•'2'•

331 14 0
                                    


Sonunda okulun ilk sıkıcı günü bitmişti. Kulaklıklarımı takıp evime giden her zaman sakin ve sıkıcı yolda ilerliyordum. Kesinlikle hiç olay yaşanmıyordu. Yani insan istiyor tabi bi adrenalin yaşamak. Ama bu sokağın tek güzel yanı her geçtiğimde mutlulukla ve heyecanla bana doğru gelen Sang Hee teyzenin köpeği Foxy 'ydi. Her zamanki gibi yine beni görmüş ve havlayarak bana doğru koşmuştu. Onun için yanımda hep kedi ve köpek maması bulundururdum. Sokak hayvanlarına karşı özel bi ilgim ya da sevgim vardı. Nerede bir sokak hayvanı görsem sever ve mama verirdim. Foxy 'yi sevdikten ve mama verdikten sonra yürümeye devam ettim ve evimin önüne gelince kapıyı açıp içeri girdim. Anne ve babam yine evde yoktu. Her zamanki gibi... İşten hep geç gelirlerdi ben de bu zamana kadar evde tek kalırdım. Hızlıca odama çıkıp üzerimi değiştirdim.

Telefonumu da aldıktan sonra aşağı inip televizyonun karşısına oturdum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonumu da aldıktan sonra aşağı inip televizyonun karşısına oturdum. İzlediğimden değil de ses olması için açıyordum. Telefonumla  sosyal medyalarıma baktıktan sonra kenara koydum ve kanalları gezmeye başladım. Hiç bir güzel şey bulamadıktan sonra en son çizgi filmde karar kılmıştım. Yaklaşık yarım saat sonra artık uykum gelmiş ve televizyonu kapatmıştım. Koltuğa uzanıp kendimi uykuya bıraktım. Tam dalacakken kapının hızlıca çalmasıyla irkilip söylenerek kapıyı açmaya kalktım.

Ben: kale kapısı mı çalıyorsun ya ev kapısı bu ev!

Kapıyı açtığımda karşımdaki kişiyle şok olmuştum.

Ben: Yoongi? Burayı nasıl buldun?
Yoongi: sadece ismini verip hakkındaki bütün her şeyi öğrenebileceğimi söylemiştim. Her neyse içeri davet etmeyecek misin?
Ben: anne ve babam evdeler.
Yoongi: anne ve baban evde değil biliyorum. Aynı zamanda iş yerlerini de biliyorum. Şimdi izninle içeri geçiyorum.

Yoongi kolumdan hafif ittirip içeri girdi ve bulduğu her hangi bir koltuğa oturdu.

Yoongi: eee? Orada bekleyecek misin?

Kapıyı kapatmadan önce mahalleye baktım ve kimsenin görmediğini varsayarak içeri girdim. Yoongi'nin oturduğu tekli koltuğun hemen yanındaki büyük koltuğa oturdum.

Ben: ee... Niye geldin?
Yoongi: hiç öylesine. Neden rahatsız mı ettim?
Ben: tam uyuyacaktım.
Yoongi: uyu o zaman ben yokmuşum gibi. Kendi evinmiş gibi takılabilirsin.
Ben: kendi evim zaten.
Yoongi: bir şey mi dedin?
Ben: boşver.

Yoongi koltukta kafasını geri atıp gözlerini kapattığı sırada ben de eski yerime geri yatmıştım. Yattığım koltuk hemen Yoongi'nin önündeydi. Bu yüzden onu rahatlıkla görebiliyordum. Aynı anda hem sinir bozucu hem de yakışıklı olması ve ben onu her gördüğümde kalbimin çıkacakmış gibi atması normal miydi bilmiyorum... Yoongi'nin yüzünün her ince ayrıntısına kadar incelerken küçük dudaklarına yerleşen gülümsemeyi fark ettim.

Yoongi: yüzümden başka incelemek istediğin yerler de var mı?
Ben: ne-ne diyorsun be?
Yoongi: izlemeye doyamadın ya onu diyorum.
Ben: kim seni izliyormuş? Saçmalıyorsun..
Yoongi: peki öyle olsun bakalım. Ayrıca burada boynum ağrımak üzere.

Yoongi ayağa kalkıp uzandığım koltuğun boşta kalan yerine uzandı. Kafasını bel kısmıma koyup mırıldandı.

Yoongi: böyle daha iyi.

Bu hareketi nefes alış verişlerimi hızlandırsa da rahatını bozmamak adına sesimi çıkarmadım. Çünkü rahatını bozduğum anda daha çok söylenecekti.

⚪⚪⚪⚪⚪⚪

Ben: Yoongi uyan hadi. Yoongi!!

Yoongi uyandığını belli eden mırıltılar çıkardıktan sonra ayakta duran beni de yanına çekti. Bu anı hareket karşısında dengemi kaybetmiş ve ona yenik düşmüştüm. Kolundan kurtulmaya çalışırken dışarıdan gelen araba sesiyle kalbim kulaklarıma çıktı.

