Bölüm 24

42 2 0
                                    

Yavaş adımlarla yürümeye devam etti. Etrafta kimisi ayakta kimisi devrilmiş variller vardı. İlerlemeye devam etti. Sol tarafta küçük bir masa vardı. Üzerinde de üç tane çaybardağı vardı biri yarım bırakılmıştı. Bardağı eline aldı. Hala ılıktı. Gidileli çok uzun zaman olmamıştı. Bardakların biraz ilerisinde küçük kahverengi bir kutu vardı. Tam kutuya uzanacakken telefonu çaldı. yine o numaraydı. Açıp kulağına götürdü.

Ne var ?

Konuşan adamın sesi boğuk ve derinden geliyordu. Belli ki ses değiştirme cihazı kullanıyordu.

Aa Albay. Biraz kibar olmalısın. Hatta teşekkür etmelisin bana.

Ne teşekkürü ne saçmalıyorsun sen ? Ayrıca niye burda yoksun ? Karşıma çıkmaya bile cesaretin yok. Kuyruğunu kıstırıp kaçmışsın.

O kadar emin olma albay. Merak etme karşına çıkacağım gün çok yakın.

Eğer bana yalan söylüyorsan feriştahı gelse seni elimden alamaz. Anladın mı ?

Masanın üzerindeki kutuyu aç albay. Yalan mı doğru sen karar ver.

telefon Veysel Albay'ın yüzüne kapandı . Telefonu cebine , silahını da masanın üstüne koydu. Kutunun kapağını açtı .
Mavi bebek patikleri vardı kutuda. Üstüne de bir not iliştirilmisti.
Notta şunlar yazılıydı :

Bu 2 küçük şeyi hatırlıyor musun albay ?
Her şeyin başladığı yere dön . Tüm cevaplar orada albay.

Bir elinde patikler bir elinde not kağıdı vardı. Gözünün önüne o kara gün geldi. Evini taradıkları , oğlu Baran'ı kaybettiği o gün... Eşi Gaye...

Bir cehennem gibi gecen 5 yıl... Hepsi gözünün önünden gecti.

Her şeyin başladığı yer ??

Tabi evden bahsediyordu. Gaye'den sonra neredeyse hic girmedigi duvarları kurşun delikleriyle dolu evinden.
Gözleri doldu. Icinde bir alev topu vardı sanki. Intikamdan oluşan bir alev topu. Elindeki patikleri sıktı.

Seni her kimsen bulacağım Allah'ın cezası.
And olsun ki Gaye'min , oğlumun intikamını alacaģım.

Hışımla yürüdü. Fabrika kapısına sağlam bir tekme savurdu. Arabaya doğru gitti.
Arabaya binip kapıyı çarptı. Arabayı çalıştırmak üzre anahtara uzandığı sırada telefon çaldı. Arayan Murat Yüzbaşı'ydı.

Komutanım ?

Efendim Murat.

Bir anda çıkıp gittiniz. Kötü bir şey mi oldu ?

Murat aslına bakarsan ben de bilmiyorum . Sizi eğlenceden alıkoyduğum için özür dilerim. Acilen karargahta toplanmamız lazım. Timi de alıp gel.


Emredersiniz komutanım.


Düğünde sona geliniyordu. Misafirler gitmiş , sadece Batur'la Zeynep'in yakın çevresi kalmıştı. Murat Yüzbaşı içeri girdi . Bütün gece oynayıp yorulan tim de sandalyelere oturmuş muhabbet ediyorlardı. Murat Yüzbaşı birkaç adım daha atıp seslendi.


Hadi Bozkurt kalkın ! Acilen karargahta toplanmamız gerek


Tim bu bu ani toplantının nedenini sorgulamadı. Nasıl olsa öğreneceklerdi. Birer ikişer kalkıp kapıya doğru yürüdüler. Gitmeden önce de Batur'la vedalaştılar.

Tufan Başçavuş elini Batur Astsubay'ın omzuna koyarak :

Tekrar tebrik ederim kardeşim. Bir yastıkta kocayın inşallah.

Saol Tufan abi. İyi ki geldiniz.

Gelicez tabi oğlum. Bozkurt timiyiz biz. Sevinçte de kederde de beraberiz.

Eyvallah abi.


Diğer tim üyeleri de söyleyeceklerini söyledi. Hızlı adımlarla Murat Yüzbaşı'nın arkasından gittiler. Çağrı Yüzbaşı , Asena Teğmen ve Bulut Üsteğmen Murat Yüzbaşının arabasına bindiler. Geri kalanlar da Tufan Başçavuş'unkine. Murat Yüzbaşılar önde Tufanlar arkada karargaha doğru yola çıktılar. Arabadan indiklerinde Veysel Albay'ı karargahın önünde beklerken buldular. Ellerini montunun cebine sokmuş , yerde bi noktaya dalıp gitmişti. Murat Yüzbaşı'nın seslenmesiyle irkildi

Komutanım

Ha Murat , hemen geçelim anlatacaklarım var.

Karargahın kapısını geçip 10 adım kadar attıktan sonra merdivenlere yönelip karargaha girdiler. Toplantı odasına geçtiler. Hazır olda Veysel Yarbay'ın odaya girmesini beklediler. Veysel Albay odaya girince :

Oturun çocuklar oturun. Çok riskli görevlerimizden birine çıkacağız. Şimdi diyeceksiniz ki hangi görevimiz risksizdi ? Ama bu başka türlü. Bu görevin sonunda geri dönmemek de var. O yüzden bu gece gidin. Ailelerinizle sevdiklerinizle vedalaşın. Uzun bir görev olacak. Belki de son görevimiz. Çünkü gideceğimiz yerde tek başımıza olcağız. Destek birlik yok. Bağlantı yok.

Orada sadece biz olacağız. Ya görevi tamamlıycaz ya da ...

bundan sonrasını söylemeye dili varmadı. Kendi için değil evlatları içindi endişesi. Kendisi yeterince yaşdığı kanaatindeydi. Ölürse şehit olur , artık özlemlerinin çok ağır geldiği eşiyle oğlunun yannına giderdi. En büyük hayali de bu değil miydi zaten ? Ama askerleri.. Onların gözleri önünde şehit olması.. Bu ço çok ağır bir şeydi. Kaç defa yaşarsa yaşasın bu acı çok ağırdı. Büyüktü. o içinden bunları düşünürken oda da kısa bir essizlik oluştu. Sonra birkaç kez yutkunup sözlerine devam etti.

Ayrıntıları Oktay paşayla iyice görüşüp yarın sabah size bildireceğim. Saat 5'te burada olun. Hava aydınlanmadan yola çıkmamız gerek. Hadi şimdi gidin. Tüm hazırlıklarınızı yapın.

Emredersiniz komutanım!


FEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin