İyice saçmalamaya başladım. Fazla duygu veriyorum ve olaya bağlı kalamıyorum. Bu beni rahatsız ediyor. Geçiş bölümü...
***
Sasuke / Pazar
21:27 Usuratonkachi-teme: Sasuke...
21:27 Usuratonkachi-teme: Beni alabilir misin -tebayo?
"Ha?" Bir anda duraksadım, onu almamı istiyor bu ne demek şimdi? Tamamen afallamıştım, gözlerim ardına kadar açılmış gelen mesaja öylece odaklanıp kalmıştım. Merak etmeye başladım, kötü bir şey mi olmuştu yoksa? Şu an ki durum yüzünden ciddi anlamda endişelenmiştim, aklıma kötü senaryolar yığınla uğramaya başladı, kesinlikle bir sıkıntı vardı. Hızlıca rehbere girip numarasını çevirdim. Çalmaya başladı.
Kısa süren bir bekleme süresinden sonra açtı. "Naruto, iyi misin?" Vücudumu yavaşça ele geçirip çepeçevre bürüyen endişemin sesime vurmasına mani olamadım.
...
Siktir!" Telefonu kapatıp cebime attım. Hızlıca yatağımdan fırlayıp üzerime sadece bir hırka geçirerek ev ve araba anahtarını kapıp evden koşar adım çıktım.
Olduğum gibi arabaya atlayıp sürmeye başladım. Korkuyorum ve neden korktuğumu gram bilmiyordum, aklım çok karışık ve düşünme yetimi kullanamıyorum; tamamen doğaçlama sürdüğüm söylenebilir bu arabayı. Aklıma milyon tane kötü senaryo geliyordu ve buna mani olamadığım için daha çok sinirlenip olan trafik yüzünden kornaya yükleniyordum. "Lanet olsun!" Işıklara takıldığında telefonumu arabaya bağladım, tek elle araba kullanamazdım sonuçta. Aracın multimedya biriminden Naruto'yu aradım. Yeşil yanınca gazladım. Telefonu çalıyordu ama karşılık gelmiyordu. "Aç şunu..." Açmıyordu, çabalarım karşılıksız kalkıyordu, çalıp duruyordu telefonu ve bakan yoktu. "Hay sokayım!"
...
Arabayı kenara çekip anahtarı kontaktan çıkarma gereği duymadan durdurup hızlıca dışarıya fırladım, mezarlığa giriş yapınca bağırmaya başladım. "Naruto!" Sağa sola nerede olduğunu bilmeden koşmaya başladım, amcasının mezarını arıyordum belki oradadır diye. Biraz koştuktan sonra mezarın önüne gelince durdum, kafamı sağa sola çevirip etrafı aradım, yoktu Naruto. Her zamanki yerinde olması gerekiyordu ama. "Nerede bu çocuk?" İki elimi de stresle saçlarıma attım, tekrardan koşmaya başladım. Endişeyle ve soluk soluğa koşuşturup karanlık çökmüş tüm mezarlığa göz gezidiriyordum. "Lanet olsun neredesin? Naruto!" Birkaç adım daha koştuktan sonra biraz soluklanmak için duraksamak zorunda kaldım, ellerimi dizime koyup öne doğru hafifçe eğildim fakat gözlerimle hâlâ etrafı tarıyordum. Toprak nem kokuyordu, son iki gündür hava yağmurluydu zaten ve bir o kadar da soğuk, bu yüzden daha çok endişeleniyordum onun hakkında.
Tekrar koşmaya başladım, hâlâ vazgeçmemiştim mezarlık her ne kadar büyük olmasına rağmen. Neden vazgeçecektim, neden onu yüz üstü bırakacaktım? İstesem de yapamazdım, bilmiyorum ama onu seviyordum, kafam çok karışık. "Naruto ses ver! Lütfen..." Tekrar seslendim, dikkatsizce etrafta koşuşturup duruyordum, onu bulamadığım her saniye sinirlerim bozuluyor öfkeden delirmeye başlıyordum.
Gözlerim çevredeki nesnelere göre farklı renkli bir şeye iliştiğinde o yöne doğru süratimi arttırmaya başladım, Naruto olabilirdi belki de. Her bir adımda görüntü netleşiyordu, artık tahminimce o şeyin veya kişinin Naruto olduğunu kestirdiğimde tüm güçle koşmaya başladım. "Naruto!" Hızlıca yanına süratle koşup diz çöktüm, tamamen berbat halde ve korkunç görünüyordu. Şuan ki halini görünce şaşkınlıktan ve aynı zamanda şok olmaktan gözlerim kocaman açıldı.
YOU ARE READING
Siyah Güneş | SasuNaru | Bitti
FanficCRINGE ALERT! Ben bunu 2018de falan yazdım, çok bir şey beklemeyin. Eğer kanser kelimesi görürseniz kitapta bu Cringe demektir. Yanlış anlaşılmasın. Üzerinde hiç kafa yorulmamış CRİNGE bir hikaye. -Tamamlandı- ============= Kimi mi düşünüyorum? O...