Jin'in Bakış Açısı
Sorumu duyar duymaz Hunji bir anda arkasını döndü ve bana doğru yürümeye başladı. Heyecanlı bir şekilde etrafına bakınan Holly'nin yanında durup bana baktı,
"Sen nereden biliyorsun?"
Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. İlgisini çekmek için doğru konuyu bulmuş olmalıydım. Yine de...dikkatini çekebilmem için Baekhyun'a ihtiyacımın olması, canımı çok acıtıyordu.
"Duydum." dedim.
Yalan.
Yoongi, birkaç gün önce rutin kontrolleri için doktoruna gittiğinde Baekhyun ve Hunji'yi binadan çıkarken gördüğünü söylemişti. Psikiyatriste gidenin Hunji olduğunu düşünüp günlerce kendimi suçlamıştım. Eğer bir sıkıntısı varsa muhtemelen benim yüzümden o halde olmalıydı.
Baekhyun'u ortaya atmam ise tamamen blöftü, Hunji'nin dikkatini çekmek istemiştim ve şimdi...işe yaramadığını kimse söylemezdi.
"Nereden duydun?" dedi Hunji ellerini cebinden çıkarıp biraz önce oturduğu yere, yanıma oturdu.
Sokak lambasının ışığı yüzüne vuruyordu. Yoğun programı yüzünden kim bilir kaç gündür istediği gibi uyuyamıyordu, gözlerinin altı çökmüştü. Hafifçe esen rüzgarın etkisiyle uçuşan kahküllerini izledim. Saçlarını boyamışlardı, siyah saçlarının arasında hafif kızıllıklar vardı. Sonrasında bakışlarımı soğuktan kızarmış burnuna çevirdim. Çıkarken yine üşenip atkısını almamıştı kesin..Kendi kendime eski günleri hatırlayıp gülümsedim.
"Nereden duydun dedim Jin, neden gülüyorsun? Komik mi sence?" Çok sinirlenmişti.
"Sakinleştiğin zaman tekrar konuşuruz Hunji." dedim ve Holly'yi de alıp gitmek için adım attığım sırada Hunji elimden tuttu. Şaşırarak tekrar döndüm ve Hunji'ye baktım: Oturduğu yerden uzanıp elimi tutmuştu, onu daha önce hiç böyle çaresiz görmemiştim. Neler döndüğünü gerçekten çok merak ediyordum.
"Tamam sakinim Jin..Lütfen.." dedi neredeyse yalvararak.
Şaşkınlığımı belli etmemeye çalışarak oturdum. Hunji'nin tuttuğu elim yanıyordu adeta. Kendime gelmeye çalışıp Hunji'ye baktım,
"Duydum bir şekilde. Kimden duyduğumu söylemeyeceğim..zaten önemli olan da neden orada olduğunuz değil mi?"
Hunji düşünceli bir şekilde ayağının ucundaki kar birikintisine basmaya başladı,
"Bir şey olduğundan değil..Kontrol işte..Siz de gidiyordunuz ya.." diye mırıldandı.
Hiç inandırıcı gelmemişti, kendisi de biliyordu, "..kimseye söylemedin değil mi?" diye sordu birden.
"Neyi?"
"Duyduklarını..kimseye söylemedin değil mi?" Sesi endişe doluydu.
"Hayır..Kontrol içinse çok da önemli değil.." diyip düşünüyormuş gibi yaptım, "..yoksa söylemeli miyim?"
Hunji oturduğu yerde birden dikleşti, "Dediğin gibi, önemli bir şey değil, yine de kimseye söylememeni tercih ederim." dedi ve ayağa kalktı.
"Gidiyor musun?" Sesim olduğundan da mutsuz çıkmıştı.
Hunji başındaki şapkasını düzeltip bana baktı, "Buraya seninle piknik yapmaya gelmedim." dedi sertçe. Sakladığı bir şey vardı ve bundan endişe ettiği için bana böyle davranıyordu.
"Tabi ki." dedim sessizce ayağa kalktım. Hunji'nin gidişini izledikten sonra diğer köşede beni çekiştiren Holly'ye döndüm.
"Üşüdün değil mi? Hadi biz de evimize gidelim." Hunji'nin arkasından sonra son bir kez daha baktıktan sonra Holly'yle beraber yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fanfiction"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...