saat sabahın beşiydi. Bozkurt timi Veysel Albay'ın dediği saatte eksiksiz olarak karargahtaydılar. Hangarda bir yandan hazırlık yapıyor , bir yandan da komutanlarını bekliyorlardı. Hangarda duyulan sadece şarjör silah takıp sökme sesleriydi. Kimse konuşmuyordu. Veysel Albay'ın gelmekte olduğunu gören Bulut Üsteğmen , hazır ola geçip ''Dikkaatt!'' diye bağırdı. Bunu duyan Bozkurt timi ayağa kalkıp hazır ola geçtiler. Veysel Albay da tim gibi tam teçhizat hazırdı. Sırt çantasını omsundan indirip yere koydu . Tüfeği de sol elindeydi.
Bozkurt timi ! En kritik görevlerimizden birine çıkıyoruz. Tam anlamıyla belanın orta yerine gidiyoruz. Operasyon sınır ötesi. Sınırı geçtikten sonra 200 km daha gidip Reşit kod teröristin kampına ulaşacağız. Buraya kadar hepsi bilindik senaryo. Ama madalyonun bir de öteki yüzü var Bu kampın civarında bilinen kadarıyla en az 4 kamp daha var. Bu da demek oluyor ki biz destek kuvvet istesek bile onlar gelene kadar bizim işimiz çoktan bitmiş olur. Yani tek başımızayız. Şimdi diyeceksiniz ki bu kadar belanın ortasına neden dalıyoruz ? Reşit'in kampında civar köylerden zorla dağa kaçırılmış 50 kadar Türk çocuğu var. Şunu herkes bilecek ki dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Türk çocuğu esir düşemez. Şimdi biz de 40 kişiyle çin sarayını basan yiğit Kürşat atamız gibi gidip o kampı basıcaz ve içerde ne kadar şerefsiz varsa yere serip evlatlarımızı kurtarıcaz.
Anlaşıldı mı Bozkurt!
Emredersiniz komutanım.
Ardından Murat Yüzbaşı'ya dönüp :
Yüzbaşım..
Murat Yüzbaşı :
Bozkurt! Helikopter bin
Bozkurt timi yine ölümü kolunun altına almış, düşmüştü yola. Herkese çok uzun gelen bir sürenin ardından nihayet iniş yapabilmişlerdi. Şimdi yürümeleri gereken bir 200 km vardı. Veysel Albay önde arkasında da Murat ve Çağrı yüzbaşılar yan yana yürüyordu. Onların arkasında Tufan Başçavuşla Barbaros Çavuş ve arkalarında diğerleri.
Barbaros Çavuş :
İçimde garip bir his var Tufan abi. Daha önce de hep belaya daldık çıktık. Ama bu sefer ki ne bileyim ..
Tufan Başçavuş gülerek :
Noldu lan koktun mu yoksa .
Yok abi korkmak değil de ..
Hadi oğlum hadi. Bırak çeneyi de yürü . Veysel Albay'dan fırça yediğimizde ona da anlatırsın artık bu hisli hallerini.
Bu sefer de Barbaros Çavuş tebessüm etti. Yürümeye devam ettiler.
Ali Astsubay telsizi Veysel Albay'a götürmek için sıranın önüne doğru koştu. Veysel Albay'ın yanına geldiğinde :
Komutanım Oktay Paşa telsizde.
diyip telsizi Veysel Albay'a uzattı.
Veysel Albay:
Komutanım..
Ne durumdasınız Veysel ?
Hedefe yaklaşıyoruz komutanım. Belirlediğimiz gibi kampa sızıp içerdekileri etkisiz hale getireceğiz.
Dikkatli olun Veysel. Kendine ve timine sahip çık. Dikkatli olun. Ben seni de evlatlarımı da sağ salim karşımda görmek istiyorum. Anlaşıldı mı Göktürk ?
Emredersiniz komutanım.
Telsizi Ali Astsubay'a uzatıp yüzünü time döndü.
Az bir yolumuz kaldı çocuklar. Ondan sonra en iyi bildiğimiz şeyi yapıcaz. Bulut sen kendine bir yer bul , mevzilen. Sırt sırta verip çatışacağız. Herkes birbirinin arkasını kollayacak. Hadi Bozkurt gazamız mübarek olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEDA
RandomFeda... Vatan uğruna feda edilmiş ve edilmeye de hazır olan binlerce canın öyküsü ... Veysel Albay'ın yüreğinde açılan ve kapanmayan kocaman bir yara... En büyük aşkları vatan olan bu adamları tanımaya hazır mısınız ? Onlar ay yıldızlı al bayrağın...