Chapter 18

6.2K 507 661
                                    

Londra'da değişen bir şey yoktu. Hava her zamanki gibi 20 dereceydi, yağmur yağıyordu. Güneş batmıştı. Hava ise tam kararmamış, gökyüzü maviliğini korumaya çalışarak lacivert bir renge bürünmüştü.

Akşam saati olduğu için insanlar ve arabalar sokakları, yolları tamamen doldurmuştu. Çoğu insan işten çıkmanın verdiği yorgunlukla eve dönerken bir takım insan da ikinci işini yapmak üzere başka bölgeye doğru gidiyordu.

Bunları yıllarca görmesine ve izlemesine rağmen, Harry artık kendisini buraya ait hissedemiyordu. Kanada'ya, onun soğuk havasına, samimi ve kibar insanlarına alışmıştı. Tek odalı loft dairelerine alışmıştı, rengarenk döşenmiş mutfağına, her sabah o mutfaktan yayılan çay kokusuna, mutfağa açılan salona, merdivenlerin üstündeki küçük odalarına...

Aylar önce Kanada'ya giderken ailesinden ve arkadaşlarından ayrılmanın verdiği üzüntüyü hatırlıyordu. Elinde bavuluyla sessiz sessiz ağlamıştı, yalnız kalmıştı.

Buraya, ona aylar boyunca aile ve arkadaş olan kuzeniyle birlikte geri dönmek tuhaftı. Giderken birbirlerinin yüzüne bile bakmamışlardı. Şimdi eski bir taksinin arka koltuğunda Harry iyice Louis'ye sokulmuş, gözleri kapalı bir şekilde onun kokusunu ve sıcaklığını doyasıya hissediyordu.

Louis onun aklından neler geçtiğini hiç bilmeyerek sessizce Harry'nin saçlarını okşuyordu. Onun düşünceleri daha farklıydı. Ailelerinden ilişkilerini gizleyeceklerdi ve bu Louis için sevgilisini rahatça öpemeyeceği, onunla konuşup gülemeyeceği rahatsız edici günlerin gelmesi demekti.

Yine de ikisi de ailelerini özlemişti. Çocuklarının geleceğini duyduklarında, iki taraf kendi aralarında bir anlaşma yapmıştı. Bir süre herkes Louis'nin ailesinin evinde kalacaktı, sonra birlikte Harry'nin ailesinin evine geçeceklerdi.

"36 sterlin." dedi taksi şoförü. Bu ikisinin de irkilmesine, düşüncelerinin bölünmesine yol açtı. Louis ceketinin cebine ulaşabilmek için kolunu Harry'nin omzundan çekmek zorunda kaldı. Cüzdanından bir miktar para çıkartıp adama uzattı.

Paranın üstünü alınca kapıyı açtı ve Harry ile birlikte arabadan indi. Bagajdan küçük bavulu aldı. Ev hemen önlerinde olmasına rağmen, 10 adımlık mesafede bile sevgilisinin elini tuttu.

"Hazır mısın?" diye sordu Harry tam kapının önündeyken. Louis "Senden uzak kalmaya mı? Kesinlikle hayır." dedi dürüstçe. Harry bu eve en son geldiğinde kendisiyle tek kelime konuşmayan kuzeninin şimdi böyle düşünüyor olmasına gülümsedi.

"Beni rahatça ısıramayacaksın, sanırım ben buna oldukça hazırım."  dedi. Louis ona alaycı bir bakış attı. "Ve sen de beni öpemeyeceksin. Hazır olduğundan emin misin?"

Harry aniden kollarını onun boynuna doladığında Louis de elindeki bavulu yere bırakıp ona sarıldı. Farklı ülkelere gidiyor gibi davranmalarının ne kadar saçma olduğunu biliyorlardı ama bir süredir balayı çifti gibi her saniyeyi birlikte yaşamaya alışmışlardı. Niall'ın deyişiyle ördek ailesi olmuşlardı.

"Veda öpücüğü?" dedi Louis onun da bunu istediğini bilerek. Harry usulca başını salladı ve ikisi kısa bir süreliğine dudaklarını buluşturdu. Hala aralarında bu ilk kez gerçekleşiyormuş gibi bir elektrik oluşuyordu.

Yakalanma korkusuyla geri çekilen ilk kişi Harry oldu. Louis son kez onun alnını öptükten sonra zili çaldığında ikisi birbirinden bir adım uzaklaştı. Evdekiler de bunu bekliyormuş gibi kapı hızla ardına kadar açıldı ve Louis ile Harry kendilerini aile fertlerine tek tek sarılırken buldu.

Gemma'nın saçı uzamış, Lottie'ninki ise daha koyu bir sarıya boyanmıştı. İkisinin babaları Mark ve Robin aynı tarzda keçi sakal bırakmış, saçlarını aynı şekilde kestirmişti.

TRY NOT TO GET MARRIEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin