Bölüm 15- Akışına Bırakmak

358 45 12
                                    

İlk kez ithaf veriyorum :) (Sırasız)

@AycanFentyPerry

@smilerilayda

@Happines-1DHNZLL

@e_ceemm

@Yarennn1D

@EcrinSertgz

@neonbluee

@leydi_kitapkurdu

@1Dygckmk

@Turkish_Directioner

@HStyless

Unuttuklarım varsa üzgünüm... Beğenen ve yorum yapanlara ithaf vermeye çalışıyorum hatırladığım kadarıyla.

İyi okumalar :)

*Bölüm sınırı 10 vote + 5 yorum (Sınır geçilir geçilmez yeni bölüm gelecek) *

Harry

Elimdeki tepsiyle birlikte yavaşça merdivenleri çıkmaya başladım. Bella'ya verdiğim odanın önüne geldiğimde hafifçe kapıyı çaldım.

''Bella?''

Ses gelmeyince oflayarak tepsiyi yere bıraktım ve yere oturarak sırtımı kapıya yasladım. Boş beyinlinin tekiydim. Ona resmen kardeşinin katilinin kendisi olduğunu söylemiştim. Ve burada durmuş hala kapıyı açıp benimle konuşmasını bekliyordum. Ama ne yapayım? Benim de bazı zaaflarım vardı ve onu uyarmama rağmen üstelemesi tamamen onun suçuydu. Birkaç yıl önce ilk kez birini öldürdüğümde günlerce kabuslarımda katil olduğum yankılanmıştı ve o da bana bunu anımsatıp sinirlerimi bozmuştu.

O da kardeşinin ölümüyle ilgili kâbuslar görüyor. Hem de her gün.

İç sesimin hatırlatmalarıyla kendime bir kez daha lanetler okudum. Bencildim ve bunu inkar etmiyorum. Kafamı duvara dayayarak gözlerimi kapattım ve uyumuyor olmasını umarak yumuşak bir ses tonuyla onunla tekrar konuşmaya çalıştım.

''Aşağıda söylediklerim için ben...'' Derin bir nefes alıp o iki kelimeyi söylemeye çalıştım. İlk kez söylüyordum tamam mı? Bu benim için oldukça zordu. Çünkü şu ana kadar hiçbir yaptığımdan pişman olmamış, hatalı olduğum zamanlarda bile onların düşüncelerini umursamamıştım. Ama bu sefer farklıydı işte. Kapının arkasındaki kız bir şekilde beni kendisine çekmeyi başarmış, sürekli düşüncelerime girerek her fırsatta aklıma gelmeyi başarabilmişti. Ve en kötüsü de şuydu ki; ben bundan bir nebze bile olsun rahatsızlık duymuyordum. İşte bu yüzden bütün saçma gurur olayını ayaklar altına alarak o iki kelimeyi söylemeye kadar verdim. O kadar zor değildi, abartmamalıydım. ''...çok özür dilerim. Sana onları demeyi istemediğimi sen de en az benim kadar iyi biliyorsun.''

Tekrar bir ölüm sessizliği oluştuğunda aklıma gelen şeyle aniden yerimden kalkarak koridorun sonundaki çalışma odasına girip odamın yedek anahtarını aldım ve tekrar hızlı adımlarla odamın kapısının önüne geldim. Ne yaptığı umurumda değildi. Üstünü giyiniyor olsa bile umursamıyordum -ki zaten bu işime gelirdi-.

Anahtarı deliğe sokup iki kez çevirdim. Şükürler olsun ki anahtarı delikte bırakmamıştı. Muhtemelen kilitleyip sinirle odanın bir köşesine fırlatmıştı. Kapıyı yavaşça açarak başımı içeriye uzattım. Yatakta cenin pozisyonunu almış, yatıyordu. Sırtı kapıya dönük olduğundan uyuyup uyumadığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Yerdeki tepsiyi alıp yavaş adımlarla odaya girdim ve ayağımla iterek kapıyı kapattım. Seri adımlarla yatağın etrafından dolanıp bakışlarımı ona çevirdim. Gözleri kapalıydı ama göz kapaklarını sıktığı çok belliydi. Bu rol yapma çabalarına hafifçe tebessüm edip yatağın kenarına oturdum. Elimi tereddütle saçlarında gezdirirken göz kapaklarını biraz daha sıktı. Bu onu sadece daha sevimli gösteriyordu, ve bir de gerilen dudaklarını öpm- Ah ne diyorum ben Tanrı aşkına?

DIFFERENT [DEVAM ETMEYECEK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin