Murat Yüzbaşı jiyan'ın Esma'yı kaçırdığını düşünmüştü. Ta ki koltuğun dibinde hareketsiz yatan Esma'yı görene kadar. Ayağa kalkamadı. Dizlerinin üstüde sürünerek yanına gitti. Başını dizlerine aldı. Saçlarını okşadı.
Esma'm uyan ne olur uyan. Aç gözlerini. Hani hiç bırakmayacaktın beni ?
Sağ göğsünden yaralanmış , çok kan kaybetmişti. Kucağına aldı Esma'yı. Arabanın arka koltuğuna yatırdı. Son sürat hastaneye gidiyordu. Gözyaşları sel gibiydi. Hiç bu kadar ağladığını hatırlamıyordu.
Sık sık Esma'ya bakıp :
Dayan Esma'm dayan. Verdiğin sözü tut Esma. Beni bırakma. Nefesimsin sen benim. Beni nefessiz bırakma Esma'm.
Hastaneye gelmişlerdi. Arabadan inip Esma'yı kucağına aldı. Hastaneye girdi.
Doktooor hemşireee, diye bağırdı.
Hemşireler hemen sedyeyle geldiler. Murat Yüzbaşı sedyeye yatırdı Esma'yı. Hemşireler sedyeyi itiyordu. Murat Yüzbaşı da Esma'nın elini bır an olaun bırakmıyordu. Yoğun bakımın kapısına geldiler. Hemşireler Murat Yüzbaşı'nın girmesine izin vermediler. Beklemesini söylediler. Beklemek. Söylenmesi kolay yapması en zor eylem. Sevdiği kadın içerde canıyla pençeleşirken o nasıl bekleyebilirdi hiçbir şey yapmadan ? Canını da o soğuk sedyeye koymuştu. Kim bilir ne kadar canı yanıyor ve yanacaktı. O bakmaya bile kıyamazken onlar nasıl kıymıştı Esma'ya. Gözyaşları hiç durmamıştı. Bildiği bütün duaları okuyordu.
Allah'ım ne olur alma Esma'mı benden. Ne olur bağışla bana Esma'mı.
O böyle dua ederken telefonu çaldı. Annesiydi arayan. Nasıl açacaktı ? Ne diyebilecekti ? Svdiğine bile sahip çıkamadığını mı ? Eli telefona zar zor gitti. Güçlükle açabildi :
Oğlum ne oldu gelmediniz ? Yemekler soğudu bak.
Murat Yüzbaşı kesik kesik :
Anne çok kötü anne. Esma' yı vurmuşlar.
Nee! Vurmuşlar mı ?
Sultan Hanım telefonu düşürdü elinden. Koltuğa yığıldı. Esesi duyan Şafak hemen yanına koştu.
Anne ne oldu ? Ne dedi abim ?
Vu vurulmuş.
Vurulmuş mu ? Nasıl vurulmuş ? Anne abim şehit mi ?
Şafak annesinin elinden aldı telefonu. Alo diyebildi sadece.
Ağlamayla karışık bir ses duydu
Alo abi dedi tekrar.
Şafak Esma' vurmuşlar. Koruyamadım onu Hiç yalnız bırakmayacaktım. Benhim yüzümden.
Abi sakin ol Hangi hastanedesiniz ?
Zar zor tarif etti hastaneyi. Telefonu kapattı. Yanındaki koltuğa fırlattı.
Zaman ne kadar da yavaş ilerliyordu. Dakikalar , saatler geçmek bilmiyordu. 3 saat olmuştu ameliyata gireli . Sanki bir asır gibi geçen 3 saat. Niye bu kadar uzun sürmüştü şu ameliyat ? Sevdiğiyle arasında neden soğuk duvarlar soğuk bir neşter, donuk yüzlü doktorlar vardı? Ne zaman nasıl olmuştu tüm bunlar ? Daha dün şakalaşıyorlardı , gülüyorlardı. Mutluydular. Bilseydi sevdiğiyle yaşadığı belki de son dakikaları olduğunu o an zamanı durdurur ve hep o mutlu anda kalırdı. Her geöen saniye Murat Yüzbaşı'nın yüreğine bir hançer gibi saplanıyordu. Tüm güzel anılar, hepsi gözünün önünden geçiyordu şimdi.
Bir şiirle tavlamıştı Esma'yı Göğe Bakma Durağı. Hala ezberindeydi. İlk izledikleri film. Esma'nın yaptığı o tatsız tuzsuz yemeğin tadı. ''Keşke Esma uyansa da ben ömrümün sonuna kadar o yemeği yesem zerre şikayet etmem.'' dedi içinden. Gülüşünü görüyor , sesini duyuyordu sanki. Şimdi oradan çıkıp '' Şaka yaptım be Murat sen de hemen inandın'' eyip o şen kahkahasını patlatsaydı. Her zaman yaptığı gibi. O kahkahayı bir daha duyabilmek için her şeyini verirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEDA
RandomFeda... Vatan uğruna feda edilmiş ve edilmeye de hazır olan binlerce canın öyküsü ... Veysel Albay'ın yüreğinde açılan ve kapanmayan kocaman bir yara... En büyük aşkları vatan olan bu adamları tanımaya hazır mısınız ? Onlar ay yıldızlı al bayrağın...