21. Bölüm: "Hicran."

11.6K 985 443
                                    

Multimedya;

Ceylan Ertem|Cihan Mürtezaoğlu - Uçurtma

Ceylan Ertem|Cihan Mürtezaoğlu - Uçurtma

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*
Ağladım. Çok ağladım. Ben bugün ağladığım gibi daha önce hiç ağlamadım.

Korktum. Çok korktum. Ben bugün korktuğum gibi daha önce hiç korkmadım.

Şu an beni en güzel anlatan satırlar bunlar. Çok korkuyorum, çok ağlıyorum. Direniyorum. Hiç bir şey yapamıyor, sadece bekliyorum.

Aren nasıl bilmiyorum mesela. Ona ne yaptılar? O ne durumda? Delirmiyorum ama biraz daha böyle giderse delireceğim. Aren'i düşünmekten aklımı kaçıracağım. Tek yapabildiğim ağlamak.

Bu odadan çıkamıyorum. Kapıya art arda vuruyorum ama elimin ağrıdığı ile kalıyorum.

Oturduğum yerden iç çekerek kalktım. Kaç saat olmuştu bu odaya tıkılalı? Ne annemin yüzünü gördüm daha ne de babamın. Neredeler? Eserlerine bakmaya neden gelmiyorlar?

"Baba! Anne!" Kapıya vurarak bağırdım. En azından Aren'in durumunu öğrenmeliydim. En azındam iyi olduğunu bilmeliydim.

"N'olur şu kapıyı açın! Anne yanıma gel lütfen!" Ağlayarak bağırıyordum. Odamda değildim. Evin en alt katında küçücük bir odadaydım. Kirli ve pis kokan bir yerdi. Nerede olduğum da umurumda değildi esasen. Aren umurumdaydı. Sadece Aren.

Yere tekrar çöktüm. Enes beni duymuştu. Aren'e bir şey yapmış olsalar bile onu kurtarırdı. Kurtarabilir miydi?

Ellerimi saçlarıma sokarak çekiştirdim. "Allah'ım bana yardım et. Allah'ım lütfen onu koru."

Kimse yoksa bile Allah vardı. Şu an tek başıma değildim. Hiçbir zaman tek başıma değildim. İçime ufak bir ferahlama geldi. Ama Aren'in durumunu öğrenmeden bu ferahlama bile yasaktı bana. Etrafıma bakındım. Yukarıda küçük bir pencere vardı. Bir de sandalye.

"Yere oturmayayım diye sandalye koymayı düşünmüşler." Diye sinirle söylenerek sandalyeye vurdum. Pencereye çevirdim başımı. Büyük olsa bir şekilde orada çıkardım ama pencere kafam kadardı. Çaresizce dizlerimi kendime çektim. Kafamı üzerine koydum ve sadece bekledim. Uzun bir süre bekledim.

Pencereden içeriye ışık huzmeleri girmeye başladı. Güneş doğuyordu. Saatlerdir bu soğuk yerde oturuyordum. Üşüyordum ama hiç bir ehemmiyeti yoktu. Aren'in iyi olduğunu söyleseler senelerce bile oturabilirdim. O iyi olsun diye ben her şeyi yapabilirdim.

Gözlerimin acımasıyla göz kapaklarımı indirdim. Uyumalıydım. Ama nasıl uyuyacaktım? Hem üşüyordum hem korkuyordum. Uyumak mümkün müydü?

Kapının açılmasıyla hızla ayağa kalktım. Karanlığa alışmış gözlerimi kırpıştırdım. Odanın dışında ışık vardı. İri cüsseli bir adam içeriye girdi. "Dışarı çıkacağım, çekil." deyip üzerine yürüdüm. Kenarından geçecekken o benim önüme geçti. "Zorluk çıkarmayın." diye tısladı.

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin