''Peki, sen benden gerçekten nefret ediyor musun?''
Hayır, etmiyorum.
Zihnime dolan kelimelere aldırmadan onun aksine gözlerimi gözleriyle birleştirerek cevap verdim.
''Evet, ediyorum.''
Birkaç saniye garip bir şekilde gözlerime bakınca gözlerindeki o yoğun duyguyu farkettim. Neydi o? Kırgınlık mı? Ah, hadi canım. Harry'den bahsediyoruz, ondan nefret ettiğimi söylediğim için bana kırılmış olamaz herhalde.
Ya olduysa? Onun da bir kalbi var.
İç sesime kulak asmayıp bakışlarımı ondan kaçırarak yatakta kıpırdandım ve bacaklarımı hareket ettirerek kalkmaya çalıştım. Karnıma saplanan büyük ağrıyla inleyerek elimi oraya götürdüm. Harry hemen belimden tutarak beni yatırmaya çalıştı ama buna izin vermedim.
''Dinlenmen gerekiyor Bella!'' Sinirle ona bakıp kaşlarımı çattım.
''Umurumda değil. Sıkılırım ben burada. Hem Charlotte nerede? Onun yanına gitmek istiyorum.''
''Aşağıda. Dean'le birlikteler, ama onların yanına gidemezsin. Charlotte'u çağırabilirim.'' Kafamı olumsuz anlamda sallayıp sert bakışlarımı sürdürdüm.
''İstemiyorum bana ne! Aşağıya ineceğim ben!''
''Ah, öyle mi? İn o zaman. Kendi başına nasıl inebileceksin bakalım!'' Gözlerimi kısarak ona baktıktan sonra belimden tutan kollarını hırsla çekip tekrar hareketlendim. Dişlerimi sıkıp ayağa kalkmayı başarabildiğimde birden başımın dönmesiyle Harry'nin yanımda bitmesi bir oldu.
''Tanrı aşkına! Neden bu kadar inatçı olmak zorundasın!'' Sinirle bana bakarken omuzlarından tutmaya devam ediyordum. Eğildi ve bacaklarımın arkasıdan ve belimden tutarak ayaklarımın yerle olan bağlantısını kesti. Küçük bir çığlık atıp omuzlarını daha sıkı kavradım.
''Ne yapıyorsun ya!''
''Seni aşağıya indiriyorum güzelim.'' Sinirle ona bakıp tısladım.
''Bana güzelim deme!'' Odadan çıkıp merdivenlere yaklaştığımızda bir anlığına göz ucuyla bana bakıp sırıttı.
''Pekala... güzelim.''
''Aghh!'' Sinirle başımı göğsüne yaslarken merdivenlerin bitmesini bekledim. Evet ona sinirliydim! Hem de çok! Neden mi? Çünkü onun yüzünden vurulm-
Ah, hadi ama... Seni önemsemediğini söylediği için sinirlisin. Bunu çok iyi biliyorsun.
Tanrı aşkına, bu neden umurumda olsun ki? Beni önemsememesini neden takayım? Ya da bana değer vermemesini, benden hoşlanmamasını, bana aşık olm- Ah, ne saçmalıyorum ben?
Harry'nin beni yavaşça koltuğa bırakmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp karşıdaki koltukta oturan Carlotte ve Dean'e baktım. Şaşkınca bana bakıyorlardı.
''Sen neden yatakta değilsin?'' Tam ağzımı açmış cevaplıyordum ki Dean'in sorusunu cevaplayan Harry, sözlerimin havada asılı kalmasına neden oldu.
''Kendisi keçi olunca...'' Ters ters suratına bakarken arkamdaki yastığı düzeltip ayak ucuma geçti.
''Keçi değilim ben!''
''Ah, öyle mi? O yüzden mi bana sinirlisin?''
''Ne saçmalıyorsun sen?!''
''Yukarıda seni önemsemediğimi söylediğimden beri bana böyle davranıyorsun!''
''Tanrı aşkına! Asıl senden nefret ettiğimi söylediğimden beri sen böylesin!''
''Nasılım?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DIFFERENT [DEVAM ETMEYECEK]
FanfictionKendi masumluğunda hayatını süren bir kız... Ve masumluğun karanlıkla kaplanmış hali bir erkek, bir katil. O kadar farklılar ki... Bir o kadar da aynı. "Ben bir bataklığım, sen ise dal parçası. Ve sadece üç yol var. Eğer o dal parçası beni bataklıkt...