-10-

12.2K 712 107
                                    


Yemek güzel başlamıştı. Evet çok şık bir restorana geldik ve tam bir sosyete gibi karşılandık. Her şey iyi gidiyordu. Ta ki yemekler gelene kadar. Yemekler gelince ne mi oldu?

"Yağmur sen etini yiyor musun yemeyeceksen alabilirim. Ve Esen sende pilava hiç dokunmadın, görmedim sanma. Yağız kolayı içecek misin abi?"

Baran... ah be oğlum. Allah seni bildiği gibi yapsın diyeceğim ama yapacağını yapmış çoktan. "Hep bu kadar çok mu yer?" dedi Hira korkmuş gözlerle Baran'a bakarak.

"Bu az bile." dedim. Gerçekten az hali buydu.

"Yağmurcuğum geçmiş olsun bu arada. Hastalığını ne bu kadar çabuk geçirdi merak ediyorum." dedi Bora gözlerini kısarak. Yağmur bir süre konuşmadı. "Annem ve kocakarı ilaçları sağolsun Boracığım. Çok yararlılar." dedi Yağmur ve göz ucuyla Esen'e baktı. Şu an onu boğmak istiyor. Biliyorum çünkü o benim üçüzüm. Ama Esen ona değilde... garsona bakıyor. Ne garsonu be?

"Nereye bakıyorsun kuzi?" dedim ve Esen hızla bana döndü.

"Ne? Hiç... hiç bir yere kuzi." dedi Esen ve hızla etini kesti. Bu kız bir şey saklıyor. Hemde benden. Hani benim gibi mükemmel bir kişilikten bir şey saklayabiileceğini düşünüyor. Çok güldüm. "Emin misin?" dedim imayla.

"Emin değilim Esen'im canım." dedi ve yemeğine devam etti. Ah bu kalitesiz espri ortamında nasıl bulunuyorum ben?

"Tatlıyı şimdiden alsak mı?" dedi Baran.

"Bende çok güzel bir tatlı var bak. Hiç yedin mi daha önce?" dedim beş kardeşi göstererek. Ah bu çocuk...

"Eee Yağmur, yemeğine dokunmamışsın. Hastalıktan yeni çıktın güç toplaman gerek." dedi Bora pis pis gülerek. Bu çocuk hasta olmadığını biliyor lan.

"Pek aç değilim. Baran ister misin?" dedi Yağmur ve tabağı Baran'a uzattı. Tabi ki ışık hızıyla Baran tabağı aldı. Ye lan tabağı da ye anasını satayım.

"Neden kimse gülmüyor?" dedi Hira. Ortam kıza garip geldi tabi. Benim bünye alışkın. "Yağmur bugün keyifsiz. Baran sadece yemeği düşünüyor. Esen garsonu kesiyor ve Bora... o da üçüzümü tavlamakla meşgul. Sanırım bu yüzden." dedim gülerek. Ne normal kişileriz biz(!)

"Anladım." dedi Hira ve yemeğine döndü. Bu kadar çabuk mu anladı? İlginç.

"Şu geçen geldiğimizde olan garson değil mi?" dedi Yağmur Esen'e. Geçen geldiğimiz derken? Daha öncede mi geldiniz buraya? Hemde bensiz! Vay vay vay...

"Hım o galiba." dedi Esen. Umursuyorsun, çabalama boşuna.

"Adı neydi onun? Hah Enis." dedi Yağmur ve bunu deyince Bora'nın gülücükler dağıtan yakışıklı yüzü düştü. Enişte kıskandı mı ne? 

"Aklıma Enes dayı geldi. Ne yapıyorlar ki acaba?" dedi Baran. Kafasını yemekten kaldırıp konuştu. İnanamıyorum!  "Bir ara ziyaretine gideriz. Hem Mirsuyu da görmüş oluruz." dedim. Hira Mirsu sözünü der demez bana baktı. Sende mi kıskandın polyanna torunu?

"Ah unutmadan. Yarın okulu asıyoruz ve Yiğit'i görmeye gidiyoruz. Uzun süredir aramıyor bizi kerata." dedim. Yiğit bizim çocukluk arkadaşımızdı. Bir ara Yağmur onu deli gibi seviyordu ama geçti tabi. Yani öyledir herhalde.

"Yiğit?" dedi Bora.

"Ha o şey değil mi Yağmur'un plato...ee çocukluk arkadaşı." dedi Esen. Büyük bir pot kırdığının farkında değildi. "Sevdiğin adama mı gideceksin Yağmur?" dedi Bora ve Yağmur omuz silkti.

"O uzun zaman önceydi. Açıklama yapmak zorundada değilim!" dedi hızla ve kolasını içti. Bora yemeğe geldiğine bin pişman olmuştur herhalde. Neyse canım bedava yemek baldan tatlıdır.

Benden SanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin