41. Bölüm: "Tatlı Heyecan."

9.6K 767 413
                                    

Multimedya;

Can Ozan - Toprak Yağmura

Medyayla aşk yaşıyoruum.❤🌚

Ramazanda attığım bölümlerde hep bu soruyu sorarım. Hangi şehirdensiniz iftarınız kaçta? Ben, Nevşehir 19.52

52

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Yorulmuştum. Yaşadığım hayat beni gerçekten çok yormuştu. Aslına bakarsak beni tek yoran şey kalbim olmuştu. Kalbim bir adama kapılmıştı ve beni sürekli yormuştu. Tutulduğum kalbe kavuşana kadar çok yorulmuştum.

Kavuşmuş olmam yorgunluğumu gidermemişti. Yorgunluğuma değmişti ama ben hâlâ yorgundum. Bu kalp bende oldukça da yorulacaktım. Her şeyi uç noktasında yaşamaktandı bu yorgunluğum.

Onun bir bakışı bile kalbimi yoruyordu. Dünyanın en tatlı yorgunluğu olsa bile yoruyordu. Asla şikayetçi değildim. Böyle yorgunluk için ben canımı da verirdim.

"Ecren, ben iniyorum sen de yüzünü yıka gel." Aren'in sesini duyunca gözlerimi zorlukla açtım. Bugün ilk sahuru yapacaktık. Muğla'dan iki gün önce gelmiştik. Yolun yorgunluğunu atabildiğimi zannetmiyordum.

İki elimi de gözlerimin üzerine koyarak uykuma devam etmeye karar verdim. Zaten geç uyumuştuk, nasıl uyanacaktım ki? Yüzüstü dönüp başımı yastığıma bastırdım. İşte şimdi her yer karanlıktı, uyuyabilirdim. Aren lambayı açıp gittiği için uykum açılıyordu.

"Ecren!" Aren'in uzaktan gelen bağırışını duyup sinirle homurdandım. Yataktan uyuşuk bir halde çıktım. Gözlerim hâlâ kapalıydı. Göz kapaklarımı zorlukla açıp kendimi banyoya attım. Art arda yüzüme su çarptım. Uykum tam açılmamış olsa da uyanmıştım. Banyoda fazla oyalanmayarak odanın kapısına yöneldim. Üzerimdeki pijamaları asla değiştiremezdim. Zaten gündüz değildi, Araf Bey de bir şey demezdi.

Merdivenlere doğru giderken Zeynep'i gördüm. Saçlarını tepeden toplamış ve pijamalarıyla odasından çıkmıştı. "Günaydın." diye konuştuğunda kafamı salladım. Bana gün doğmamıştı ama olsundu. Zeynep'le birlikte merdivenleri inip mutfağa doğru gittik.

Mutfağa girdiğimde Aren'i Erva'yla konuşurken gördüm. Erva da mı oruç tutacaktı? "Ecren, uyanamamışsın." Enise anneye bakıp omuzlarımı kaldırdım. "Zaten 1 saat önce uyumuştuk, uyanamıyorum." Aren bana bakıp gülümsüyordu.

Aren'in yanına doğru gittim. Önündeki sandalyeyi çekti. "Otur şuraya." Oturdum. Aren saçlarımı elleriyle düzeltirken bu hareketi hoşuma gitti. Erva karşımdaki sandalyede oturuyordu ve abisini izliyordu. Aren ise arkamda ve ayaktaydı. "Saçlarını tarasaydın keşke." Güldüm. "Gözlerimi açabilsem onu da yapardım."

Dediğime mutfaktaki herkes gülmüştü. Birkaç dakika sonra salona geçmiştik. Mutfaktaki masaya hepimiz sığamıyorduk. "Ecren önündeki yemeğe kafan düşecek şimdi." Aren kulağıma doğru konuştuğunda sessizce güldüm. Aslında biraz daha ayılmıştım.

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin