5. Bölüm: "Mesaj."

13.3K 1.1K 354
                                    

Multimedya;

Mehmet Erdem- Acıyı Sevmek Olur Mu?

Mehmet Erdem- Acıyı Sevmek Olur Mu?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Boş boş etrafı izlemek, başkalarının mutluluğuyla mutlu olmaya çalışmak...

Bunlar çok acizce şeyler. Mutlu olamayıp da başkasının mutluluğuna sığınmak, kimsenin yaşamasını istemeyeceğim şeyler.

Cansız bir nesneye canlı bir şeymiş gibi derdini anlatmaya çalışmak, o seni anlamadıkça delirmek... Bunlar gerçekten iğrenç duygular. Neyin göstergesi bunlar? Yalnızlığın mı? Eğer öyleyse ben dibine kadar yalnızım.

Çocukluğumdan beri bir kez bile yakın bir arkadaşa sahip olmadım. Aileme anlatamadığım şeyleri anlatabileceğim bir insana sahip olmadım. Ailem beni azarlarken beni koruyabilecek bir ablam, abim olmadı mesela. Ya da küçük bir kardeşim. Sahip olduğum tek şey paraydı. Çok pahalı eşyalar, oyuncaklar. Beni gram mutlu etmeyen cansız varlıklar. Babamla bir kez olsun ödevlerimi yapmadım ben. Özel hocalarım oldu hep.

Ne kadar iğrenç bir hayatın ortasındayım. Bu yüzden ailemi hiç affetmeyeceğim. İstemediğim ve istemeyeceğim şeyleri yaşattılar bana. Bir anne ya da baba neden çocuğuna samimi davranmaz ki? Hep bir resmiyet, bir soğukluk. Neymiş resmi olmak daha iyiymiş. Kızınızın mutlu olmasındansa kafanızda kurduğunuz ve iyi olduğunu sandığınız şeyleri yaşıyorsunuz. Bu nasıl iyi olabilir ki?

Eğer bir gün ben de anne olursam çocuğuma asla böyle şeyler yaşatmayacağım. Gerçi ben anne olabileceğime inanmıyorum. Benim bebeğime baba olabilecek bir adam tanımıyorum.

Zaten ben bu aralar bir tek adam tanıyorum. O da beni tanımıyor, görmüyor. Her an aklıma gelen adamın aklına gelmemek de acınası bir şey. Olmayacak şeye umut bağlamak da öyle.

Tam bir ay oldu. Dile kolay ama ban zor olan bir ay. Onu ilk gördüğüm günün üzerinden tam bir ay geçti ve ben o günden beri onu aklımdan atamıyorum. Onu gördüğüm zamanlar bedenimin verdiği tepkileri durduramıyorum. Onunla sahilde konuşmuştuk. Bu bizim ilk ve son uzun konuşmamızdı belki de. Okulda birbirimizi gördüğümüzde yine ben ona bakıyordum, o bana bakmıyordu. İlk zamanlar onunla konuşmak için uğraşsam da şimdi uğraşmayı bırakmıştım. Onu uzaktan izliyordum. Denizle konuşup, onun gözlerini hayal ediyordum. Başıma gelmesinin ihtimalini bile vermediğim şeyi yaşıyordum. Ben bir adamı, gece gündüz düşünüyordum. O yanımda olmasa bile, ben onun hayaliyle yatıp, kalkıyordum.

Öğretmenler odasında yine boş bir şekilde oturuyor ve düşüncelerimle boğuşuyordum. Bir iki öğretmen daha vardı ve onlar kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Ben ise susuyorum. Hayır, hayır. Ben de Aren'le sohbet ediyorum. Zihnimin güzel köşesiyle.

Kapıya baktım. Az sonra içeri girerdi heybetli bedeni. Aslında o kadar da heybetli değildi. Boyu 1.80 kadar ancaktı. Fazla bir kilosu da yoktu ama ben onun yanında gerçekten minicik kalıyordum. Kolları arasında minicik kalmayı tercih ederdim.

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin