Chapter 7

5.4K 574 1.8K
                                    

"Ve ben de bu kadar gizemli bir oda görünce dayanamadım, kalktım, odaya girdim." dedi Niall heyecanla. Harry onun neden bahsettiğini bilmemesine rağmen başını salladı, "İyi yapmışsın." diye cevap verdi.

Eve dönmek için Ed'in gelmesini bekliyordu. Dersi bitince Ed onlara katılacaktı, Niall yurda dönecekti ve Harry de Ed ile birlikte otobüs durağına gidecekti.

O gelene kadar kampüsün bahçesinde takılıyorlardı. Harry'nin gözleri biraz ilerideki Louis'ye odaklanmış durumdaydı. Yanında ultra yakışıklı esmer biri vardı, oysaki lanet olası Kanada'da insanlar beyaz tenli olmalıydı. Harika bir şekilde esmer değil. Louis de onu çekici mi buluyordu?

Elbette öyle olmalıydı, yakışıklı ve esmer biri tabi ki Harry'e bin basacaktı.

Niall "Sen beni dinlemiyorsun!" diye yakındığında Harry hala oraya bakıyordu. "Saçmalama Ni. Elbette seni dinliyorum." dedi. Bu sırada Louis şu yakışıklı oğlanla gülüşmeye başlamıştı. Harry buraya geldiğinden beri hiç onun böyle içten güldüğünü hatırlamıyordu.

Niall ise artık onun kendisini dinlemediğinden emindi. "İşte Harry sonra ben içeri girdim bir baktım, Kral Arthur, Merlin ve Lancelot oturmuş poker oynuyorlar."

"Öyle mi?" diye sordu Harry ilgisizce.

"Evet, öyle. Ben de şaşırdım. Dedim ki; Kralım siz burada ne arıyorsunuz? O da Merlin'in sihirli güçlerini kaybettiğini, kafası dağılsın diye poker oynamaya geldiklerini söyledi."

"Ne kadar hoş..."

"Hatta, Lancelot benim de oynamam için ısrar etti. Birkaç el oynadım. Kral Arthur beni çok yetenekli buldu, şövalye ilan etti. Ara sıra Camelot'taki saraya gidip diğer şövalyelere poker oynamayı öğreteceğim."

"Bu çok iyi Niall."

"Sikeceğim artık Harry! Aklın nerede senin?"

Harry onun bağırdığını duyunca irkilerek kendine geldi. "Özür dilerim." dedi sadece. Gerçekten onu dinlemiyordu ve inkar etmek için de artık çok geç olduğunun farkındaydı.

Niall onun dakikalardır baktığı yöne döndüğünde Harry'nin kuzenini gördü. Gülümsememeye çalışarak Harry'e baktı. "Kıvırcığım, şu ilerideki ufak tefek şey senin kuzenin değil mi?"

Harry "Yaa, evet. Hiç fark etmemiştim." dedi sahte bir oyunculukla. Oysa ki bir süredir onun esmer pislikle ne kadar yakınlaştığını izliyordu.

"Yanındaki erkek arkadaşı mı? Ne kadar yakışıklıymış. Evinize geliyordur, görüyorsundur."

"Benim evime gelemez!" diye bağırdı Harry aniden. Niall gülmemek için dudaklarını birbirine bastırınca, Harry ne kadar saçma bir çıkış yaptığını anladı. "Yani, biz Louis ile önceden anlaştık. Eve sevgili veya arkadaş getirmek yok. Ya da yanındaki sik kafalı onun neyiyse işte."

Ed "Hangi sik kafalı?" diye sordu nefes nefese. Arkadaşlarının yanına geldiğinde duyduğu ilk şey bu olmuştu.

Harry sustu, Niall ise başıyla Louis'yi işaret etti. "Sevgili kuzeninin yanında başka bir erkek görünce çıldırdı da." dedi gülerek. Ed oraya bakınca biraz şaşırdı. "Zayn'i mi kıskandın?"

"Onu tanıyor musun?" diye sordu Harry. Ed başını salladı. "Evet tanıyorum. Zayn Malik işte, yurtta Niall'ın oda arkadaşı. Hatta Niall sürekli sevgilisiyle odayı işgal etmesinden yakınıyordu. Üst sınıflardan biriyle çıkıyor ama adını unuttum."

Birkaç saniye sessizlik oluştu. Harry şaşkınca Niall'a döndü. "O senin oda arkadaşın mı?" diye sordu. "Ve sevgilisi de var ama sen bana bunu söylemedin?"

TRY NOT TO GET MARRIEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin