Sumin'in Bakış Açısı
"Hadi salona gelin. Zarfı orada açacağım." dedi Wonho zarfı bir kere daha sallarken. Sonra da arkasını döndüğü gibi odadan çıktı ve kapıyı kapattı.
Bir anda kendimi rahatsız edici bir sessizliğin içinde bulmuştum. O sırada Jimin ayağa kalktı ve duvara doğru döndü.
"Sumin!" dedi birden ve panikle bana doğru döndü.
"N-ne oldu?" Ben de panik olup ayağa kalkmıştım.
Eliyle arkasındaki duvarı işaret etti, "Kamera." diye fısıldadı.
O sırada bakışlarımı kameraya çevirince ne demek istediğini anlayıp rahatladım ve Jimin'e bakıp gülümsedim.
"Kapalı. Üzerimi değiştirmek için kapatmıştım."
Jimin'in de omuzları rahatlayarak gevşemişti, "Planladın yani?"
"Ne?"
Jimin başka hiçbir şey söylemeden bana bakarak gülümsedi ve odanın kapısını açıp çıkmam için bekledi.
Salona geldiğimizde herkes yerini almış bizi bekliyordu. Wonho'nun imalı bakışlarıyla biz de yerimize oturunca Jackson ayağa fırladı ve Wonho'nun elinden zarfı alıp gülmeye başladı.
"Senin başlayacağın yok hyung." dedi gülerken ama Wonho gülmüyordu. Gayet ciddi bir şekilde Jackson'a bakınca Jackson elindeki zarfa baktı ve boğazını temizleyip Wonho'nun eline zarfı bırakıverdi. Wonho elindeki zarfı alıp biraz önce hiçbir şey olmamış gibi açtı ve okuduktan sonra bize döndü,
"Bu..ahh..kolay değil arkadaşlar." dedi ve odadaki kameralardan birine dönüp gülmeye çalıştı, "..bu oyunu kim hazırladı PD-nim?"
Hepimiz pür dikkat Wonho'nun açıklamasını bekliyorduk. Sonunda Wonho elindeki kağıdı düzeltip bize oyunu açıklamaya başladı.
"İlk durağımız Montmartre. Buradaki dükkanlardan birinde bizler için bırakılmış ipuçları var. Bu ipucuyla da diğer durağımızın ismini öğreneceğiz.." dedi Wonho elindeki zarfı kurcalarken.
"İyi de.." Somi bir yandan sarıldığı tavşan şeklindeki oyuncağını kenara bıraktı, "..orda binlerce dükkan vardır. Hangisinde bizim ipucumuzun olduğunu nereden bileceğiz?"
"Onun için de her odada, dükkanın isminin yazılı olduğu bir kart varmış. Ama onu da bulmak bize düşüyor."
Bu söylediklerinden sonra hepimizin omzu düşmüştü.
"Kendimi define avcıları gibi hissediyorum." dedim dudaklarımı büzerek.
Bunun bir showdan ibaret olduğunu düşünüp bize yardım edeceklerini planlamıştım ama tam tersine, her yere bir şeyler saklayıp işimizi yokuşa sürüyorlardı. Yine de bunu bir tatil gibi düşünmem gerektiğini kendime hatırlatıp güç toplamaya çalıştım,
"Ne duruyoruz? Herkes odasını arasın, ne de olsa benim odam küçük." dedim ve kötü bir kahkaha attıktan ayağa kalktım ve odama ilerledim.
.............................
Belki de 40 dakikadır, el kadar odanın içinde birçok kez turlamıştım ama kağıda dair hiçbir şey yoktu. Kağıdı Jimin'in bulabilmiş olacağı aklıma gelmişti ama eğer bulsaydı çoktan yanıma gelir gösterirdi diye düşünüp aramaya devam ettim.
En sonunda pes ettim ve yatağıma doğru ilerleyip kendimi yatağa attım. Kendimi yatağa atmamla beraber yatağımın altından çıkan pembe bir sayfa havada küçük bir süzülüş yaptıktan sonra yere düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no glory «book 2»
Fanfic"Demek beni seviyorsun.." Baekhyun sesimi duyunca başını eğdi ve gözlerime bakıp gülümsedi, "Ne kadarını duydun?" "Hepsini." dedim kısaca. "Nasıldı? Sence inandı mı?" diye sordu meraklı gözlerle. "Hmm..Sesin inandırıcı geliyordu bence." dedim dudak...