•'20'•

178 10 27
                                    

-HYE DAE-
Ben: Cho Hee! Neredesin?!

İskeleye gelmiş ve Cho Hee 'yi arıyorduk. Sonunda yorulmuş ve dolan gözlerimdeki yaşlar dökülmeye başlamıştı. Yere oturup ellerimi saçlarımdan geçirdim. Yoongi bir süre sonra önüme gelmiş ve dizlerinin üstüne oturup konuşmaya başlamıştı.

Yoongi: merak etme Hye. Onu bulacağız.
Ben: ya kendine bir şey yaptıysa?

Yoongi bir süre denize baktıktan sonra sarılmıştı. Sarılmış olması beni şaşırtsa da ben de geri sarılmıştım.

Yoongi: sanmıyorum. Hatta hiç. Kalk hadi.
Ben: ne? Nereye?

Yoongi kalkıp beni de kaldırdığında eliyle bir yeri göstermişti. Cho Hee oradaydı. İskelenin kenarında durmuş sanki denize atlayacak gibi duruyordu. Heyecanla ama korku içinde Yoongi 'nin elinden tutmuş ve koşmaya başlamıştım.

Ben: Cho Hee dur sakın atlayayım deme!

Cho Hee beni dinlememiş ve son kez özür dileyip kendini sonsuz ve soğuk sulara bırakmıştı. Tam arkasından ben de atlayacağım sırada Yoongi beni tutmuş ve birazdan çıkacağını içeride fazla duramayacağını söylemiş ve endişe içinde beklemeye başlamıştım. Aradan bayağı bir süre geçmiş ama Cho Hee dışarı çıkmamıştı.

Ben: Yoon neden çıkmıyor?

Yoongi sabırla bekliyordu ama boşaydı. Cho Hee dışarı çıkmıyordu. Sonunda telefonumu çıkarmış ve polis ambulans aklıma ne geldiyse hepsini aramıştım. Bir süre sonra neredeyse hepsi gelmişti. Hemen yanlarına gidip durumu anlatmıştık polis arabasına doğru yaklaşmış ve telsizinden bir şeyler söyleyip yanımıza geri gelmişti. Deli gibi korkuyordum. Yoongi 'yle biraz geri çekilmiş ve beni bir taşın üzerine oturtmuştu.

Ben: Cho Hee 'nin annesine haber vermeli miyiz?
Yoongi: sanırım evet.
Ben: uff nasıl söyleyeceğim?

Yoongi bilmediğini işaret eden bir surat ifadesi takındığında biraz daha ileri gidip Cho Hee 'nin annesini aramıştım. Sakince durumu anlatmış ama o panik yapıp hemen geleceğini söylemiş ve telefonu kapatmıştı. Telefonu cebime atıp Yoongi 'nin yanına yaklaşmıştım.

Yoongi: bizimkiler geldi.

Kafamı Yoongi 'nin baktığı yere çevirmiş ve diğerlerini görmüştüm. Hızlıca Jungkook 'un yanına gidip kolundan tutmuş ve konuşmaya başlamıştım.

Ben: kendini denize attı ve hala dışarı çıkmadı. Ne diye kavga ettiyseniz zaten. Dün ne güzel mutluydunuz hani?
Jungkook: Hye sakin ol ona bir şey olmayacak. Sana herşeyi daha sonra anlatıcam.

Sonunda göz yaşlarımı tekrar tutamamış ve ağlamaya başlamıştım.

Ben: Kook korkuyorum.

Jungkook omuzlarımdan tutup beni kendine çekmiş ve sarılmıştı. Karşı koymamıştım. Cho Hee kadar o da benim arkadaşımdı ve ne kadar ne yaparsa yapsın asla kimseye karşı kin besleyemiyordum.

Kyung Hwa: Hye Dae!!

Adımın seslenmesiyle Jungkook 'dan ayrılıp bana doğru gelen Cho Hee 'nin annesine bakmıştım. Hızlı adımlarla bana yaklaşırken ben ise yavaşça ona doğru yaklaşıyordum. Sonunda yanıma yaklaştığında ellerimi tutmuş ve konuşmaya başlamıştı.

Kyung Hwa: kızım nerede? Bir haber var mı?
Ben: henüz yok. Polisler dalgıçları bekliyor. Biz de bekliyoruz.

Cho Hee'nin annesi yanımdan hızlıca ayrılmış ve polislerin olduğu yere doğru ilerlemişti. Ben ise artık ayakta durmaktan yorulmuş ve yere oturmuştum. Yoongi yavaşça yanıma gelirken diğerleri de gelmişti. Yanıma oturan Taehyung 'un elimi tutması sonucu kafam ona dönmüştü. Taehyung gözlerimin içine bakıp sırıtmış ben de tepkisine karşı aynı şekilde karşılık vermiş ve başımı omzuna koymuştum. Her ne kadar beklemeyi sevmesem de beklemekten başka bir şansımız yoktu.
🍃🍃🍃🍃🍃

Cho Hee 'nin denize atlamasının üzerinden bir belki iki gün geçmişti. Hala hiç bir haber yoktu. Jungkook 'un yoğun ısrarları sonucu sahile yakın bir kafeye gelmiş ve kahve içiyorduk.

Ben: ne dedin?

Jungkook anlamaz gözlerle bakarken konuştu.

