A-13

44 2 5
                                    

"Bu ne lan?!" diye yankı yapıyor beynim.

Gözlerim cevabı "Bu bir silah." şeklinde iletiyor ama tıpkı ilkokuldaki fen sorularında yaptığım gibi şimdi bununla ne yapacağımı bilemiyorum.Demek ki neymiş?Şok zihinsel olarak da felç edebiliyormuş...

Yataktan doğrulmaya çalışıyorum.

Avukatsanız veya avukat olmayı düşünüyorsanız silahlar ve onları ne koşullar altında mahkeme salonuna taşıyabileceğiniz konusunda bilgi sahibi olmalısınız.Öz geçmişi biraz bulanık da olsa on yıldan fazladır bu mesleği yapan birisi olarak silah sahibi olma ve taşıma özgürlüğü eskisi kadar heyecan vermiyor ama zamanında büyük getirileri vardı: Mesela bir müvekkilin veya rakibinin ruhsatlı silah sahibi olup olmadığına bağlı olarak taşıdığı veya genelde kullandığı silah profiline bakarak bir psikanaliz yapabilirsiniz.Bunu bana Carter anlatmıştı.Yazık ki,bilgiyi edinirken okuduğu kitap 19. yüzyıl İngiltere'sinden kalma hukuktan bahsediyordu ve Birleşik Krallık'tan iki yüzyıl farkla bu olanağı kaçırmıştık.

Şu an bir mahkeme salonunda değiliz.Karşımda birkaç kalibrelik bir tüfek var.Ve ben,işte bu yüzden korkuyorum.

Seslenmeye kalktığım sırada banyodan üstüne ıslak pijamalarını geçirmiş,elinde insülin iğnesiyle Cenna çıkıyor.

Hayatımızın en güzel anı.Herkes şokta ve bir cümleyi bekliyoruz:

"Açıklayabilirim."

"Açıklayabilirsin?Açıklayabilirsin yani?!Süper.Ehöm.Tamam..." bavulu gösteriyorum. "Bu nedir?Eğer 'pipodur' dersen,ki bari buna inanacak kadar saf olduğumu düşünme-"

"Tamam,ne alakası var?!-"

"SENİN SİLAHLA NE ALAKAN VAR ASIL..." Başımı kaşıyorum. "Arkadaşlarının av meraklısı olduğunu bilmiyordum.Ah,dur ya,BU AV TÜFEĞİ DEĞİL Kİ ZATEN."

Fısıltı tarzı bir küfür ediyordu ve onun ağzından duyabileceğim ilk ve tek küfür olmasına karşın bunu kendi içimde şaşkınlık ve öfke içinde kudururken duyamıyordum.

"Anlamıyorum...Tamam mı,sadece anlamıyorum.Ne dersen de anlamayacağım çünkü hayatımda ilk defa 'cidden'bir silahla karşı karşıyayım!Yani bu altı patlar değil,magnum hiç değil-TANRI AŞKINA  BU TÜFEKLE NEYİN PEŞİNDESİN SEN?!"

"BİR ŞEYİN PEŞİNDE D-" Kapı çalıyor.Sessizlik bir süre devam ediyor ve ilk hamleyi yaptığımda yani kapıya koşmaya kalktığımda boğazıma yapışıyor ve beni duvara sürüklüyor.Tırnaklarını şahdamarıma geçirdiğini hissediyorum.

Elini kase şekline sokuyor.Tırnakları ön planda. "Eğer bir şey hatırlarsan" baş parmağını bir süre gırtlağımdan çekiyor. "dışarı çıkmamaya çalış."

Tüm gücüyle şah damarımı sıkıyor.Ve birden,omuriliğimden bir çatlama sesi.

***

Uyandığımdan beri içimde bir boşluk var.Sanki merkezinde bir şey var ve o şey durmadan düşüyor.Acaba neden?Belki neden ölmedim de bu acıya sahip olmak zorundayım diye yere göğe atarlandığım için.

Peki az önce ne oldu?Ülkenin bir ucundan diğer ucuna bir adamla seyahat ediyordum.Ve sonra bir şeyler gelişti,ben bayıldım.Yol arkadaşım boynumu kırdı.Sonrasında mucize eseri kalbim yeniden çalışmaya başladı ve işte buradayım.İşaret parmağım acıyor.O da kalbimin durmasından payını almış olsa gerek.

Bavul gitmişti.Sanırım ayrılıklarımızdan en acısıydı bu.

Ve en kabası.

Kapı.

Cenna (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin