Sumin'in Bakış Açısı
Çıkmadan önce yatağın üstüne oturmuş ayakkabılarımı bağlarken Hunji'ye döndüm,
"Şimdi..Ne zaman dönüyorsun? Seul'e yani?"
Hunji de bana bakıp gözlerini devirdi ve yanıma oturdu,
"100 kere anlattım ama tekrar anlatayım. Bu akşam derginin gece çekimleri olacak. Yarın sabah da gündüz çekimlerini yapacağız. Sonra da Seul'e gelip sana kavuşacağım.." dedi şirinlik yaparak, sonra da sarılıp kollarıyla beni sıkıca sardı. Bir süre bu halde güldükten sonra sıkılıp Hunji'yi ittirdim.
"Biraz daha uzun kal bence. Biraz özlemeliyim."
O sırada Eunmi odaya girmişti, "Hazır mısın?" diye sordu neşeli bir şekilde.
"Hazırım lider-nim." diyip güldüm ayağa kalkarken.
"Hadi inelim o zaman. Herkes aracına geçmeye başlamış." dedi Eunmi Hunji'ye doğru yürürken. Tam Hunji'nin önünde durduğunda Hunji kolunu Eunmi'nin koluna geçirip ona yaslandı.
"Ah..Kardeşime iyi bakın olur mu? Ondan başka kimsem yok."
Şaşkınlıktan açılan gözlerimle Hunji'ye baktım, "Derdin ne senin? Niye duygusallaştın birden?"
"Sen duygulanmıyor musun? Neredeyse yıllardır ayrılmıyoruz birbirimizden." diyip burnunu çekti. Başta şaka yaptığını zannetmiştim ama şimdi gerçekten ağlıyordu. Elimle sıkıca tuttuğum valizimi yere bırakıp Hunji'ye döndüm ve sıkıca sarıldım.
"Abartıyorsun."
"Olsun." dedi Hunji omuzlarını silkerek, "..hadi inelim geç kalıyorsunuz."
Aşağı indiğimizde herkes aracına yerleşmişti bile. Yanıma gelen görevliye valizimi verdikten sonra son kez Hunji'ye döndüm. Yanında Baekhyun'la beraber gitmemizi bekliyorlardı.
"Hadi gel bir kere daha sarılayım. Ağlayacak gibi bakıyorsun." dedim. Uzun zamandır birbirimizden ayrılmadığımız için tabii ki garip hissediyordum ama Hunji'nin ağlamasını kesinlikle beklememiştim. Tekrar sarıldığımda kulağına doğru eğilip fısıldadım,
"Yukarıda şaka yapmıştım. Çabuk dön. Şimdiden özledim." Sonra çekilip yüzüne baktım ve dudaklarımı büzdüm. Kollarından ayrılıp araca binerken gözlerinin dolduğuna yemin edebilirdim.
Araca bindiğimde sadece Junmyeon'un yanı boş olduğu için yanına gidip montumu çıkardım ve yukarıdaki bölmeye koyup yerime oturdum. Beni gülümseyerek selamladıktan sonra elinde tuttuğu kitabını okumaya devam etti. Ben de sıkılmamak için cebinden telefonumu çıkarıp Hunji'nin benim için indirdiği oyunu oynamaya başladım.
"Tatilin nasıldı? Dinlenebildin mi?" diye sordu Junmyeon birden.
"Ha? Ah..İyiydi evet dinlendim."
Hafifçe kafasını sallayıp tekrar gülümsedi, "Güzel..güzel. Çıkış yapmak için hazırsınız o zaman."
"Kesinlikle."
"PİBA fighting!" dedi birden. Dayanamayıp kıkırdadım, "Fighting!"
Junmyeon tekrar elindeki kitabına dönünce ben de oyunuma dönmek için telefonumun kilidini açtım.
"Jongin'le..aranızda..ne var Sumin?" Junmyeon'un bu ani sorusuyla oyunu açamadan ekrana bakakalmıştım. Böyle bir soruya nasıl cevap vereceğimi bilemeyerek kafamı kaldırdım.
"Yani..Beni yanlış anlama. Senin bu araçta olduğunu öğrenince buraya geçmek için bayağı uğraştı. En sonunda bana geldi ama izin vermedim." dedi gülerek, "..merak ediyorum sadece, Jongin neden bu kadar ısrarcı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fiksi Penggemar"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...