Bölüm 2: Kaderin Oyunu

1.7K 120 304
                                    

Kanser

***

"Off... 5 dakika daha..." alarmım çalıyordu ve hiç uyanmak istemiyordum. "Lanet olsun sussana!" homurdanarak yatağımın yanındaki masamın üzerinde duran telefonumu almaya çalıştım. Gece şarja taktığım için kablosu hâlâ bağlıydı. Kafamı yastığımdan kaldırmadan telefonu sakinlikle şarjdan çıkarıp alarmı kapatmaya çalıştım. Alarmı kapatıp telefonu eski konumuna nazikçe bıraktım. Kendimi de uykunun tatlı kollarına bırakana değin aklıma giren düşünce ile gözlerimi hortlak gibi açar ve yerimden fırladım. "Lan bugün yeni okulumda ilk ders saatim." Ellerimi yumruk yapıp bir yandan gözümdeki çapakları acı çekerek temizlemeye çalışırken, yavaşça yataktan ayağa kalkıp diğer yandan terliklerimi giymeye çalışıp lavaboya yol almaya başladım.

Lavabo evyesine ellerimi dayayıp aynada kendime bakmaya başladım. Yağlı ve dağınık saçlar, kızarık gözler, göz altı torbaları, korkunç bir kabus görmüş gibi bakan bir yüz. "Ne mükemmelim ama (!)" Musluğu açıp suyun dinlendirici akışına seyre daldım. Bu sefer de aynı rüyayı gördüğüm için birkaç küfür mırıldandım, mırıldandığım gibi suyun sesiyle kayboluverdi. Elimi yine suya atınca aynı duygu canlandı, ürpertiyle birlikte onun yüzü yani. "Günaydın mesajı yazsam mı?" içimden küçük bir soru mırıldanıp suyu avuçladığım gibi suratıma çarptım. Çapaklarımdan ve yüzümde biriken herhangi bir pislikten kurtulmuş gibi ferah bir nefes aldım. Çeşmeyi kapatıp odama yol aldım.

Telefonumun bildirim ışığı yanıyordu. Klasik, yine birileri küfür içerikli mesajlar atmıştır. Hiç umursamayıp komodinimin çekmecesini açarak içerisinden iç çamaşırı, her zaman giydiğim tişörtü ve pantolonumu alıp yatağın üstüne temiz bir şekilde bıraktım. Birden kendimi koklama isteği doğdu, kokuyor muyum diye. Sonuçta yeni okula gidecektim, ilk izlenim iyi olmalı. Gerçi ne kadar iyi bir izlenim yapacaksam bu kıyafetlerle? Kolumu kaldırıp koltuk altımdan yayılan o enfes (!) kokuyu hızlı bir nefesle içime çektim. "Öff..." Bayılmamak adına hemen kolumu indirdim ve elimle havadaki kokuyu dağıtmaya çalıştım. "Leş gibi kokuyorum." Hızlı bir dönüşle yatağıma bıraktığım ne varsa aldım. Zaten fazla bir eşyam yoktu. Kıyafetlerimi koltuk altıma iliştirip telefonumu da almayı ihmal etmedim. Aklımdan geçen şey kısa ama rahatlatıcı ve arındırıcı bir duş almaktı. Hızlıca pek geniş olmayan ve temiz gibi durmayan rutubetli banyoya girdim. Kapıyı açar açmaz küf ve rutubet kokusu her yanı kaplar. Koltuk altım mı yoksa banyo mu derseniz koltuk altımı 7/24 koklamaya tercih ederim. Telefonumu ve kıyafetlerimi milattan kalma çamaşır makinesinin üzerine bıraktım. Şofbenin sıcaklığını ayarlayıp suyu ısınması için az bir şey açtım. Peşinden üzerimdeki kokuşmuş tişört ve şortumdan hızlıca arınıp tek baksırımla kaldım. Telefonumdan şarkı açmak aklıma geldi. Telefonumu elime alıp kilidi açtım. Açtığım gibi gelen bildirimle karşılaşmayı beklemiyordum, tahmin ettiğim gibi değildi. Ne küfür içerikli ne de aşağılayıcı bir mesajdı. Bu o'ndan gelmişti. Biricik sevdiğim Sasuke-kun'dan. Ne yapacağımı bilemedim, engel atmıştır ve beni unutmuştur diye zannettim. Bildirime tıklayıp İnstagramı açtım.

midnight_moon: hey

midnight_moon: orda mısın??

midnight_moon: Güneş...

Güneş dedi. İkinci defa. KYAAAAAAAAAA! Kalp krizi geçirmeme ramak kala yazmaya başladı. KYAAAAAAAAAA! Bana engel atmaması şuan bütün mutsuzluğumu silip süpürür. Ne cevap vereceğimi bilemiyordum, o an aklımdan hiçbir şey geçmiyordu. Elim titriyordu, cevap yazacak cesareti kendimde bulamıyordum.

midnight_moon: görüldü attığına göre yaşıyorsun

midnight_moon: cevap vermeyi düşünüyor musun??

Siyah Güneş | SasuNaru | BittiWhere stories live. Discover now