Ben: Yoongi kalk babam geldi yaa!!
Yoongi: eee? Ne olmuş yani?
Ben: seni burda görmemeliler.

Yoongi sonunda kalkıp kapıya ilerlerken onu durdurmak için kapının önüne geçtim.

Ben: ne yapıyorsun?
Yoongi: çıkıyorum.
Ben: şimdi çıkamazsın. Seni görürler.
Yoongi: başka bir çaren var mı? (Üzerimi göstererek) kedi kız?

Yoongi'nin kolundan tutup odama çıkardığım sırada annem ve babam konuşarak içeri girdiler. Annemin bana seslenmesiyle Yoongi'ye sus işareti yapmıştım. Yoongi umursamaz bir şekilde yatağıma kendini bırakınca ben de kapıyı açıp anneme karşılık verdim.

Annem: Hyeee!!
Ben: Efendiiim?
Annem: aşağı geeel!!
Ben: geliyorum!

Yoongi'ye son kez sus işareti yaptıktan sonra aşağı indim. Annem elinde Yoongi'nin ceketiyle aşağıda beni bekliyordu.

Annem: bir açıklamanızın olduğunu umuyorum Park Hye Dae?
Ben: eee.. o şeyin..
Annem: kimin?
Ben: benim..
Babam: senin mi?
Ben: evet. Benim.
Annem: erkek ceketi?
Ben: e-evet bugün gördüm çok hoşuma gitti ben de almak istedim. Ben alayım hatta onu.
Babam: tamam ceketi anladım üzerinde niye erkek parfümü var?
Ben: sana parfüm alacaktım baba. Kapağına sıkıyorum diye de üzerime sıkmışım.
Annem: sen bu sakatlıktan ne zaman kurtulacaksın acaba?
Ben: umarım bir gün :) şimdi ceketimi alabilir miyim tombul yanaklım <3
Annem: (gülerek) iyi al bakalım.

Ceketi aldıktan sonra odama çıkmak için yeltendigim sırada babam beni durdurdu.

Babam: Hye.
Ben: evet babaların kralı :)
Babam: bir giy bakalım üstüne nasılmış.

Babamın dediğini yapıp ceketi üstüme giydim. Yoongi'nin parfümü anında burnuma dolarken babam konuşmaya başladı.

Babam: biraz büyük mü sanki?
Ben: hee ben bilerek aldım büyük olsun diye.
Babam: iyi madem. Bu arada parfüm gerçekten güzelmiş bundan bir tane isterim.
Ben: tabi ki babaların kralı <3

Annem mutfağa babam da gülerek koltuğuna yerleşince ben de fırsattan istifade odama koşar adımlarla çıktım. Odama girip dışarı baktıktan sonra kapımı kapatıp kilitledim.

Yoongi: ceket yakışmış. Ama keşke biraz daha küçük alsaydın.
Ben: dalga geçmesene ya. Soğuk terler döktüm aşağıda resmen.

Yoongi keyifle gülünce koşarak yatağa atlayıp elimi ağzına koydum. Bu sayede de üstüne çıkmış bulunuyordum. Üzerimdeki tek parça tişört yukarı çıkıp bacaklarımı açıkta bırakmıştı. Sonunda sessizlik devam edince yani Yoongi 'yi duyup kimse yukarı gelmeyince elimi ağzından çektim ve seslice nefesimi üfledim. Bu sırada da hala Yoongi 'nin üzerinde oturuyordum.

Yoongi: sevdin herhalde
Ben: hahh? Neyi?
Yoongi: oturmayı.

Yoongi'nin bacağıma koyduğu elini itip ayağa kalktım ve üzerimi düzelttim. Ceketi de çıkartıp Yoongi 'ye fırlatınca Yoongi histerik bir şekilde güldü. Tanrım çok tatlı gülüyordu. Ama buna kapılmayacaksın Hye! Yoongi sonunda yine swag moduna geçince konuşmaya başladı.

Yoongi: ee? Nereden çıkaracaksın beni?
Ben: bilmiyorum ama illaki çıkacaksın. Sana meraklı değilim yani.
Yoongi: beni odasına atan kız mı söylüyor bunu?
Ben: evime giren çocuk biraz fazla konuşmuyor mu? Düşünüyorum şurada sessiz ol.

Yoongi sözümü dinleyip sustuğunda aklıma gelen fikirle sinsice güldüm ve Yoongi 'ye döndüm.

Yoongi: ne? Ne bakıyorsun?
Ben: bir şey sorucam.
Yoongi: sor.
Ben: yükseklik korkun var mı??

♾⚪♾⚪♾⚪♾⚪♾⚪♾⚪

BÖLÜM SONU~~

School |M.Y.G|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin