astsuby'ın kanını kusturacağım onlara.

Hiç şüphen olmasın yüzbaşım . Hiç şüphen olmasın. Çok zor biliyorum ama senden tek isteğim yıkılma evlat. Timinin başında dimdik ayakta dur . Sen de dağılırsan toparlanamazlar.

Emredersiniz komutanım.

Telefonu kapattı Veysel Albay. Birden doktorlar , hemşireler birbiri ardınca yoğun bakıma girmeye başladı.

Murat Yüzbaşı hemşireyi durdurup :

Ne oluyor ? Bir şey söyleyin bize .

Hemşire:

Doktor Bey sizi bilgilendirecek , deyip alel acele yoğun bakıma doğru gitti.

Bozkurt timinin yürekleri ağızlarındaydı. Gelecek bir kötü haber daha hepsine çok ağır gelirdi.Aradan biraz zaman geçti. Biraz önceki doktor yine kapıda göründü. Doktorun ağzından çıkacak kelimelere bakıyorlardı. Doktor bozkurt timin yanına doğru geldi :

Gözünüz aydın. Askerimiz gözünü açtı. Şimdi normal odaya alıyoruz. Çok uzatmamak kaydıyla görebilirsiniz.

Tufan Başçavuş :

İşte bu be işte bu. Aslan kardeşim benim.

Sevinçten timdeki herkes birbirine sarılıyordu. Gülüyorlardı. Onlar sevinçlerini yaşarken hemşireler sedyeyle Batur Astsubay'ı odasına taşıyorlardı. Bozkurt timi sedyenin birer ucundan tuttu. Asansöre binip 3. kata hasta odalarının olduğu kata çıktılar. Sağ taraftan ilk oda boştu sedyeyi oraya ittiler.

Odaya girdiklerinde Çağrı Yüzbaşı :

Kardeşim nasılsın ?

Batur Astsubay :

İyiyim komutanım. Ama nasıl kuvvetli bir narkoz verdilerse bacaklarımı hissetmiyorum. Narkozun etkisi geçince normale döner heralde.

Çağrı Yüzbaşı'nın boğazı düğümlendi , konuşamadı. Söyleyeceği hiçbir söz Batur Astsubay'ı teselli etmeyecekti. Hayatının en zor konuşmasını yapacaktı. Bir şekilde söze girmek zorundaydı :

Kardeşim sana bir şey söylemem gerek.

Batur Astsubay gülümseyerek :

Söyleyin komutanım.

Sana narkozu fazla vermediler . Bacaklarını hissetmemen narkozdan değil.

Batur Astsubay'ın yüzündeki gülümseme kayboldu :

Değil mi ? Neyden peki komutanım ?

Çağrı Yüzbaşı yutkundu. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı:

Senin bacakların Batur , vatana feda oldu. O hain saldırıda bacaklarını kaybettin Batur.

Batur'un da gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Eliyle bacaklarını yokladı. İkisi de yarımdı.

Komutanım hayır hayır.

Çağrı Yüzbaşı Batur Astsubay'a sarıldı. Gözyaşları sel olmuştu. Batur Astsubay sakinleşemedi. Aksine sinir krizine girdi . Tufan Başçavuş koridora çıkıp :

Hemşiree doktoor ! Doktor yok mu burada , diye bağırdı.

Doktorlar , hemşireler hemen koşup geldiler. Hemşire odaya girince :

Lütfen dışarı çıkın , dedi.

Bozkurt timi apar topar dışarı çıktı. Murat Yüzbaşı'nın telefonu çaldı. Arayan yine Veysel Albay'dı. Batur Astsubay'ın durumunu merak etmiş olacaktı.

Komutanım Batur uyandı. Ama durumu hiç iyi değil komutanım. Bacaklarının durumunu öğrendi. Sinir krizine girdi. Doktorlar müdahele ediyor şimdi.

Ne denir ki bu durumda ? Ne söylesem anlamsız kalır. Ama şimdi sıra bizde yüzbaşım. Can alma , can yakma sırası bizde. Bozkurtu da al hemen atacağım adrese gelin O karargahı kullanacağız bundan sonra. Malum olaydan sonra eski karargahın kullanacak hali kalmadı.

Emredersiniz komutanım. Hemen geliyoruz.

Bozkurt gidiyoruz.

Bozkurt timi nereye demeye kalmadan Murat Yüzbaşı çoktan kapıya doğru hızlı adımlarla gitmeye başlamıştı. Bozkurt timi de Murat Yüzbaşı'nın peşinden gidiyordu.

Bozkurtlar ava çıkmıştı artık. Avlanmadan da dönmeyeceklerdi.


FEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin