İyi Ki Hayatımızdasın Hazza!

161 25 8
                                    

Evet. Sonunda geldi çattı 1 Şubat'ımız, hepimize hayırlı uğurlu olsun. Öncelikle bilmeyenleriniz illa ki vardır ve çok kişi sormuştu bu soruyu. Ben iki yıldır Directioner'im sevgili pıtırcıklarım. Ve yine iki yıldır Harry manyağıyım, bundan son derece gurur duyuyorum. Neler çektim ben bu hayranlık yüzünden ah bir bilseniz...

Lisenin ilk senesinde okul problemi yaşadım. Kısacası tercih yaparken ilk sıraya annemin istediği okulu, ikinci sıraya kendi istediğim okulu yazdık ve bam! İlk tercihe kabul edilince benim isteğim hayal oldu. Sonra ek tercih falan filan derken istediğim okula gittim. Ama tabii geç başlayınca bilirsiniz... Tüm gözler sizin üzerinizdedir ilk zamanlarda. Benim de öyle bir sıkıntım vardı işte. Tanışma evresi falan derken erkeklerden biri Directioner veya Belieber olup olmadığımı sordu, ben de Directioner olduğumu söyledim. Ve işte kıyametin koptuğu anlar... Erkekler tabii ki dalga geçmeye başladı, kızlar ise beni destekledi -şansıma sınıfta eski Directionerler çok fazlaydı-. Ertesi gün okula geldiğimde sınıfa bir girdim, duvarlarda boy boy One Direction posterleri, stickerları. Tahta 23-26 rakamlarıyla dolu. Neye uğradığımı şaşırdım doğal olarak. Hatta bir tanesinin, yanağına Harry'nin stickerını yapıştırıp 'Sena bak, Harry beni öpüyor!' dediğini hatırlıyorum. Günler bu şekilde birbirini kovaladı. Bir de bizim erkeklerin, kızlara erkek isimleri takma gibi ilginç bir takıntısı vardı. Benim ismim ne miydi? Sıkı durun. RamaZAYN. Sonra üşenmeyip bütün sınıf listesindeki isimlerinin sonunu 'Zayn'e uyarladılar. Arzu-ArZAYN, Zeynep-ZeyZAYN, Ozan-OZAYN gibi. Evet, bunu gerçekten yaptılar ve yine evet hiçbirinin garip ergenlerden farkı yoktu. Hatta İngilizce dersinde hoca bir alıştırma için iki kişi seçmişti. Alıştırma da şu; bir kişi tahtaya çıkacak ve diğer kişi ona İngilizce harfleri heceleyerek bir kelime yazdıracak. Tahtaya çıkan ben olunca da bana yazdırdıkları şeyi tahmin edebilirsiniz.. 'Directioner'. Bunun dışında derslerde bana seslenirken yirmi altı diyorlardı. Ama yirmi altı kiminki diye sorsanız Niall derler, orası ayrı olay. Ve gerçekten enteresandır ki, bu süreç içerisinde şunu fark ettim; erkekler One Direction hakkında bizden daha çok şey biliyor kızlar. Yani son moda One Direction haberlerini, gidip anti bir erkeğe sorsanız size anlata anlata bitiremez eminim ki.

Evdeki yaşantım zaten tam bir fiyasko. Annemi Directioner yapma yolunda emin adımlarla ilerlediğimi bilmenizi isterim. Yeni bir klipleri çıktığında annemle izliyorum, veya Dream Tv'de One Direction hafta sonu olduğunda oturup yine annemle izlemiştim. Annemin favorisi de Louis hatta dfjdbf. Babama gelirsek... Aramızda geçen diyaloglar Amerikan komedi filmleriyle yarışabilir düzeyde. Artık Harry'ye karşı nasıl bir cephe aldıysa adam, yolda görse boğacak. Ben de inadına evin içinde 'Harry'ye aşığım hiya!' diye koşturuyorum. Duvarlarımdaki posterler dev boy, takvim de yarı dev boy zaten. Babamın odama girdiği an ettiği cümle şu 'Ben bunlardan daha yakışıklıyım, git benim resmimi as.' Ben de babama yapmacık bir gülücük fırlatıyorum tabii ki. Ama zorla dinlettirdiğim şarkılar sonucu, 1D'nin şarkılarının güzel olduğunu kabul ettirdim. Bu da bir zafer, değil mi?

İşte gördüğünüz gibi... Directionerlik ve Harry aşkı sonucu katlandığım şeyler bunlar. Bunları yine yaşayacağımı bilsem diyeceğim beş kelime var; sonsuza dek One Direction aşkı.

Doğru, dünyanın en çılgın hayran kitlesiyiz. Ve bundan ölesiye gurur duyuyoruz. Dışarıdan bakıldığında bizim bu beş şapşala olan bağlılığımız garip ve saçma gelebilir, ama bu her şeye rağmen garip ve saçma değil. Bundan iki sene önce bana da saçma geliyordu, ama ben -diğer insanların aksine- bu tip hayran kitlesini yargılamıyordum. Ki bu bana düşmez zaten. İnsanların öz iradesi var, kimseyi bir şeyden vazgeçmesi için baskı altında bırakmıyordum, bırakamam. Directioner olmayan biri bizim hissettiğimiz duyguları yaşayamadığı gibi, aynı şekilde Harry hayranı olmayan biri de sahip olduğumuz bu olağan üstü sevgiyi bilemez. Şu ana kadar hiçbir sanatçının veya grubun hayranı olmayan ben, Harry Styles ismi geçtiğinde eridiğimi hissediyorum. Normal mi? Tabii ki hayır. Peki umurumda mı? Yine ve yine hayır, umurumda değil. Belki onu sadece bilgisayarda, telefonda veya televizyonda görüyor olabilirim. Belki onu hiç canlı canlı göremeyecek de olabilirim. Ama ben tüm bu gerçekleri göz ardı ederek iki yıldır hayranlığımı her gün ikiye katlayarak devam ettirebiliyorsam demek ki içimde gerçekten bir inanç, bir sevgi barındırıyorum. Moralim bozuk olduğunda Harry'nin sesini duymak beni istemsizce gülümsetiyor, veya sabah uyandığımda ilk gördüğüm şeyin Harry'nin bir resmi olması o gün boyunca daha sık gülümsememi sağlıyor.

Her şeyden önce Harry'ye olan takıntım bana bir amaç belirledi. Ben bu hikayeye Harry'ye olan hayranlığım sayesinde başladım. Burada o kadar güzel arkadaşlıklar kurdum, kitabım hakkında o kadar güzel ve destekleyici yorumlar aldım ki... Bu, ister istemez benim kendime olan güvenimi yükseltti. Sizin beklentilerinizi karşılamak için kendimi her yazışımda biraz daha geliştirmeye çalıştım. Daha çok azimle yazdım, her yazdığım cümleyi. İşte bu da hayatımda bir etkiye sahip oldu. En kolayından bir örnek vermek gerekirse;edebiyat dersi. Yazarlık sayesinde edebi dilim ciddi anlamda gelişti. Sınıfta bir kompozisyon, bir kitap raporu yazarken cümlelerim diğer arkadaşlarımın aksine çok daha düzgün ve anlamlı. Veya sınavlarda. Eskiden kendini yazıyla ifade edemeyen ben, şimdi sınavlardaki klasik sorularda öyle bir döktürüyorum ki kağıtta boşluk kalmıyor. İşte, sadece birine olan bir hayranlık bile hayatımızda böyle şeylere yol açabiliyor. 1994 yılının Şubat ayında doğan bu çocuk sayesinde oluyor bunlar.

Her ne kadar bir şeyler yazmaya çalışsam da Harry'ye olan sevgim, bağlılığım kelimelere dökülemeyecek türden. Hani derler ya; 'Anlatılmaz, yaşanır.' İşte aynen o hesap. Yaşadığım tüm bu zorluklara rağmen ona olan bağlılığım her geçen gün biraz daha arttı ve artmaya da devam ediyor. Ve eminim ki, bu yaşadığım sevgiyi ileriki yaşlarımda da unutmayacağım. Directioner'liğim ne kadar sürer hiçbir fikrim yok. Ama içimde bir yerlerde One Direction'a olan hayranlığım hep kalacak, işte bundan eminim. Henüz on altı yaşındayım ve önümde gerçekten çok uzun bir yol var. Ben sadece, Harry'ye olan bu sevgimin hiçbir zaman bitmeyeceğini çok iyi biliyorum.

İyi ki doğdun Harold, iyi ki varsın kıvırcık. Milyonlarca insan seni çok seviyor ve sen bu dünyanın en şanslı insanlarından birisin. Seni çok seviyoruz...

DIFFERENT [DEVAM ETMEYECEK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin