Chapter 10

6.4K 565 1.6K
                                    

Harry kolunun altına sıkıştırdığı kitapla ve dizüstü bilgisayarıyla birlikte kampüsteki kafeye girdi. Boş bulduğu pencere kenarındaki masaya yerleşti, kitaplarını üst üste dizerek bir kenara bıraktı. Üzerindeki ceketi çıkarttı ve sandalyesinin arkasına astı. Sonra da bilgisayarını önüne koyup çalıştırma düğmesine baktı.

O eşyalarını yerleştirmekle meşgulken, garsonlardan biri siparişini almak üzere masaya geldi. Harry menüye bile bakmadı, fındıklı karamelli latte isteyerek onu geri gönderdi.

Aslında biraz ders çalışmak için gelmişti ama Skype'ta Calum tarafından bir görüntülü arama gelince, kitaplarını bile açmadı. Kulaklığını bilgisayara takıp aramayı cevapladı.

Ekranda en yakın dört arkadaşını görür görmez gülümsedi. "Selam!" dedi neşeyle. Arkadaşları da hep bir ağızdan ona selam verdi. Luke'un saçları uzamaya başlamıştı ve Michael yine saç rengini değiştirmişti. Onun dışında her şey aynı görünüyordu.

"Nasılsın kurbağa boku?" diye sordu Calum. Ashton yüzünden Harry'nin adı kurbağa boku olarak kalmıştı.

Harry gülerek "İyiyim, gayet iyiyim. Siz nasılsınız küçük kadınlar?" dedi. Ashton anında kameraya orta parmağını gösterirken Luke "İyiyiz, bildiğin gibi." diye cevap verdi.

Michael yüzünü ekrana yaklaştırdı, gözlerini kısarak ona baktı. "Ee Harry, bize ne zaman şu aptal kuzeninle aranda neler geçtiğini anlatacaksın? Hala konuşmadınız mı?"

Onların bildiği en son şey, Louis'nin Harry'i öpüp evden kaçmasıydı. Ashton ve Michael bunu duyunca küfretmeye başlamıştı. Luke önce sevinmiş, sonra evden kaçması sebebiyle o da Ashton ve Michael ile birlikte küfretmeye başlamıştı.

Calum ise onları sakinleştirmeye çalışmıştı. Üç çocuk öfkesini kontrol altına alınca, bu sefer Calum küfretmişti.

"Aslında konuştuk. Dün. Ama çoğu şeyi hatırlamıyorum çünkü biraz sarhoştum. Yine de aramızdaki sorunları düzeltmeyi başardık ve bundan sonra iyi arkadaşlar olacağımızdan eminim."

Louis aklını başına almıştı. Harry salonda uyuyakaldığından emindi ama uyandığında kendi yatağındaydı. En azından bu sefer Harry'i olduğu yerde bırakmak yerine yatağına yatırıp üstünü örtmeyi akıl edebilmişti.

"Komikmiş." dedi Calum arkasına yaslanırken. "Biriyle öpüşüp arkadaş kalmak hayatımda duyduğum en saçma şey."

Michael başını yana yatırdı, Calum'a baktı. "Niye öyle diyorsun, Ashton ve sen hala arkadaşsınız?"

Harry ile Luke gülmeye başlarken Ashton Michael'ın koluna yumruk attı. "Siktiğimin olayının üzerinden kaç yıl geçti, kapa çeneni!"

Ashton çok fazla sarhoş olduğu bir günde, daha doğrusu 17. yaş gününde teker teker herkese sarılırken yanlışlıkla Calum ile öpüşmüş, Calum da onun kadar sarhoş olup onu kendinden uzaklaştırmadığı için ikisi alay konusu olmuşlardı.

"Hala Calum ve abim için bir umudum olduğu gibi, Louis ve senin için de umutluyum." dedi Luke gülerek. Calum elleriyle yüzünü kapatmakla yetinirken Ashton ayağa kalktı. "Sen mi kaçarsın ben mi kovalayayım?"

Luke da onunla birlikte ayağa fırladı ve ikisi birden koşarak kameranın görüş açısından uzaklaştı.

"Sanırım onları durdurmalıyız." dedi Calum ikisinin arkasından bakarken. Sonra omuz silkti. "Neyse, film izleyelim mi Mike?"

Michael hevesle başını salladığında Harry kıkırdadı. "Hadi siz filminizi izleyin, ben de biraz ders çalışayım." dedi. Ve garsonun masaya ne zaman getirdiğini bile anlamadığı kahvesinden küçük bir yudum aldı.

TRY NOT TO GET MARRIEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin