•'17'•

194 12 18
                                    

Haftalar sonra Chin So hoca dersimize girmeye sonunda tenezzül etmişti. Herkes ayağa kalkarken Chin So hoca herkesin oturmasını ama benim onunla odasına gelmemi söyledi. Anlamaz şekilde yerimden ayrılıp Chin So hocayı takip etmiştim. Sonunda odasına gelmiş ve beni oturtup karşıma oturmuştu. Bir müddet öylece yüzüme baktıktan sonra konuşmaya başlamıştı.

Chin So: eee.. Hye Dae naber?
Ben: iyiyim. Ya siz?
Chin So: iyiyim. Seni buraya ne için çağırdığımı merak ediyorsun değil mi?
Ben: oh evet..
Chin So: yakın zamanda bir seyahate çıkacağım. Ancak yanıma bir arkadaş lazım. Ne dersin?
Ben: ne-ne yani? Beni mi çağırıyorsunuz?
Chin So: siz demekten vazgeç bence sen diyebilirsin ve ayrıca evet istemez misin?
Ben: neden SİZİNLE SEYAHATE çıkayım?
Chin So: eğlenirdik Hye.. fena olmazdı.

Aniden ayağa kalkmıştım ve kapıya doğru ilerlerken konuşmuştum.

Ben: siz benim öğretmenimsiniz bunun farkına varsanız ve aradaki öğrenci-öğretmen ilişkisini bir kavrasanız iyi edersiniz.

Chin So hoca kolumdan tutmuş ve çıkmamı engellemişti. Korkmuyordum ama tırsıyordum. Ona belli etmemeye çalışarak konuşmaya başlamıştım.

Ben: sizden korkmuyorum. Beni bırakın yoksa avazım çıktığı kadar bağırırım.
Chin So: hiç bir şey yapamazsın.

Aniden kapının açılmasıyla içim rahatlamıştı. Bir öğrenci gelmişti.

X: Chin So hocam bir soru sorabilir miyim? Se-selam Hye...
Ben: selam. Seni bir yerden hatırlıyorum sanki.
X: evet olabilir. Geçenlerde Seokjin 'e yardım etmiştim. Tepsi taşıması için. Ordandır. Bu arada adım Jung Hee.
Ben: ah.. evet. Her neyse ben gitmeliyim.

Son kez Chin So hocaya baktıktan sonra hızla odadan çıkıp sınıfa doğru koştum. Bu adam ne istiyordu böyle? Ne sanıyordu kendini? Beni cidden sinir ediyordu. Sonunda sınıf kapısına gelmiş ve derin nefesler alıp içeri girmiştim. Benim içeri girmemle sınıfa sesizlik bürünmüştü. Kısa süreli bir sessizlikten sonra herkes eski konuşmasına devam etmiş ben de yerime oturmuştum. Jimin bana dönüp yüzüme iyice bakmış ve konuşmaya başlamıştı.

Jimin: Hye? Ne oldu sana bembeyaz olmuş suratın.
Ben: bi-bişey yok Jimin.
Jimin: sen gelsene benle.

Jimin ayağa kalkmış ve beni de bileğimden tutup ayağa kaldırmıştı. Sınıftan çıkarken tek kelime dahi etmemiş ve Jimin 'in beni sürüklemesine izin vermiştim. Sonunda yine o karanlık boş koridora geldiğimizde durmuş ve konuşmuştu.

Jimin: ne dedi sana?
Ben: bişey demedi Jimin.
Jimin: Hye.. anlat hadi bana.
Ben: Chin So hoca yakında bir tatile gidecekmiş ve beni de götürmek istedi. Sizinle tatile çıkmayacağım dedim ama bana siz değil sen de ayrıca eğlenirdik tarzı şeyler söyledi.
Jimin: neden odadan çıkıp gelmedin?
Ben: izin vermedi. Kapıyı tuttu ve çıkarmadı. Jung Hee diye bir çocuk gelince ben de hemen odadan çıktım.

Jimin sinirle ellerini sıkarken ben korkuyla yüzüne bakıyordum. Gözlerini kapatmış sakin kalmaya çalışıyor gibiydi. Tekrar konuşmaya başlayınca beni susturup sarılmıştı.

Ben: Jimin bi-

Jimin 'in sarıldıktan sonra söylediği şeyle önce ne diyeceğimi bilememiş ama bir süre sonra konuşmuştum.

Jimin: bir daha asla yanımdan ayrılmayacaksın. Ayrıca bir daha o adamla asla muhattap olmayacaksın.
Ben: ta-tamam. Ama korkuyorum.
Jimin: ayrıca kural iki ben yanındayken asla korkmayacaksın.

💫💫💫💫💫💫💫💫💫
Sonunda uzun öğlen arasına girmiş dışarıda oturuyorduk. Hwa Shin bize doğru yaklaşırken ayağa kalkmış ve ona doğru ilerlemiştim.

Ben: ne var?
Hwa Shin: Taehyung 'la konuşmam gerek. Çekil.
Ben: ne konuşacaksın Tae 'yle?
Hwa Shin: Hye çekil şuradan.

Hwa beni biraz itip Taehyung 'un yanına oturmuş ve konuşmaya başlamıştı.

Hwa Shin: naber Tae?
Taehyung: Tae mi? Benim adım Tae değil Taehyung ayrıca ne istiyorsun?
Hwa Shin: Hye Dae Tae diyor ona bir şey demiyorsun. Neyse Min Ji senden çok hoşlanıyormuş ve onunla konuşmanı istiyor.
Taehyung: birincisi Hye Dae ile kendini bir tutma senden bin kat daha değerli Bizim için. İkincisi Min Ji kendine hoşlanacak başka birini bulsun. Ben zaten birinden hoşlanıyorum. Bay bay Hwa.

Hwa tip tip bana baktıktan sonra kalkmış ve okulun içine doğru yürümeye başlamıştı. Jimin elindeki çay dolu tepsiyle gelirken Hwa Jimin 'e omuz atmış ve bütün çaylar dökülmüştü. Jimin kendini hemen çektiği için üstüne fazla gelmemişti. Ancak ben bu kızı dövmek için yer aradığım için hep birlikte oraya doğru koşmuş diğerleri Jimin 'in yanına giderken ben Hwa 'nın yanına hızla yaklaşmıştım.

Hwa: yanlışlıkla oldu Jimin. Abartma.
Ben: yanlışlıkla kimse kimseye omuz atmaz Hwa.

Ellerimle Hwa 'nın saçlarını tutmuş ve bağırmıştım.

Ben: ay pardon elim yanlışlıkla saçına takıldı.
Hwa Shin: ya Hye ayyy!!
Min Ji: Hye bıraksana  kızı!
Ben: benden, Cho Hee 'den ve diğer arkadaşlarımdan uzak dur Hwa. Anladın mı beni?!

Yoongi olanları görmüş ve bizi ayırmaya gelmişti. Bir yandan kolumu tutup çekerken bir yandan da bir şeyler söylüyordu.

Yoongi: Hye bırak şunu kendi haline dolaşsın.

Yoongi sonunda kolumu Hwa 'nın saçından ayırmıştı. Yoongi 'den kolumu kurtarıp Hwa 'ya yaklaştım ve sessizce konuştum.

Ben: (sessizce) özellikle de Yoongi 'den uzak dur yoksa bir dahaki sefer bu kadar çabuk kurtulamazsın.

Yoongi 'nin kolumu tutup bu sefer hızlıca çekmesiyle ona çarpmam bir olmuştu. Bu sefer iki eliyle karnımdan tutunca birden yerden havalanmıştım.

Ben: Yoongi tamam yürüyorum abartma. Ayy!!

Yoongi sonunda bırakmış ve iki eliyle omzundan tutup yeniden konuşmaya başlamıştı.

Yoongi: ne oluyor Hye? Napıyorsun?
Ben: görmedin mi kızı resmen bilerek yaptı.
Yoongi: fazla abartmadın mı sence de?
Ben: hayır abartmadım. Arkadaşlarıma dokunup onlara zarar veremez. (Daha da yaklaşarak) özellikle ben buradayken sana Yoon. O kız sana dokunamaz yanından bile geçemez. Çok mu abartıyorum? Evet abartıyorum.

Jimin 'in yanına gitmek için ilerleyeceğim sırada Yoongi kolumu kavramış ve kendine geri çekmişti.

Yoongi: şaka mı bu yoksa sen biraz aşık falan mısın?

Yoongi 'ye son bir bakış attıktan sonra Jimin 'in yanına gitmiştim. Jimin üstünü peçete ile kurulamaya çalışıyordu. Yanına yaklaştım ve kolunu tutup konuştum.

Ben: iyisin değil mi?
Jimin: ben iyiyim ancak Hwa için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Kuaför parası boşa gitmiş gibi.

Herkes kahkaha atmaya başlarken istemsizce ben de gülmüştüm. Namjoon 'un konuşmasıyla gülüşlerimiz çoğalırken gözüm Jungkook 'a çarpmıştı.

Namjoon: kavga olursa falan kesin Hye Dae 'yi çağıracağım.

Jungkook konuşulanları dinliyor ama herkes gibi kahkaha atmak yerine sadece tebessüm ediyordu. Sanki morali bir şeye bozulmuş gibi... Sanki dinliyor ama anlamıyor da başka bir şey düşünüyor gibi bir hali vardı ve bunun sebebinin Cho Hee 'den kaynaklı olması da muhtemeldi sanırım. Eğer cidden seviyorsa böyle olmuş olabilirdi. Ya da başka bir şey de olmuş olabilirdi. Ama hayatta istediğim tek şey artık Cho Hee ve Jungkook 'un sevgili falan olmasıydı. Böylece hem Cho Hee hem de Jungkook üzülmeyecekti. İkisini de böyle görmek tabi ki hoş değildi. Onun dışında bir de Yoongi vardı tabii. Bundan öncesine kadar erkeklerden nefret eden ben ne ara Yoongi 'ye bu kadar bağlanmış sanki saplantılı aşık rolüne girmiştim?

BÖLÜM SONU~~~~

School |M.Y.G|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin