Evde her zamanki gibi sessizlik hakimdi. Ama en güzel yanı da bu sessizliğin 4 gün daha devam etmesiydi. Sonunda kafamı dinlemek için bir fırsat bulmuştum. Taa ki ben tüm bunları düşünürken kapı çalana kadar... Söylenerek kapıyı açtım. Gördüğüm kişi karşısında şaşırsam yoksa beklenen kişi olduğu için tepkisiz mi kalsam bilemedim. Ama tabi ki tepkisiz kalmayı tercih edip konuşmaya başladım.
Ben: evet Yoongi ne vardı?
Yoongi: evine gelenleri böyle mi karşılıyorsun?
Ben: hayır sadece sana özel.
Yoongi: şaka yaptığını bilmesem romantiksin diyeceğim.Yoongi beni de kolumdan tutup içeri götürürken ayağıyla da kapıyı kapatmıştı. Beni kolumdan sürüklemeye fazla alışmıştı ve benim bu konuda en kısa sürede konuşmam gerekiyordu. Her istediği yere beni böyle sürükleyemezdi. Sonuç olarak beni koltuğa oturtup kendi de dizime doğru yayılınca merak içerisinde sordum.
Ben: ailemin evde olmadığını sana söylediğimi hatırlamıyorum.
Yoongi: senin hakkında her şeyi bildiğimi söylediğimi hatırlıyorum. Aynı zamanda hala da bu bilgileri alıyorum. Misal; nerede kiminle oturup ne yediğini ne yaptığını biliyorum. Başka bir soru?
Ben: neden yapıyorsun?
Yoongi: ilk gün bana "beni tanımıyorsun" diyerekten kafa tuttuğun için.
Ben: yeter artık beni korkutuyorsun.
Yoongi: korkmanı gerektirecek bir şey olduğunu sanmıyorum ayrıca kendini güvende falan hissetmen gerek. Bir şey değil...
Ben: peki ya evimi? Burayı da odamı da gözetliyor musun?
Yoongi: 1. Ben değil bazı adamlar gözetliyor. 2. Sadece dış kapınızı ne zaman çıkıp ne zaman girdiğini öğrenmek için.
Ben: bunu yapmanı istemiyorum. Tamam anladım her şeyi biliyorsun. Yeter dur artık. Ayrıca ben senin oyuncağın değilim istediğin zaman istediğin yere sürükleyebilirceğin bir şey de değilim git başka kızlarla uğraş. Benden uzak dur!
Yoongi: senin ne istediğin önemli değil artık. Eğlencesine yapıyorum. Şimdi izninle uyuyacağım.
Ben: senin evin yok mu be çocuk git evinde uyu. Yol geçen hanı mı burası istediğin zaman girip istediğin zaman çıkamazsın.
Yoongi: he yani gir bir daha çıkma diyorsun. Tamam anladım.
Ben: (içimden çığlık atarken) aklımı kaçıracağım!!Yoongi'nin kafasını ittirip ayağa kalktım. Yoongi ise sincap gülüşüyle benim halime gülüyordu. Cidden tam bir bad boy olmasına rağmen gülünce tam bir şeker oluyordu. Bu kelimeye sinirlendiğini bildiğim için biraz üstüne gitmeye karar verdim.
Ben: Dong haklıymış tam bir şeker çocuksun. :D
Yoongi'nin gülüşü anında düşerken yattığı yerden kalkması bir olmuştu şuan cidden damarına bastığımı anlamıştım.
Yoongi: ne dedin sen?
Ben: (daha çok üsteleyerek) şeker çocuk dedim. Ne var bunda? Öylesin...Yoongi yavaş yavaş üstüme doğru gelirken iş işten çıkmış odama doğru depar atmaya başlamıştım. Yoongi'nin arkamdan geldiğini duyunca kapıyı kilitlemeye fırsatım olmamıştı. Yoongi benimle aynı hızda odaya girerken iki elimin bileğinden tutmuş ve birlikte o üste olmak üzere yatağa düşmüştük. Yoongi son bir kez daha sorduğunda yine aynı şekilde karşılık verdim.
Yoongi: ne demiştin?
Ben: şeker çocuk!..Yoongi'nin yüzüme gittikçe yaklaşarak sorduğu sorulara inatla aynı şekilde cevap veriyordum. Sonunda yüzlerimiz arasında çok az bi mesafe kala artık pes etmiştim.
Yoongi: son kez soruyorum ne demiştin?
Ben: b-bir şey d-demedim.
Yoongi: güzel..Bu kadar kolay mıydı yani? Son kelimesini kullandıktan sonra üstümden kalkmış ve benim de kalkmama yardımcı olmuştu. Üzerimi düzelttikten sonra ise elimi kalbime götürüp sakin kalmaya çalışıyordum. Bana bu kadar yakın olması hem bana hem kalbime zararlı aynı zamanda doğama aykırıydı. Az önceki olay her ne kadar garip olsa da farklı bir güzelliği de vardı. Ama dediğim gibi doğama aykırıydı. Bu yüzden artık benden uzak durmasını isteyecektim. Ama tabi ki yine beni dinlemeyecekti. Benimle eğleniyor olduğu gayet açıktı. Ama ben bu oyuna kanmayacaktım...
⭕⭕⭕⭕⭕
Gece yatmak için hazırlandığım sırada içimi istemsiz bir korku sarmıştı. Jimin'e ilk defa tek kalmıyorum demiştim ama aslında ilk defa tek kalıyordum. Şuan nedense Jimin 'in yanımda olmasını istemiştim. Hatta şuan Yoongi 'ye bile razıydım. Mutfaktan gelen sesle kafam otomatik olarak oraya dönünce buz dolabından geldiğini anlamamla rahatlamış ve televizyonun sesini daha da açmıştım. Cama atılan küçük cisimle kafam o yöne dönmüş tüm cesaretimi toplayıp cama yaklaşmıştım. Perdenin kenarından baktığımda Yoongi 'nin bu sabah dövdüğü çocuk ve yanında bir kaç kişi daha vardı. Dayak yiyen çocuk parmağını boğazında çizgi halinde hareket ettirdikten sonra kapıya doğru yaklaştılar. Hemen perdeyi kapatıp kapıyı kitledikten sonra kapının önüne oturdum. Hepsi birden deli gibi kapıya vuruyorlardı. Gözlerim dolmuş korkudan neredeyse ağlamak üzereydim. Sonunda kendini tutamamış ve ağzımdan bir hıçkırık kaçırmıştım. Sesimi duyan çocuk kapıya vurmayı kesip konuşmaya başladı.
X: sabah cebindeki biber gazını görmediğimi sanma küçük kız. Ama senin biber gazın bu saatten sonra benim silahıma karşı koyamaz. Haa bu arada o çocuk şeker olan. Sıra ona da gelecek. (Nefesini üfledikten sonra) neyse İYİ GECELER KÜÇÜK KIZ....
Gittiklerini anladığım esnada ayağa kalkıp odama çıktım. O kadar korkmuştum ki artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Birini aramak istiyordum. Kim olursa... Sadece birinin yanımda olmasına ihtiyacım vardı. Kendimi sakinleştirmek için derin nefesler almaya başladım bir yandan da kendi kendime konuşuyordum.
Ben: sakin ol Hye. Sakin ol Hye. Sakin ol Hye. Hiç bir şey olmayacak. Sadece seni korkutmaya çalışıyorlar.
Sonunda az da olsa sakinleşmeye başlayınca ayağa kalktım ve odamdaki lavaboya doğru ilerledim. Elimi ve yüzümü de yıkayıp çıktım. Yatağıma oturduktan sonra tekrar cesaretlenip dışarı bakma gereği duydum. Dışarıda kimsenin olmadığına kanaat getirip yatağıma uzandım. Çabucak uyumak ve sabah olmasını diliyordum.
⭕⭕⭕⭕
Ben: Yoongi!!!! Bırakın onu Yoongi!!!
Çocuk beni duymadan Yoongi'nin kafasına tek el sıktıktan sonra gülerek bana doğru yaklaştı. Silahını havaya kaldırıp tam sıkacakken güçlü bir şekilde bağırarak uyandım. Gördüğüm bu kötü rüyadan sonra ağlamama engel olamamıştım. Bilinç altıma o kadar işlemişti ki... Yataktan kalkıp ağlayarak telefonumu bulmaya çalıştım. Ama aşağıda olduğu aklıma gelince yavaşça aşağı indim. Telefonumu aldıktan sonra açık olan televizyonun karşısına oturdum. Bu defa kendimi durduramıyordum. Ama ne için ağlıyordum ki? Yoongi'nin adının geçmesine mi yoksa kendi canıma mı üzülmüştüm bilmiyorum. Ama sanırım şuan ona ihtiyacım vardı. Telefonumu elime aldım ve Yoongi'nin numarasının olduğu yerle bir süre bakıştıktan sonra arama tuşuna bastım. Ama aklıma gelen şeyle tekrar kapatma tuşuna bastım. Ya onlar dışarıdaysa? Ya Yoongi gelince bir şey yaparlarsa? Ama aradan çok zaman geçti sonuçta burada beklemiyorlardır değil mi? Ya da bekliyorlar mı? Sonunda pes edip telefonumu kilitledim ve sehpanın üzerine koyup ellerime saçlarımın arasına geçirip sakinleşmeye çalıştım. Sonunda daha fazla dayanamayıp koltuğa uzandım. Ağlamaktan gözlerim ağrımıştı. Göz kapaklarım yavaşça kendini salarken garip bir şekilde aklımdaki tek kişi oydu. Ona bir şey olması korkusu sarmıştı içimi... Neden bilmiyorum ama aklımdan çıkmalısın MİN YOONGİ....
BÖLÜM SONU...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
School |M.Y.G|
Fanfiction"bir papatya düşün, yaprakları her zaman seni seveceğimi gösteren..."