Dün gece harikaydın.
Dün gece harikaydın.
Dün gece harikaydın.
Kafamda dolanan bu üç kelime, ciddi anlamda düşünce yetimi elimden almaya yetmişti. Gözlerimi kırpıştırarak bir Harry'ye, bir de Melanie denen o katıksız sürtüğe bakıyordum. Gerçekten... Onunla yatmış olamazdı değil mi?
''Ne saçmalıyorsun?!'' diye Melanie'yi tersleyince ilk başta biraz bozuldu ama sonradan yine o arsız sırıtışını yüzüne oturtmayı başardı.
''Ah, nasıl hatırlamazsın? Dün beni çok yordun ama.'' diyerek masummuş gibi gülümseyip kirpiklerini kırpıştırdı. Ani bir hareketle Harry yerinden kalkıp Melanie'nin üstüne atılacakken nihayet kendime gelip onu kolundan tuttum. Gerçi niye tuttuysam. Şuracıkta geberse umrumda olmaz.
''Seni orospu!'' Melanie'nin beti benzi atınca bir şey demeden yerine geçip oturdu. Biz ise hala ayaktaydık ve ben Harry'nin kolunu tutuyordum. Yavaşça kolunu bırakıp sırama oturdum. Ardından o da oturdu ama aramızda elle tutulur bir gerginlik vardı. O an oradan kalkmadım ya da ona çemkirmedim. Sadece sustum. Şu an sadece içimde bir burukluk vardı. Ah, hayır. Harry'yi kıskanmak falan değil. Sadece üç senedir Melanie'nin yaptığı hiçbir şeyi üstüme alınmamıştım. Ve bahse girerim ki bunu benim inadıma yapmıştı. Harry'yle ondan daha iyi bir ilişkimiz vardı. Sahi, o daha önce Harry'yle hiç konuşmamıştı ki. Sırf beni delirtmek için yaptığını biliyordum. Ve ilk kez yaptığı bir şey beni bu kadar etkilemişti. İşte içimdeki burukluk da bu yüzden. Sadece... Bilmiyorum. Şu an hiçbir şeyi bilmiyorum.
Bayan Maria sınıfa girdiğinde sesler kesildi. Bize günaydın deyip yerine geçip yoklamayı aldı ve derse geçti. Normalde çok sevdiğim kimyadan bile bir halt anlamıyordum. Dalgın bakışlarla tahtaya bir şeyler karalayan Bayan Maria'yı izliyordum. Birden önüme itilen kağıtla bakışlarımı önüme çevirdim.
''O kızın adı ne? -H'' Hah. Daha adını bile bilmiyor ve onunla yattı.
''Daha adını bilmediğin kızla yatman sence de biraz garip değil mi? -B''
''Sarhoştum. Önümü bile göremiyordum. -H''
''Pekala, bana hesap vermeni beklemiyorum. Adı Melanie. Dersi dinleyemiyorum. Beni rahat bırak. -B'' Yan taraftan bir oflama sesi geldiğinde hiç istifimi bozmadan tahtaya bakmaya devam ettim.
Son dersten önceki zil çaldığındabir şey demeden sıradan kalktım ve yavaş adımlarla lavaboya yürüdüm. Harry sınıftaydı. Bugün birkaç kere konuşma çabalarına girmiş, ama her defasında onu terslemiştim. Onun yüzünden üç senedir kaldırdığım kalkanıp inmişti ve Melanie zaferini doyasıya yaşıyordu. Bu yüzden de ona sinirliydim. Kapıyı iterek açtım ve içeride kimsenin olmamasına şükrederek kapıyı kapattım. Musluğu açıp avuçlarıma doldurduğum soğuk suyu yüzüme çarptığımda kapı açıldı ve içeri Melanie girdi. Kendimi sakin olmaya zorlayıp kopardığım peçeteyle yüzümü sildim ve çöp kutusuna atıp kapıya ilerlemeye başladım. Tam kulpu çevirmek için elimi uzatmıştım ki kolumdan sertçe tutarak beni engelledi.
''Çek şu lanet elini üzerimden.'' diye tısladığımda sırıtıp elini çekti ve göğsünde birleştirerek alayla bana baktı.
''Biliyor musun? Bu güzel bir his.'' Ona boş boş baktığımı farkettiğinde devam etti. ''Yani demek istediğim... En son seni bu şekilde gördüğümde 10. sınıftaydık. Ah şu Tate. Oldukça yakışıklıydı ha?''
Çenemi sıkarak ellerimi iki yanımda yumruk haline getirdim. Hayır, ağlamayacaktım. Ona istediğini vermeyecektim.
''Ona nasıl da aşıktın.'' Gözlerim yavaş yavaş dolarken ellerimi daha çok sıktım. Sanki mümkünmüş gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DIFFERENT [DEVAM ETMEYECEK]
FanfictionKendi masumluğunda hayatını süren bir kız... Ve masumluğun karanlıkla kaplanmış hali bir erkek, bir katil. O kadar farklılar ki... Bir o kadar da aynı. "Ben bir bataklığım, sen ise dal parçası. Ve sadece üç yol var. Eğer o dal parçası beni bataklıkt...