Jungkook: anlamadım?
Ben: Cho Hee 'ye ne dedin de bunu yaptı kendine?
Jungkook: b-beni gerçekten seviyor musun yoksa inanmamı sağlayıp başka erkeklerle mi takılıyorsun falan dedim.
Ben: seni gerçekten seviyordu Kook. Neden böyle bir şey söyledin?
Jungkook: sinirliydim Hye. Ağzımdan birden çıktı ve... Engel olamadım. Ben.. ben cidden pişmanım.
Ben: keşke onu durdursaydın. Keşke okuldan çıkarken peşinden gitseydin. Belki annesi bu kadar harap olmazdı. Belki şuan bunları konuşmuyor ve şuan olanları yaşamıyor olurduk.
Jungkook: isteyerek olmadı. Onu kıskanmıştım. Gözüm dönmüştü ve ne dediğimi bilmiyorum. Keşke sadece kendimi tutsaydım diyorum ben de..

Daha fazla dayanamamış ve ağlamaya başlamıştım. Ellerimi saçlarımın arasından geçirmiş ve konuşmama devam etmiştim.

Ben: denizi çok severdim. Ama şimdi o kız kardeşimi benden alamaz. Buna izin veremem.

Birden ayaklanmış ve kafeden koşarak dışarı çıkmıştım. O oradaydı biliyordum. Eğer o oradaysa onu bulacaktım. Polisleri geçmiş ve denize girmiştim. Polisler tutmaya çalışsa da onları atlatıp iyice dalmıştım. Soğuk su bedenimi anında içine çekerken tek düşündüğüm şey Cho Hee 'yi bulmak ve onu dışarı çıkarmaktı. Herşeyden bu kadar vazgeçmiş olamazdı. Yavaşça suda gözlerimi açmıştım. Bulanık görüyordum ama yine de bir şeylerin ne olduğunu kestirebiliyordum. Artık ona sarılmak istiyordum. Yaşadıklarını paylaşmak istiyordum. Onu bulacaktım..

-JUNGKOOK-
Hye Dae 'nin denize kendini atmasından sonra arkasından gitmek istemiştim. Ama polisler izin vermemişti. Cho Hee 'yi durduramamıştım. Sinirim baskı yapmış ve o an bunların olacağını düşünmemiştim. Bu kadar kolay vazgeçeceğini hesaba katmamıştım. Keşke durup bana bağırsaydı vursaydı ama bunu yapmasaydı. Kendine, ailesine, arkadaşlarına.. bana... Onu çok özlemiştim. Saçlarından yayılan lavanta kokusunu, gülüşünü, bakışlarını... Keşke sadece şu maviliklerden çıkıp gelseydi. Gerekirse yüzüme bakmasın ama sadece bize geri dönsün istiyordum. Kendimi suçlu hissediyordum. Öyleydimde... Polisler Hye Dae 'yle uğraşırken artık kendimi tutamamış ve gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. Sahilin diğer ucundaki kayalıklara doğru yürümüştüm. Kayalıklarda gördüğüm silüetle şoka uğramış ve sanki beynime kan sıçramıştı. Bu... Bu... Cho Hee 'ydi. Koşarak daha da yaklaştım. Kayalıklara çıktım ve hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu anlamak için yüzüne dokunmuştum. Hiç tepki vermeden öylece bakıyordu ve.. ve... O gerçekti. Elimi yüzünden çekip konuşmaya başladı.

Cho Hee: ölmedim kook. Senden intikam almak için
yaptım. Başarılı mı? Kalbin acıyor mu? O söylediklerinden sonra benimki gibi...

Daha fazla konuşmasına izin vermemiş ve sarılmıştım. Tek istediğim sarılmaktı. Ondan ayrılmadan konuşmaya başladım.

Ben: b-ben çok özür dilerim. Sana öyle söylememeliyim. Sinirliydim Cho affet beni. Senin gitmene izin vermemem gerekirdi. Hatalıyım ve bunun farkındayım. Hiç bir savunmam yok. Özür dilerim. Beni sevdiğini biliyorum. Ve seni sevdiğimi ve seveceğimi umarım hala biliyorsun...

Cho Hee kendini çekip ağlamaya başlamıştı. Ağlamalarının arasında konuşmaya başlamıştı.

Cho Hee: kapıdan çıkarken peşimden gel diye bekledim ben. Ama gelmedin. Seni hep bekledim ben. Önce 2 sene şimdi...

Konuşmasına devam edecekken Hye Dae ve diğerlerinin sesi duyulmuş ve buraya doğru gelmişlerdi.

Hye Dae: Cho Hee!!

Hye Dae koşarak yanımıza yaklaşmış ve Cho Hee 'ye sarılmıştı. Taehyung yavaşça yanıma gelmiş ve omzuma dokunmuştu. Birlikte kayalıklardan aşağı inmiş ve bir kayanın üzerine oturmuştuk. Bana sinirli olsa bile bulunmuş olması içimi rahatlatmıştı.

-HYE DAE-
Dalgıçların beni tutup dışarı çıkarmasından sonra artık bıkmış bir şekilde ileri yürümeye başlamıştım. Jungkook ve Cho Hee 'yi görmüş ve heyecanla polislere haber vermiştim. Polisler hızla gelirlerken Yoongi yanıma gelip omuzlarımdan tutmuştu. Yüzüm mutlulukla ona dönerken konuşmuştu.

Yoongi: sakın sen böyle bir şey yapma yoksa sonuçları sana ağır bir şekilde geri döner. Hala huysuz ve sinir bozucuyum unutma.

BÖLÜM SONU~~~

School |M.Y.G|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin