Tamam, lütfen dur artık." Yarı korku yarı öfke dolu gözlerini kocaman açmış yalvarıcasına bakar. Sonrasında sıkkın bir nefes verip yüzünü pencereye döner.
...
"Burası." Eliyle işaret etti, evi kısaca kestikten sonra arabayı olmayan yolun kenarına, evin önüne çektim. Kontağı kapatıp sessiz bir bekleyişe geçtik, ilk adımı onun atmasını bekliyordum. "Burada yaşıyorum, evet." Moral bozukluğuyla konuştu. Sesindeki kırgınlık ve hüzün oldukça belliydi, gizlemeye çalışmıştı belki de fakat başarılı değildi bu konuda. "İçeri geçmek ister misin?" Suratını hafifçe bana dönüp gözlerini gözlerime kenetledi, buruk bir tebessümle devam etti. "Güzel kahve yaparım." Yüzümü tamamen, onun soluk yüzüne çevirdim. Tebessümü sönmüş, yüzünü düşürmüştü. Siniri bozulmuş gibiydi bayağı. Onu zorlamıştım ve sanırım benim yüzümden böyleydi, kendimi kötü hissetmedim değil açıkçası.
"Olur." Soğuklukla cevapladım, her zamanki tavırlarımdan biriydi işte. Elini kapının koluna attı, açmaya çalıştı, açılmayınca yüzünü bana çevirip kısa bir bakış attı. Ne demek istediğini anlamıştım, aptal ben arabanın kapılarını kilitli unuttum. Elimi alnıma hafifçe vurdum. "Ah, özür." Elimin altındaki kilit düğmesine basıp aracın kapılarının açılmasını sağlarım. Anahtarı kontaktan çıkarıp arabadan beraber çıktık, anahtarımın kumandasıyla kapıları tekrardan kilitledim.
İçten içe düşünmeye başladım. Tanrım hâlâ böyle evler kalmış mı cidden? Gecekondu mahallesiydi burası. Geçen gün kullandığı ve birileri tarafından saldırıya uğradığı, daha doğrusu birilerine saldırdığı yol buraya çıkıyordu. Zaten o yoldaki apartmanlar çok hoş değildi ama böyle bir gecekondu mahallesi olduğunu yeni fark ediyorum. Çevredeki evlere göz atmaya başladım, bir kısmı terk edilmiş gibi duruyordu ve Naruto'nun evi de dahil hepsi dökülüyor ve yıkılmayı bekliyordu, zaten yıkıma başlanmıştı. Gözüm ilerideki kepçeye ilişti. Belediye gelip yıkmasa kendiliğinden yıkılacak zaten.
"Off..." Adımları durunca yüzümü elindeki anahtarla kapıyı açmaya çalışan Naruto'ya döndüm, sanırım kapı yalama ve pek açılacak gibi durmuyordu. "Açılsana -tebayo." Sinirle karışık sıkkın bir nefes verdi.
Elimi omzuna attım. "Dur ben deneyeyim." Yüzü şaşkınlıkla bana döner, gözleri irileşmişti. Diğer elimi müdahale etmek için anahtarı tutan eline atmaya çalışırım.
Elinin tersiyle elime vurup engeller. "Hallederim, gerek yok." Hafif bir sinirle karşılık verir. Sesi hâlâ soğuk ve duygusuzdu, sanırım bana fazlasıyla kızgındı. Ne hoş, değil mi? Bu Usuratonkachi bana trip atıyor. Omuz silkip bir adım geri açıldım, kapıyı da anında açar zaten. Ağır adımlarla içeri girip ayakkabısını çıkarır, suratıma duygusuzca bakıp tek kaşını kaldırarak beklenti içerisine girer. "Geliyor musun yoksa kapıda mı kalmak istersin?" Kaşlarını çatar.
Ağzımdan bir kelime sarf etmeden bir kez kafamı olumlu anlamında sallarım. Tabii hâlâ tedirgindim, tereddüt etmeme rağmen yavaşça içeriye doğru adımımı attım. İçeriye adımım benim ölümüm mü olacaktı, çünkü hâlâ aynı öfkeyle, çatık kaşlarla ve donuk mavi gözlerle bakıyordu. Neyse ölümüm onun elinden olacaksa umrumda değil, öldürsün şuracıkta jdkshxm.
Etrafı incelemeye başladım tekrardan. Dışarısı... açıklamaya kelimeler yetmez. Pencereler rezalet, kışın burada durabiliyor mu cidden? Kapı hırsız girmeye müsait, gerçi bir hırsız gecekondu mahallesinde ne arasın? Belediyenin burayı yıkacağı apaçık ortada, yol yolluktan çıkmış, kanalizasyon sistemi olduğunu zannetmiyorum, varsa bile baştan yapılacaktır. Su ve elektrik tesisatı şükür ki var.
Arkasını dönüp umursamadan yürümeye başlar. "Odama geçelim." Yavaşça yürümeye başlar, ben de peşinden onu takip ederim.
Gözüm girişteki duvarlara ve tavana ilişir, rutubet ve küf... Ayrıca duvarların boyasını geçtim alçısı dökülüyor. Hafif iğrenir gözlerle baktım evin içini, burada yaşamak cidden imkansız, imkansız değilmiş ki yaşıyor ama çok sağlıksız. Odasına geçtiğimizde pek farklı bir manzara yoktu, kötü görünüyordu. Ayrıca ev küçüktü, tipik 1+1 ev işte. Tahminimce odasında oturuyor, başka bir oda ve girişte bir koltuk falan göremedim.
YOU ARE READING
Siyah Güneş | SasuNaru | Bitti
أدب الهواةCRINGE ALERT! Ben bunu 2018de falan yazdım, çok bir şey beklemeyin. Eğer kanser kelimesi görürseniz kitapta bu Cringe demektir. Yanlış anlaşılmasın. Üzerinde hiç kafa yorulmamış CRİNGE bir hikaye. -Tamamlandı- ============= Kimi mi düşünüyorum? O...