•'7'•

270 12 2
                                    

Sonunda uzun öğle arası gelmiş ve grupla birlikte okulun kafeteryasına inmiştik.

Jungkook: bu ne yaa yemin ederim sap geldim sap gidicem. Şuraya bak herkes sevgilisiyle oturmuş. Biz de hala erkek erkeğe takılıyoruz.
Ben: (gülerek) ben erkek miyim kook... Alındım şimdi...
Jungkook: ya sözüm meclisten dışarı sen alınma...
Ben: neyse hadi oturalım. Açım da ben.
Jimin: sabahları yemek yemezsen tabi aç olursun.
Hoseok: sabah yemek yemiyor musun? Neden?
Ben: ya sabah sabah aşırı üşeniyorum.

Bir yandan konuşurken bir yandan masaya ilerleyip oturmuştuk. Namjoon ve Taehyung 'un arasına oturmuştum. Seokjin de herkese yemek alıp masaya doğru gelmişti. Hepsini taşıyamayacağı için bir inek öğrenci bulup yarısını da ona taşıtmıştı. Çocuk tepsiyi bıraktıktan sonra eli ayağına dolaşmış bir şekilde bana baktı.

Çocuk: se-selam...
Ben: (gülerek) selam.

Çocuk yarım ağız gülerken Seokjin çocuğun kafasına vurduktan sonra konuşmaya başladı.

Seokjin: lan ben seni tepsi taşımaya çağırdım. Masamızın güzel kızına asıl diye değil. Yürü lan!

Çocuk son kez gülüp gittikten sonra Namjoon bana döndü.

Namjoon: bu erkeklerin sana olan tavırları niye böyle anlamıyorum.
Ben: al benden de o kadar..

Namjoon mütüşmel gamzeleriyle gülerken Seokjin 'in getirdiği soğuk çaydan ve tosttan verip kendine de bir tane almak için uzandığı sırada önüme koyduğu soğuk çay üzerime dökülmüştü. Refleks olarak birden ayağa fırladığım için üzerine fazla gelmemişti.

Namjoon: Hye çok çok üzgünüm. İsteyerek olmadı...
Ben: biliyorum Namjoon. Önemli değil hem zaten fazla gelmedi. Ben en iyisi bir lavaboya gideyim yoksa yapış yapış olacak.

Namjoon mahçup bir şekilde gülerken rahatlaması için yanağını sıkmıştım. Daha sonra lavaboya doğru ilerlemeye başladım. Uzun uğraşlar sonucu henüz alışamadığım lavaboyu nihayet bulmuştum. İçeri girdiğimde bir peçete alıp biraz ıslattım ve bacaklarıma dökülen çayı temizlemeye başladım. İçeri giren kızla kafam o yöne dönerken Hwa 'nın arkadaşı olduğunu anlamış ve kafamı tekrar çevirip konuşmaya başladım.

Ben: kavga gürültü için geldiysen şuan hiç uğraşamam.
Kız: adım Cho Hee ve ayrıca kavga için gelmedim. Başka bir şey için...

Elimdeki peçeteyi çöpe fırlatıp kıza doğru yürümeye başladım. Bir elimi cebime atıp diğer elimi muslukların bulunduğu yere koyup ayaklarım çapraz bir şekilde durdum. Biraz öne eğilip merakla sordum.

Ben: neymiş o başka bir şey?
Cho Hee: ben seninle takılmak istiyorum.
Ben: (kahkaha atarak) hadi yaa.. nedenmiş o
Cho Hee: Hwa Shin sürekli senin hakkında konuşup duruyor. Ayrıca beni ezmesinden çok sıkıldım artık.
Ben: neden sana güveneyim? Hwa ile bir planın olmadığını nerden bileyim ha?
Cho Hee: sen de haklısın ama ben söylediğim her şeyde ciddiyim. Zaten Hwa 'ya senin yanına geleceğimi söyleyince bir daha istesemde onun yanına gidemeyeceğimi söyledi. Zaten artık gitmek istemiyorum. Ama eğer arkadaş olmayı kabul etmezsen seni anlarım. Neyse sen düşün ben gideyim. Görüşürüz..

Kız el salladıktan yavaş adımlarla lavabodan çıktı. Kıza güvenip güvenmemek arasında kalmıştım. Biraz deneyecek gözlemleyecek ondan sonra karar verecektim. Soğuk çayı üzerimden temizlediğimi düşünüp lavabodan çıktım ve tekrar kafeteryaya girdim.

Jimin: biraz daha dursaydın sana bakmaya gelecektim.
Ben: kaybolmam Jimin o kadar da değil. Sen de beni fazla küçümsüyorsun hee...
Jimin: ondan değil. Hwa 'nın arkadaşlarından biri burda bağırdı sonra senin peşinden geldi. Hwa 'da bir daha istesen de yanına gelemezsin falan dedi. Sende tek olunca onlara da güven olmayınca haliyle merak ettik.
Jungkook: sana bir şey dedi mi?
Ben: arkadaş olalım mı dedi. Hwa beni sürekli eziyor dedi. Sonra da sen düşün bana cevap verirsin dedi gitti.
Yoongi: hayır.

Hepimizin kafası aynı anda Yoongi 'ye dönünce Yoongi bana bakarak konuşmasına devam etti.

Yoongi: onunla yada her hangi bir arkadaşıyla takılmıyorsun.
Ben: nedenmiş o? Bence gayet iyi bir kıza benziyor.
Yoongi: ama sadece benziyor işte sıkıntı orada.
Ben: bana karışmayı kes artık.

Sinirle ayağa kalktım ve diğerlerine sınıfta görüşürüz dedikten sonra ilerlerken Yoongi beni durdurdu.

Yoongi: uyarmadın deme.
Ben: iyi. Eğer düşündüğüm gibi biri değilse bizzat ben hatırlatacağım.

☸️☸️☸️☸️☸️☸️☸️
Cho Hee: ya sen ne ara kaynaştın ki onlarla?
Ben: (gülerek) emin ol ben de bilmiyorum.

Cho 'nun sırasında oturmuş konuşuyor gülüşüyorduk. İyi bir kız gibi duruyordu. Ama onun için değil de sırf Yoongi'nin inadına kızın arkadaşlık teklifini kabul etmiştim. Sonunda zilin çalmasıyla birlikte grup içeri girerken Jimin kaş göz işareti yaparak beni çağırmıştı. Cho Hee 'ye döndüğümde hayranlıkla Jungkook 'a baktığını görmüş sırıtmama engel olamamıştım. Cho Hee 'yi dürtüp "ben yerime geçiyorum" dedikten sonra Cho 'nun kafa sallaması üzerine oturduğum masadan kalkmış ve yerime geçmiştim.

Jimin: cidden o kızla arkadaş mı oldun?
Ben: evet..
Jimin: of Hye ya.. bizi unutucaksın değil mi? Artık onunla takılacaksın..
Ben: (gülerek) sizi unutmayacağım. Ama aklımda daha güzel bir fikir var.
Jimin: neymiş o?
Ben: bak şimdi...

🎆🎆🎆🎆🎆
Jimin: Yoongi hayatta kabul etmez.
Ben: ama sonuçt-
Jimin: Hye üsteleme hem Jungkook 'da kabul etmez böyle bir şeyi hepimiz gibi..
Ben: ya Jimin ama yap-
Jimin: Hye hayır dedim. Nerede o akıllıca konuşan Hye ha? Nerdeymiş? Seni seviyorum ama böyle bir şeyi ben bile kabul etmem.
Ben: (sessizce) sen kabul etmezsen ben yaparım.
Jimin: anladın mı? Böyle bir şeye de bulaşma tamam mı?
Ben: iyi tamam.
Jimin: o zaman konu tekrar açılmamak üzere kapandı değil mi?
Ben: tamam kapandı..
Jimin: güzel.

Hocanın gelmesiyle ders başlamıştı. Gözüm ister istemez Cho Hee 'ye takıldı. Arada hocaya arada da Jungkook 'a bakıyordu. Jungkook 'un ne yaptığına bakarken göz göze gelmiştik. İçten bir şekilde gülerken Jungkook ise göz kırpmıştı. Tekrar önüme döndüğümde hocanın bana değişik bakışlar attığını gördüm. Hocaya da uyduruk bir gülüş attıktan sonra hoca konuşmasına devam etti.

Hoca: dediğim gibi bu sene son olduğunuz için ve üniversite sınavı falan olduğu için de 1 hafta sonra motivasyon kampımız var her sınıfı ayrı götürüyoruz.
Sınıftan biri: katılmak zorunlu mu?
Hoca: evet.
Yoongi: aman ne güzel.
Hoca: bir şey mi dedin Yoongi?
Yoongi: boşverin.

Yoongi 'ye dönüp baktığım sırada o da bana dönmüştü. "Napıyorsun?" Bakışlarımı atarken o da "oturuyom sen napıyosun?" Bakışları atmaya başladı. İstemsizce gülüp önüme döndüm. Kampın 1 hafta sonra olması benim için avantajdı. Aslında kampın kendisi benim için avantajdı. Bu sayede planımı gerçekleştirme fırsatım daha fazlaydı. İyilik için yapıyordum sonuçta. Üstelik aklımdaki planı yapmazsam içim rahat etmeyecekti. Bir yandan bir şansım daha vardı. Yaklaşık 2-3 gün sonra doğum günü partim vardı. Her ne kadar zor olsa da sonuç güzel olacaktı. Yani en azından Jungkook için... Çocuk saplıktan kurtulacaktı yani...

Jimin: ne sırıtıyorsun?
Ben: hiiç öylesine..
Jimin: he he aklında yine bir şeyler var ama bence deneme derim. Ha bu arada ekleyeyim bir şey olursa işin içinde ben yokum he.. ona göre...
Ben: merak etme Jimin sonuç güzel olacak eminim...

BÖLÜM SONU....

School |M.Y.G|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin