Chapter 28

8.4K 488 2.9K
                                    

Harry ve Louis evlerine geldiklerinde saat epey geçti. Okuldakilerin yaptığı yaza giriş partisinden dönüyorlardı. Haziranın sonuna doğru yapılmış bir parti olmasına rağmen hava soğuktu. Zaten Kanada'da yaz, temmuz ayının ikinci ve üçüncü haftasından ibaretti.

"Bu akşam Riley ve Troy'u birlikte gördün mü? Kavgalıydılar galiba." dedi Harry montunu çıkartırken.

Louis "Troy'u sarışın bir kızla gördüm ben, ayrılmış bile olabilirler. Bu ay herkes ayrılıyor zaten." diye cevap verdi. "Martha ve Abel da ayrılmış, biliyor musun?"

Harry onun önüne geçti, fermuarını açıp montunu çıkarttı. "Herkes biz değil işte." dedi şımarıkça. Elindeki montu vestiyere doğru rastgele attı. "Galibiyet öpücüğü?"

Louis gülerek kollarını onun beline sardı. "Bahane mi arıyorsun sen beni öpmek için?"

"Bahane bulmaya ihtiyacım var mı? Yüzüne yaklaşsam öpüyorsun zaten."

"Çilek bağımlısıyım." dedi Louis onu iyice kendine çekerek. Önce dudakları birbirine değdi. Sonra her zamanki gibi, Harry'nin alt dudağını emerek, arka arkaya öpücükler bırakarak devam etti. "Sen benim dönüm noktamsın."

Harry cevap verebilirdi ama bunun yerine dilini onun dudaklarının arasından kaydırdı. Hafifçe onun dilinin altına doğru ilerletti ve sonunda bir şekeri yalıyormuş gibi orada gezindi. Sadece üç saniye içinde nefes alış verişi bile düzensizleşmişti. Dudaklarını ayırmadan geriye doğru adımlar atarak evin içine doğru ilerledi.

Louis onun yaptığı her şeyi tekrarladı. Fakat Louis'nin öpücüğü daha derindi, daha sıcaktı ve içinde saf arzuyu barındırıyordu. Elinde olmayarak bunu daha da alevlendirmişti. Yine de asla Harry'nin istemediği bir şeyi yapmazdı.

"Aşkım," diye fısıldadı dudaklarını aralarken. Ama Harry onun konuşmasına izin vermedi. Ellerini sevgilisinin ensesine yerleştirip dudaklarını tekrar öptü. "Beni odamıza götür."

Louis belki de olabilecek en hızlı şekilde onu kucağına aldı. Önüne bakmaya, basamaklara takılmamaya çalışarak merdivenden yukarı çıktı. Bacakları öyle bir titriyordu ki, yürümesi mucize gibiydi.

Kucağındaki narin bedeni yatağa bıraktı. Boynunu öperken ellerini onun tişörtünden içeri soktu. Ne kadar gergin olduğunu hissedebiliyordu. Bu yüzden onu rahatlatabilmek için yukarı doğru çıktı. Göz kapaklarını öperek kapalı olan gözlerini açmasını sağladı. "Güzel gözlerini de tatlı gamzelerini de görmek istiyorum."

Harry onun gözlerinin mavisini izlerken gülümsedi. Yanaklarında hissettiği sıcak dudaklarla nefesini tuttu. Başını yukarı kaldırdı, boynunu öpmeye devam etmesini istedi. Louis bu harekete güldü. Yavaşça onun tişörtünü çıkarttı. Hemen sonra kendi kazağı da yeri boyladı.

Diğer kıyafetleri birer birer çıkarken Harry kesik kesik onu öpmeye çalışıyordu. Louis bir eliyle yatağa dayanmıştı. Diğer eli ise boylu boyunca uzanmış olan Harry'nin göğsünde gezindi. Hayali bir çizgi çekerek aşağıya, kasıklarına kadar geldi ve onun sırtının gerilmesine sebep oldu. "Lou!"

Louis gülümsedi. Göbek deliğinin altına birkaç öpücük bırakarak sevgilisini daha çok kışkırttı. Sonra yine başını onun yüzünün hizasına getirip dudaklarına yaklaştı. "Bunu gerçekten istiyor musun?"

Harry gözlerini kapatıp başını salladı. Zaten bu saatten sonra istememesi mümkün değildi. İhtiyaç içinde kıvranıyordu. "Louis, canım acıyacak mı?"

"Bilmiyorum. Ama söz veriyorum seni incitmeyeceğim."

Kapalı olan gözlerini açtı ve Louis ile göz göze geldi. İki elini koyacak yer bulamadığı için put gibi uzanmış bir haldeydi. Acemiliği her halinden belliydi. Konuşamayacak kadar utanıyordu. Hatta inlememek için bile kendini çok sıkıyordu.

TRY NOT TO GET MARRIEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin