Hunji'nin Bakış Açısı
Beni adeta ezen bir yorgunlukla göz kapaklarımı kaldırdığımda karşımda hiç tanımadığım bir oda vardı. Panikle kafamı çevirince yanımda derin bir uykuda olan Sumin'i gördüm. Ne olduğunu anlayamıyordum? Neredeydim ben?
Başımı bu sefer karşıya bakmak için çevirdim. İkili koltuklarda Baekhyun ve Jongin oturuyordu. Baekhyun'un tam olarak oturduğu söylenemezdi, kollarını göğsünde bağlamış, başı ise bir yana düşmüş uyuyordu. Yanında oturan Jongin elinde telefonunu kurcalıyordu.
Ayağa kalkmak için son bir güç toplayıp yattığım koltuğa tutundum ve kalkmak için bir hamle yaptım.
"Hey! Ne yapıyorsun?" Jongin'in sesiyle birden irkildim olduğum yerde kalakaldım. O sırada Baekhyun ve Sumin de sıçrayarak uyandılar,
"H-Hunji!" Baekhyun iki adımda yanıma gelmişti. Ayaklarımın ucuna oturup bana baktı.
"İyi misin? Nasıl hissediyorsun?" diye sordu Sumin yüzüme düşen saçlarımı geri çekerken.
"Gayet iyiyim ama bu kadar ilgi sanırım aşırı doz yapacak." diyip güldüm ama bütün vücudum ağrıyordu. Baekhyun endişeli gözlerle elini alnıma koydu,
"Hala ateşin var ama o kadar yüksek değil. Hem sabah olduğuna göre artık hastaneye gidebiliriz."
"Hayır hayır, gerçekten iyiyim. Ağrı kesici alınca hiçbir şeyim kalmaz." diyip geçiştirdim. Etrafıma bakıp Sumin'e soru soran gözlerle baktım, bu ev kimindi?
"Burası neresi Sumin?"
"Jihyun menajerin evi. Seni öyle görünce..aklıma başka yer gelmedi."
"Dün nerede..ne olduğunu hatırlıyor musun?" diye sordu Baekhyun. Maalesef her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordum. Bugün SM bizim hakkımızda açıklama yayımlayacaktı, hatta belki yayımlamıştı ama yine de bir an önce Baekhyun'la konuşmalıydım.
"Ben..ah..evet hatırlıyorum-" Sumin birden araya girdi,
"Peki neden-"
"Sumin..Sadece..Baekhyun'la konuşmak istiyorum. Yalnız." dedim uzanmaya çalışarak.
Baekhyun ismini duyunca kafasını hızlıca kaldırdı. Sumin de her ne kadar isteksiz gözlerle baksa da en sonunda Jongin'le beraber odadan çıkmak zorunda kalmıştı. Kapıyı kapattıklarına emin olduktan sonra Baekhyun tekrar gelip ayak ucuma oturdu,
"Gerçekten iyi misin?"
"İyiyim." dedim gülümseyerek.
"Ö-ölmek istemiyorsun değil mi?" diye sordu titreyen bir sesle.
"Ne?" Baekhyun birden panikledi,
"Hayır hayır ben..saçmalıyorum sadece." dedi gülmeye çalışarak. Benim aklımda ise çok başka şeyler dönüyordu.
"Şirket.." dedim sakin kalmaya çalışarak, "..açıklama yapmış mı?" Baekhyun'un bakışları soldu,
"Ben de bilmiyorum." Düşünerek kafamı salladım,
"Sumin'e bir şey söylemedin değil mi?"
"Hayır." dedi hemen. "Söylemedim ama bir şeyleri anlatmak zorunda kaldım, Inkigayo'da olanları."
Bir anda içim hem rahatlamıştı hem de daralmıştım. Sumin'e gidip konuşmak istemiştim ama sözleşme elimi kolumu bağlamıştı.
"Sakın merak etme..Bu anlaşmanın sana zarar vermesine asla izin vermem." dedi Baekhyun gözlerindeki kararlılıkla. Ben de böyle olmasını umuyordum. Onaylayarak kafamı salladığım sırada içeri giren Jihyun menajeri görünce bütün dikkatim dağılmıştı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fiksi Penggemar"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...